İlkim Zirvesi COP28 öncesi petrolcüler temiz enerjiye karşı direnişte

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) 30 Kasım-12 Aralık 2023 tarihlerinde Birleşik Arap Emirlikleri’nde yapılacak. Temiz enerji, ikmal güvenliği ve jeopolitik riskler toplantının en önemli maddeleri arasında. Bir de iklim değişikliği ile mücadelenin, temiz enerji yatırımlarının finansmanında gelişmekte olan ülkelere destek için neler yapılabileceği… Enerjinin jeopolitik önemi, geleneksel unsurların ötesinde, kritik minerallerin temini de dahil olmak üzere yeni boyutlar kazanarak güçlü bir şekilde ortaya çıkıyor ve piyasalardaki belirsizliği, istikrarsızlığı daha da arttırıyor.

2023, şimdiye kadar kaydedilmiş, iklim bilimcileri son derece rahatsız eden rekor sıcaklıkta bir yıl olarak tarihi kayıtlara geçti. Yaşadığımız sel felaketi daha geçenlerde Libya’nın Derna kentinde 6.000’den fazla insanı öldürdü, muazzam hasara yol açtı, kritik altyapıyı adeta felç etti. Kanada’da çıkan yangınlarda Suriye büyüklüğünde, 18,5 milyon hektar alan yandı.

Sadece son birkaç ayda yaşanan bu ve benzeri olaylar, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede geleneksel, yavaş hız şeridindeki rotalarını düzeltmeleri yönündeki acil çağrıyı daha da önemli hale getirdi.

COP28 zirvesi: Yine havanda su dövülecek

Dubai’de yapılacak COP28 zirvesinin bu acil çağrının yapılabilmesi ve hayata geçirilebilmesi için bir fırsat ya da imkân olabilecek mi?

COP28’de ülkeler, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak için önümüzdeki on yılda ihtiyaç duyulan toplu emisyon azaltım seviyesini sağlayan tüm sera gazlarını kapsayan ekonomi çapındaki hedefleri benimsemeyi kabul edebilecek mi?

Enerji, gıda, arazi kullanımı ve şehirler dahil olmak üzere iklim kriziyle mücadele etmek, dünyanın üretim ve tüketim biçiminden, dünyadaki her sektörün dönüştürülmesini gerektirecek küresel enerji sistemlerini değiştirmek de aynı ölçüde önemli.

Daha da yaşamsal olanı, iklim değişikliğinin giderek ciddileşen etkilerine karşı ülkelerin dayanıklılığı yaratmak, zayıf olanları güçlendirmek, özellikle de dünyanın en savunmasız, yoksul ülkelerine yeşil iklim finansmanı sağlamak.

Ne yazık ki, Dubai’deki toplantı daha yapılmadan- ilk elden duyumlarıma dayanarak söyleyebilirim ki- COP28 yine daha önce bir önceki toplantının yapıldığı Şarm el-Şeyh’de olduğu gibi havanda su dövmekten öteye gidemeyecek.

Fosil yakıtlar hâlâ gündemde

Temiz enerji deyince, mümkün olduğu kadar karbon emisyonlarından arındırılmış, çevreyi en az kirleten enerjileri anlıyoruz. Rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, yeşil hidrojen, yakıt hücresi gibi. Hidro ve nükleer de dahil edilebilir. Elbette ki petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtlara kıyasla bunlar daha temiz ama yenilenebilir enerjilerin tamamen temiz olduğunu, çevreye ve sağlığa zarar vermediğini söylemek de mümkün değil.

Bugün enerji üretimi (özellikle fosil yakıtların yakılması) tek başına küresel sera gazi emisyonlarının yaklaşık dörtte üçünü oluşturuyor. Sadece iklim değişikliğinin en büyük etkeni değil, aynı zamanda fosil yakıtların ve biyokütlenin yakılmasının insan sağlığına da büyük bir maliyeti var.

Bu kadar laf salatası içinde şu rakamları kafamıza çakarsak gerçekte neler olduğunu: Fosil yakıtlar bugün küresel enerji karışımının yaklaşık yüzde 80’ini (yüzde 26 kömür, 23 doğal gaz ve 29 petrol) oluşturuyor.

Petrolcüler direniyor

Elbette son on yılda hem yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payını arttırmada hem de daha fazla parayı bu alana sevk etmekle önemli ilerlemeler kaydettik. Ama ağzımızla kuş tutsak görünür gelecekte bu bileşimi yeşil enerji lehine köklü bir şekilde değiştirmemiz ne yazık ki mümkün görünmüyor.

Fosil yakıtların geleceği konusunda Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Petrol İhracatçısı Ülkeler Örgütü (OPEC) arasında ciddi bir gelecek öngörüsü tartışması yaşanıyor. IEA fosil yakıt talep düşüşünün ve “yenilenebilirin” yükselişinin yakın zamanda olacağını ileri sürerken OPEC ve uluslararası petrol şirketleri (özellikle Exxon Mobil ve Chevron gibi yakın zamanda rakip petrol şirketlerini satın alanlar) IEA’yı siyasi güdülerle hareket etmekle, fosil yakıtlar aleyhine belli bir ideolojik gündemin parçası olmakla suçluyorlar.

Bunu, Fucayra’da konuşmacı olduğum bir toplantıda OPEC Genel Sekreteri Haitham al-Ghais’in ağzından bizzat duydum. Hhais daha da ileri gidip IEA’yı fosil yakıtlara yatırımı torpillemekle itham ediyordu.

Yazının devamı için tıklayınız.

Mehmet ÖĞÜTÇÜ