Firma Tarafından Üretilen Ürünlerin İşletme Bünyesinde Kullanılmasının Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu
Vergi Usul Kanunu Yönünden:
Kanunun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla, firma tarafından üretimi yapılan üretim girdisi, personel yemek gideri, temsil ağırlama gideri olarak işletme tarafından kullanılması durumunda, müşteriye satılan bir mal veya hizmet ifası söz konusu olmadığından şirketin kendi adına fatura düzenlemesine gerek bulunmamaktadır.
Ancak, söz konusu ürünlerin üçüncü şahıslara satılması halinde alıcılar adına genel hükümler çerçevesinde fatura düzenleneceği tabiidir.
Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, firma tarafından üretimi yapılan ürünlerin imalat işlemlerinden sonraki mamül ürünlerinin; üretim girdisi, personel yemek gideri, temsil ağırlama gideri olarak işletme bünyesinde kullanılması durumunda kazanç doğuran herhangi bir işlem söz konusu olmadığından kurum kazancına dahil edilecek bir gelirden de söz edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan, söz konusu ürünlerin üçüncü şahıslara satılması halinde ise elde edilecek gelirin kurum kazancına dahil edileceği tabiidir.
Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden:
Firma tarafından üretimi yapılan ürünlerin, imalat işlemlerinden sonraki mamül ürünlerinin; üretim girdisi, personel yemek gideri olarak işletme bünyesinde kullanılması dahili sarf mahiyetinde olduğundan fatura düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.
Bununla beraber, işletmede imal edilen söz konusu ürünlerin firma tarafından temsil ağırlama gideri (ayni pazarlama gideri) niteliğinde müşterilere bedel tahsil edilmeksizin eşantiyon ve numune şeklinde verilmesi durumunda, bu ürünleri bedelsiz olarak alan kişi ve kuruluşların söz konusu malları gerçek usulde KDV mükellefi olarak ticari bir işleme konu etmemeleri şartıyla, KDV hesaplanmayacaktır.
Ahmet Akın – Yeminli Mali Müşavir
Yazarımızın diğer yazıları:
- Serbest Bölgeye Verilen Taşımacılık Hizmetinde Katma Değer Vergisi İstisnası
- Türkiye Mersin’e Aşık Ama Mersin’in Bundan Haberi Yok
- 2022de Lojistik yonetimini sekillendirecek egilimler
- Finansal kiralama yoluyla yurt dışındaki firmadan alınan makinaların katma değer vergisi karşısındaki durumu
- İş ortaklıklarında birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde vergilendirme
- CHP, Sağlam Adımlarla İktidara Doğru Yürüyor
- Ne Olacak Bu Milli Eğitim'in Hali…
- O kadar mühendis var teknolojide neden geriyiz?
- Muz seralarının çoğalması iyi mi kötü mü?
- Mersin’in Kır Çiçekleri Büyükşehir Belediyesi Eliyle Yeşeriyor
- Yatırımda fiilen kullanılan veya kullanılmayan yatırım kredileri ve işletme kredilerine ilişkin faiz ve vade farklarının durumu
- Yabancı para cinsinden defter tutan mükellefin dönem sonu işlemlerinde kur farkı uygulaması
- Serbest Bölgeye verilen taşımacılık hizmetinde KDV istisnası
- “Türkiye’nin Taliban inancıyla alakalı ters bir yanı yok”
- Belediyelerde Proje ve Finans Yönetiminin Önemi
- Aile Destekleri Sigortası
- Enflasyonla samimi mücadeleyi destekleyecek kurumsal yapı gerekiyor
- “Neymiş, millet açmış. Aç olarak dolaşanları buyurun. Siz de doyuruverin!”
- Kılıçdaroğlu’nun önlenemez yükselişi
- Futbol kulüplerinin şirketleşmesi
- Ekonomide kara bulutlar dağılmıyor