Mersin’in Sesleri – III. Bölüm – Kültür Madeni Kilikya

*

İhsan TOKSÖZ

Atlayalım şimdi daldan dala
Eski çağlara uzanalım.
Ses kaynağımız: Antik Kilikya

Kilikya Bölgesi, onlarca antik yerleşim yerindeki somut mimari kalıntıları ve soyut kültür değerleri olan söylenceleriyle bir kültür madeni. Bu madenin ulusal ve uluslararası turizm potansiyelinin yeterince değerlendiril(e)mediği de ortada.

Bir kültür hazinesi üzerinde oturuyoruz.

Mersin’in Sesleri konusunda ilk iki yazımda söz verdiğim şu; metaforik “ses” konusuna bir türlü geri dönemedim. … Bir kavga-döğüş-savaş öyküsünün sanat ile yoğrularak bir bölgenin turizmine nasıl katkı sağlayabileceği” hakkında yazacaktım olmadı. Üstelik geçen yazımda da Cennet-Cehennem obruklarında geçen bir mitolojik öyküden hareketle çok özel ve özgün bir proje’den bahsedeceğimi yazmıştım, o da benim gevezeliklerimin arasında kaynadı gitti. Yazı başını alıp gidiyor, konu Kilikya olunca arkeologluk damarlarım kabarıyor.

Ama bakın; unutmuyorum sözlerimi, tekrar tekrar not ediyorum, size ve kendime hatırlatıyorum. Biraz daha sabır. Verdiğimiz bilgilerle sahneyi hazırlıyoruz.

Haydi, dalalım şu Kilikya’nın içine bir daha!

Kilikya’nın bir operaya konu olması taa 1681 yılına gidiyor!

“Hadi yaa!”

Şaşırdınız değil mi?

Operanın adı, Pompeius Magnus Kilikya’da. Besteci Domenico Freschi (1634-1710),

 Libretto: Aurelio Aureli.

Bu Pompeius, o “Pompeius”. Hani Roma’nın başına belâ olan Kilikyalı korsanları yenen ve Mersin’in göbeğindeki Soloi’ye adını veren kumandan. Yıl MÖ. 67; kentin adı bu kumandana ithafen Soloi Pompeiopolis oluyor. İtalyan besteci tutmuş 1748 sene sonra adam için opera yazmış! Günümüzden tam 340 sene önce!

Bu opera hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler aşağıda linkini verdiğim araştırmacı Ömer Eğecioğlu tarafından 2017 yılında yazılan ve AKOB dergisinde çıkan makaleyi okuyabilirler.*

Bence tıklayın linkin üstüne okuyun.

Ben de gelecek yazımın konusunu çerçeveleyeyim zihnimde.

***

Birazcık anlamışsınızdır artık.

Kilikya’nın tarihi figürleri ve mitolojik söylenceleri bu yazı dizisinin ana damarı.

Bu kadar laga luga yaptık, çekmek için sizi konunun içine.

Ne?

Bana “kafa karıştırmaktan başka şey bilmez misin sen” mi dediniz?

Yok yok biraz daha sabır lütfen.

Önce,

Yıllar boyunca mitolojik öykülerin

Destanların, efsanelerin,

Bestecilere nasıl ilham kaynağı olduğunu bazı örneklerle

Kısaca anlatmalıyım size.

Azzz sonra!… Gelecek yazım fırında.


*  Ömer Eğecioğlu- Pompeius Magnus Kilikya’da. AKOB Kültür-Sanat Dergisi, No.40 / 2017 s. 6-12


Yazarımızın diğer yazıları: