‘Corona Türkleri etkilemez’ diyen Oytun Erbaş, AKP sayesinde bilim insanı olabilmiş
Covid-19 pandemisinin ilk ortaya çıktığı günlerde “Corona virüsü Türk ırkını etkilemez” dediği için eleştirilerin hedefi haline gelen deneysel tıp uzmanı Doç. Dr. Oytun Erbaş, ‘AKP iktidarının akademideki vesayeti kırmasıyla’ bulunduğu pozisyona gelebildiğini söyledi.
Erbaş, yaklaşık iki sene önce corona virüsü salgınının Çin’in Vuhan kentinde patlak verdiği dönemde birçok medya kuruluşuna demeç vermiş, “Corona virüsü çekik gözlü insanlarda görülüyor. Türk ırkı etkilenmez. Bizi teğet geçecek” gibi ifadelerle kamuoyunu yanlış bilgilendirmişti.
Türkiye’de ilk vakanın Mart 2020’de resmen duyurulduğu Covid-19 pandemisi bugüne kadar 223 farklı ülke ve bölgeyi etkiledi. Dünya genelinde 389 milyon milyon vaka görüldü, 5,7 milyondan fazla kişi hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. İki senede birçok farklı varyantın ortaya çıktığı corona virüsüne karşı farklı teknolojilere sahip pek çok aşı üretilmiş olsa da halen dünya genelinde 75 milyona yakın aktif vaka bulunuyor ve günlük 700 bin vaka kaydediliyor.
Türkiye ise sağlık bakanlığının verileri gizlemekle eleştirilmesine rağmen toplam 11 milyon 940 bin vakayla yedinci ülke konumunda. Türkiye’de toplamda yaklaşık 88 bin kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybederken, 700 bine yakın aktif vaka bulunuyor. Günlük vaka sayısı 100 binin üstünde rekor kırmaya devam ederken, ölüm sayası 200’ün üstünde. Büyük oranda yanlış bilgilendirme kaynaklı ‘aşı tereddüdü’ ise başlıca konular arasında. En az iki doz aşı olanların tüm nüfusa oranı yüzde 70’in altında kalırken, özellikle 25 yaş altında bu oran yüzde 20’lerde seyrediyor.
Pişman değil
TVNET’te Sert Sorular programına katılan Erbaş’a ‘Türkler etkilenmez’ çıkışı hatırlatılarak, “Pişman mısınız” diye soruldu. İddiasının arkasında olduğunu söyleyen Erbaş, “Kesinlikle öyle oldu” dedi.
Covid-19’u deneyimlemek için salgının ilk döneminde doktor arkadaşlarının yanına giderek “Yüzüme öksürün” dediğini anlatan Erbaş, hastalığı böyle geçirdiğini söyledi.
Erbaş, program boyunca aşı ve ilaçlardan maske kullanımına, kanser tedavisindeki öngörülerinden tuzlu ayran otizm ilişkisine, beslenmeden akademideki elitizme kadar pek çok konuda görüş bildirdi.
‘Her yerden köstek oldular’
Programın ilerleyen bölümlerinde kendisin tıptaki yetkinliğinin sorgulandığına yönelik eleştirilerin aktarılması üzerine sinirlenen Erbaş, hiçbir yerden torpili olmadığını, her yere emeğiyle geldiğini, kimsenin ona destek olmadığını hatta her yerden köstek olunduğunu anlattı.
‘Kıskanıyorlar’
“Türkiye’de başarı kıskanılır” diyen Erbaş, ‘pragmatik şeyleri halka anlatmasının ropdöşambırlı doktorların işine gelmediğini’ söyledi. Akademide elit bir zümre bulunduğunu ve bu grupta “Anadolu çocuğu onlar, bilmez” diye bir yaklaşım olduğunu savundu. Bu zümredekilerin konuştuğunda anlaşılmadığını, içinde Latince kelimelerin geçtiğini, kendisininse halka bir şeyler anlatabildiği için kıskanıldığını anlattı.
‘Siyasete girmek istemezdim ama…’
‘Aslında siyasete girmek istemediğini’ söyleyen Erbaş, eskiden akademide vesayetlerin olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Eskiden kriterdi mesela, enstrüman çalıyor mu? Yılbaşını kutluyor mu? Ben buralardan geçtim. Bana sormuşlardı ‘Baban ne iş yapar’ diye, ben ‘Pazarcı’ demiştim, ‘Pazarcıdan bilim adamı mı olur’ dedi bana birisi. Neler yaptılar bize ama yılmadım.”
‘Bu hükümet vesayeti kırdı’
Erbaş bilim insanı olabilmesini de hükümete bağladı: “Biz Anadolu’dan gelmiş, bir şeyler yapmaya çalışan çocuklarız. Bu hükümet olmasaydı bizim öğretim üyesi olma şansımız yoktu.” Sunucunun “Nasıl yani, birileri gelip bu farelere dokunamazsınız mı diyecekti size” sorusuna karşılık şöyle devam etti: “Öyleydi, mesela bir sınav olurdu sen bakılırdın, bu uygun değil bize denirdi. Neden? Bu Ödemişli, babası pazarcı, gitar yok, şampanya kadehi tutmuyor. Ama ne oldu? Gerçekten de çok şey değişti. Bu vesayeti kırdı. Neler vardı bu ülkede. Sözlü sınavdan geçirmemeler. Şunu unutma, bu hükümet olmasaydı birçok Anadolu çocuğu öğretim üyesi olamazdı.”
Kaynak: Diken.com.tr