Çöken barajdan 4 bin 500 ton kimyasal atık yayılmış

Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde, 12 gün önce madencilik şirketinin ikinci atık barajındaki iç setinde oluşan çökme nedeniyle 4 bin 500 tondan fazla kimyasal atığın çevreye yayıldığı belirlendi.

Yedikardeş köyü sınırlarındaki NESKO Madencilik A.Ş.’ye ait kurşun, çinko, bakır ocağı ve zenginleştirme tesisinin ikinci atık barajındaki iç set, 18 Kasım’da yıkılmıştı. Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreci incelendiğinde kapasite artışı, atık havuzları ve zenginleştirme tesisleri için çoğunlukla ‘ÇED gerekli değildir’ kararlarıyla keyfi şekilde büyüme sağlandığı ortaya çıkmıştı.

İşletmede kullanılan ve zehirli olduğu öne sürülen atıklar, Darabul Deresi ile taşınarak Kılıçkaya Barajı’na ulaştı. Giresun Valiliği’nce faaliyetleri süresiz durdurulan, sorumluları hakkında adli ve idari işlem başlatılan tesiste Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri tarafından inceleme yapıldı, numuneler alındı.

‘Tesisin yeri doğru değil’

Olayın ardından maden atık sahasında inceleme yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi’nce rapor hazırlandı. Tesise ait 2 No’lu atık barajının gövdesinin bir kısmının yıkılarak, binlerce ton zehirli ağır minerallerin önce 1 No’lu baraja sonra da Darabul Deresi’ne döküldüğünün belirtildiği raporda; atıkların dere sularıyla sürüklenerek 5 kilometre uzaklıktaki Kılıçkaya Barajı’na ulaştığı ve 4 bin 500 tondan fazla kimyasal atığın çevreye yayıldıktan sonra temizlendiği kaydedildi. Raporda, tesisin yapıldığı yerin doğru seçilmediği, karayolu ve su kaynaklarına yakın olduğu, Türkiye’nin deprem kuşağında olması nedeniyle ortak ölçekli depremlerde dahi bu tür tesislerin büyük felaketlere zemin oluşturabileceği görüşüne de yer verildi.

‘Çevresel sorun oluştu’

DHA’ya konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Başkanı Semih Hamzaçebi, madencilik şirketine ait üç atık barajından ikincisinde yenileme çalışmaları sırasında çökme yaşandığını belirterek, “Neticede kurşun-çinko flatasyon tesisindeki malzeme ağır metal içerikli bir malzeme. Bunun dereye toprağa ve baraja akması çevresel bir sorun oluşturmuştur” dedi.

‘Birinci baraj patlasa yol haftalarca kapanırdı’

Hamzaçebi ayrıca tesisin kara yolu ve su kaynaklarına yakın olmasının büyük felaketlerin yaşanmasına zemin hazırlayabileceğini dile getirerek şunları söyledi: “Bu tür tesislerin çevreye en az zararla imkan verecek şekilde yapılması gerekmektedir. Bu tesis ise kara yolu üzerinde. Eğer birinci atık barajı patlasaydı; yol belki de haftalarca trafiğe kapanırdı. Birinci atık barajının duvarını inceledik, bir sıkıntı gözükmüyordu. Bu tür tesislerde depolanan malzeme belli kimyasallarla işlenen atıklar olduğu için zemine vereceği zararlar hesap edilmiyor. Balık ölümleri olabilir. Ağır metal içerdiği için insan sağlığına zararlıdır. Bunların direkt doğaya verilmesi sakıncalıdır. O yüzden atık barajlarında, membranlı alanlarda çevreye sızıntı olmayacak şekilde depolanıyorlar. Hem denetim hem de ilk yapım aşamasında daha düzgün tesislerin yapılması, sürekli kontrol altında tutulması, buradaki gibi eski tesislerin de tekrar gözden geçirilmesi, gerekli iyileştirilmelerin yapılması, ömrünü tamamlamış bu tür alanların ve bu işletmenin tamamen kaldırılması ya da gerekli tedbirlerin alınarak yenilenmesi gerekiyor.” 

Kaynak: Diken.com.tr