Mithat Sancar’dan Erdoğan’ın ‘Kürt sorununu çözdük’ sözlerine tepki

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Demokrasi İttifakı adı altında, milletvekili seçimlerinde ülkenin kilitlenmiş bütün kapılarını açacak güce ulaşacağız. Hedefimiz budur. Bunun dışında ne konuşulursa konuşulsun boştur, gereksizdir, anlamsızdır" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM'deki yeni yasama yılı açılış töreni konuşmasındaki 'Kürt sorunu denilen meseleyi tüm boyutlarıyla çözdük' sözlerine tepki gösteren Sancar, 'Türkiye’nin 3’te 1’inde seçim sonuçlarını yok sayan anlayış Kürt sorununu çözmüş olabilir mi? Şark Islahat Planı’nda olduğu gibi kayyım atayan anlayış Kürt sorununu çözmüş olabilir mi? Madem çözdünüz neden hâlâ panzerler Kürtlerin şehirlerinde dolaşıyor ve çocukları ezerek öldürüyor? Derdiniz Kürt sorununu çözmekse panzerler orada gezmeyecek" diye konuştu.

Sancar'ın konuşmasından satır başları şöyle:

'BİZİ ALIKOYMAYA ÇALITILAR AMA NAFİLE'

“HDP’nin bir fikriyat, hareket, değişim gücü olduğunu bilmeyenler, kapatma davası açarak, kumpas davaları ile bizi yıldıracaklarını sanarak baskı ve zor politikalarını artırarak bizi yolumuzdan alıkoymaya çalıştılar ama nafile. Bunun mümkün olmadığını, bir kez daha yaz aylarında yürüttüğümüz kampanyalarla tüm dünyaya gösterdik. Bu hesabı yapanların hesabının nereden döneceğini de ortaya koyduk. Bütün bu hesaplar halktan döner. Çünkü HDP halkın içinden çıkmıştır. HDP, bütün denklemleri değiştirebilecek kurucu bir kudrete sahiptir. Bunun için de ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.

'HALK ACİL DEĞİŞİM İSTİYOR'

Halk acil değişim istiyor. Bu soygun ve talan düzeninden usanmış, üç kuruşa muhtaç hale getirilmiş insanların ortak talebi, bu gidişi durdurmak, değişimin yolunu açmak, hep birlikte nefes almaktır. Halk, adalet, refah, özgürlük, barış, demokrasi, iş, aş istiyor. Güvenle bakacağı ortak bir gelecek istiyor. Eşitlik ve insanlık onuruna yaraşır bir yaşam istiyor. Haklarımızın, tüm toplumsal kesimlerin bu değişim talebi, HDP’nin sorumluluğunu da artırmaktadır. Bunun bilincindeyiz.

'HALKÇI BİR YÖNETİM DIŞINDA BİR AMACIMIZ YOK'

Açık söyleyelim; HDP’ye olan inanç ve güven de Türkiye’nin dört bir yanında artıyor. Bu inanç ve destek büyüyor, güçleniyor. Sesine kulak verdiğimiz her bir insanımız değişimin ve demokrasi ile barışın ancak HDP ile başarılacağına inandığını güçlü bir sesle dillendiriyor. Biz, onlara layık olmak için varız. Biz, halk için, halkçı bir yönetim adına mücadele yürütüyoruz. Bunun dışında hiçbir hesabımız yoktur. Hiçbir partilimizin başka bir amacı, hesabı, çabası, makam mevki hırsı yoktur. Sadece halk için çalışmak, halk adına halkla birlikte mücadele etmek için varız. Bedel ödeyerek bu yolda devam ediyoruz, edeceğiz. Bunu bir kez daha söz olarak veriyoruz. Bu inanç ve güveni boşa çıkarmayacağız.

'HEM AMELE HEM USTA HEM MİMAR OLACAĞIZ'

Demokrasiye en güçlü nefes olacağız. Hem amele hem usta hem mimar olacağız. Hukuksuzluk kararını dağıtan ışık olacağız. Bildiğiniz gibi Ankara’da Türkiye siyasetinin önünü açan, hatta yön veren bir deklarasyon yayımladık. Amacımız ne birileri ile pazarlık hesabı ne de birilerine ayar vermektir. Her şeyden önce tüm toplum kesimlerine müzakere ve diyalog teklifidir. Ülkenin bütün sorunlarını çözmede sorumluluk alma iradesidir. Türkiye’de yaşayan herkese demokratik ortak yaşamı birlikte kurma davetidir. İttifaklar ve seçim konusunda ne diyeceğimiz merak ediliyor. Aylardır tutumumuzu çeşitli vesilelerle zaten açıklıyorduk. Bir kez daha altını çizerek ilan ettik.

'DEMOKRASİ İTTİFAKI ADI ALTINDA...'

Milletvekili seçimlerinde tutumumuz demokrasi güçleri, toplumsal muhalefet, ezilenler, emekçiler, ekoloji mücadelesi yürütenler, kadınlarla gençlerle yürüttüğümüz demokrasi ittifakını daha da büyütmek, güçlendirmektir. Bunun dışında bir ittifak arayışımız olmadığını bir kez daha açıkça ilan ediyoruz. Bu saydığım bütün kesimlerle yürüyüşümüzü büyüteceğiz. Demokrasi İttifakı adı altında milletvekili seçimlerinde ülkenin kilitlenmiş bütün kapılarını açacak güce ulaşacağız. Hedefimiz budur. Bunun dışında ne konuşulursa konuşulsun boştur, gereksizdir, anlamsızdır.

Elbette siyasal muhalefetle de seçim güvenliğinden geçiş sürecine, demokrasinin yerelden başlayarak güçlü bir biçimde inşasından barışa varıncaya dek her alanda konuşmaktan, müzakere ederek yol bulmaktan yanayız. Çünkü Türkiye’nin ihtiyacı, halkın beklentisi budur. Mesele bu çürük düzeni değiştirme, halkı bu rezaletten ve sefaletten kurtarma meselesidir. Esas odaklanmamız gereken nokta bu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde isimler üzerinden değil, deklarasyonda da altını çizdiğimiz temel ilkeler ekseninde hareket edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bizim çağrımız, bu ilkeler etrafında müzakeredir, diyalogdur, mutabakat arayışıdır.

'GÜLEREK GEÇİŞTİRME LÜKSÜMÜZ YOK'

Her gün kriz üreten, ülkeyi yönetemeyen bir inkar ve talan siyaseti var. Bunun karşısında hem parlamento hem demokratik zeminde demokratik siyaset olarak ortak tutum geliştirmemiz, ortak adımları güçlendirmemiz gerekiyor. Meclis, aynı zamanda Kürt sorununda inkar sözleri ile açıldı. Bu ülkenin en büyük sorunlarından birinin Kürt sorunu olduğunu söylüyoruz. Aslında bunu herkes biliyor ama iktidarın başı, AKP’nin genel başkanı, sorunu inkar ederek yaptı konuşmasını. O kadar ciddi bir mesele ki gülerek geçiştirme gibi bir lüksümüz yok. Birkaç başlıkla bu sözün nasıl bir çarpıtma, inkar anlayışını yansıttığını anlatmaya çalışalım.

'DERDİNİZ KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEKSE PANZERLER ORADA GEZMEYECEK'

Bundan bir yıl önce, Meclis kürsüsünde ‘Kürt sorununu çözdük’ diye bir kelime kullanmamıştı AKP Genel Başkanı. Üstelik daha geçenlerde Diyarbakır’da, ‘Çözüm sürecini biz bitirmedik’ diyerek hem sorumluluğunu inkar etti hem de bitmemiş bir sürecin getirebileceği süreci bizzat itiraf etmiş oldu. Bu bir yılda sorun nasıl çözüldü de kimsenin bundan haberi olmadı? Binlerce siyasetçi, seçilmiş kişi neden hâlâ cezaevinde? Kürt sorunu çözüldüyse çözüm için mücadele eden siyasetçileri neden hâlâ rehin alıyorsunuz? Türkiye’nin 3’te 1’inde seçim sonuçlarını yok sayan anlayış Kürt sorununu çözmüş olabilir mi? Şark Islahat Planı’nda olduğu gibi kayyum atayan anlayış Kürt sorununu çözmüş olabilir mi? Madem çözdünüz neden hâlâ panzerler Kürtlerin şehirlerinde dolaşıyor ve çocukları ezerek öldürüyor? Derdiniz Kürt sorununu çözmekse panzerler orada gezmeyecek.

'DÖNÜP 90'LARA BAKIN'

Yapamayacaklarını hepimiz görüyoruz ama en azından AKP’nin içinde bu muhasebeyi yapmak isteyenlerin dönüp mesela 90’lara bakmalarını, o dönem yapılanlarla şimdi yapılanlar arasında kıyaslama yapmalarını istiyorum. Vicdanınızla, aklınızla bu muhasebeyi yapın. Sizin partinizin politikaları ile o yıllardaki politikalar arasında benzerliklerin ne kadar büyük olduğunu, o yılları ne kadar geride bıraktığınızı göreceksiniz. Vicdan sahibi her şahıs, buna AKP içindekiler de dahil, bu muhasebeyi yaparsa varacağı sonucu biraz önce söyledik.

'HDP ORTAK ÇÖZÜM YOLLARI ARAYAN KURUCU BİR SİYASİ GÜÇTÜR, MUHATAPTIR, ÇÖZÜMÜN ÖZNESİDİR'

Çözümsüzlük politikaları iktidarı çözer, çökertir. Biz o çöküşün halkı boğmaması için mücadele ediyoruz. O çöküşün halkın altında kaldığı bir enkaz yaratmaması için uğraşıyoruz. Bunu hep söyleyeceğiz. HDP Türkiye’nin bütün sorunlarını çözmeye taliptir ve hazırdır. Ortak çözüm yolları arayan ve çözüm güçlerini buluşturmayı hedefleyen kurucu bir siyasi güçtür, muhataptır, çözümün öznesidir. Bunu ortaya koyduğumuzu Türkiye’nin çok farklı kesimleri gördü ve bu sese daha fazla kulaklarını açtılar. Bu yolda devam edeceğiz. Ülkeye mutlaka demokrasiyi ve barışı getireceğiz. Kazanmanın ilk şartı vazgeçmemek, kaybetmenin ilk şartı zafiyet, teslimiyet ve acziyet.”

Kaynak: Karar.com