Rapor: Türkiye’de silahlı şiddet son yedi yılda yüzde 75 arttı

Bireysel silahlanmanın önlenmesi için çalışmalar yürüten Umut Vakfı’nın raporuna göre Türkiye’de silahlı şiddet son yedi yılda yüzde 75 arttı.

Rapora göre 2021’de, 2020 yılından daha fazla şiddet olayı yaşandı.

Araştırmada Türkiye’de silahlı şiddetin en çok yaşandığı bölgelere de yer verildi. Her yıl olduğu gibi nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu Marmara Bölgesi, 985 silahlı şiddet olayıyla başı çekti.

Bir yılda silahlı şiddetin yüzde 21 ile en çok arttığı bölge ise 551 şiddet olayıyla Akdeniz oldu. Ege (492) ve İç Anadolu’da (507) ise bir önceki yıla göre yüzde 6’lık düşüş yaşandı. 2021’de Güneydoğu Anadolu’da 526 ve Karadeniz’de 524 silahlı şiddet olayı görüldü.

Olayların en çok yaşandığı iller ise sırasıyla, İstanbul (447), Adana (228), Samsun (222), İzmir (154), Bursa (149), Şanlıurfa (148), Antalya (135), Kocaeli (133), Konya (117) ve Diyarbakır (110) oldu.

‘Kayıt dışı silahlara karşı yasa caydırıcı değil’

VOA Türkçe’ye konuşan Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve psikiyatri uzmanı Dr. Ayhan Akcan,  1990 yılından bu yana bireysel silahlanmanın kolaylaşarak artması sonucunda silahlı şiddet olaylarının yüzde 20’den yüzde 85’e yükseldiğini söyledi.

Türkiye’de yasal yollarla silah edinmek için belirli şartlar sağlanmak zorunda. Silah taşıma ruhsatını sadece belirli mesleklere sahip vatandaşlar alabilirken, silah bulundurabileceğine dair Sağlık Kurulu raporu bulunan ve adli sicil kaydı temiz olan 21 yaşının üstündeki her vatandaş, 2022 yılında 3 bin 315 TL harç ödeyerek yanında taşımadan, yalnızca ev veya işyerinde bulundurmak şartıyla ‘silah bulundurma ruhsatı’na sahip olabiliyor. Bu ruhsatın da beş yılda bir yenilenmesi gerekiyor. Silah satışları devlet kontrolünde Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun (MKEK) satış bürolarından yapılabiliyor.

Ancak Akcan’a göre Türkiye’de özellikle kayıt dışı silahlar yaygın durumda: “Türkiye’de 25 milyona yakın silah gözüküyor. Bunların yüzde 90’ı kayıt dışı, yüzde 10’u kayıt altında. Kayıt altına almak problemi çözmüyor. Süratle sosyal bir problem, işsizlik gibi, pahalılık gibi çok ciddi bir problem olarak görülerek, mutlaka bu silah şiddetine de çözüm üretilmesi lazım. (Kayıt dışı silahlara karşı) yasa çok ciddi uygulanmıyor. Caydırıcı değil. Caydırıcılığı daha da arttırılabilir.

Geçmişte kuru sıkı silah Türkiye’de silahlı şiddetin yüzde 20’sinden sorumluydu. 2012 yılında kurusıkı silah kanunu tasarısı getirildi, bu suç olarak ortaya kondu ve caydırıcı oldu. Yasa dışı silah bulundurmak, Kabahatler Kanunu’na göre geçiştirilmemeli. Mutlaka ertelenmeyen, üç ay ile altı ay hapis cezası getirilmeli. Bunu yaparsanız burada talebi azaltırsınız. Ama işin özü, silahın yasa dışı ya da ruhsatlı olup olmaması çok belirleyici değil, o an ulaşılabilir olup olmaması belirleyici. Biz ısrarla bunu söylüyoruz, ruhsat altına alsanız da silahla ilgili şiddet devam ediyor.”

Ne yapılmalı?

Akcan, vakıf olarak en temel taleplerinin, Türkiye’de polis ve jandarma dışında tüm vatandaşların silah edinmesinin yasaklanması olduğunu vurguladı.

Bireysel silahlanmanın azaltılması için hayata geçmesini istedikleri önerileriyse şöyle sıraladı: “Hem jandarma hem de polis bölgesindeki verilerin ortak bir veri tabanıyla her an ulaşılabilir olması gerekiyor. İkincisi, aile içi şiddette yapıldığı gibi mutlaka kamu spotu yapılması lazım. Türkiye’de her yıl 600-800’e yakın kişi havaya ateş edilen maganda kurşunuyla ölüyor. Havaya ateş etmeyi yasaklamak lazım. En azından bilgilendirmek lazım. Üçüncüsü mutlaka ihbar hattı gerekiyor. Bu ihbar hattı lokal değil, mutlaka 112 içine alınmalı ve kayıt altına alınmalı.

Dördüncüsü de olmazsa olmaz en önemli kural. Kadına yönelik şiddette, yüzde 20 civarında bu olaylarda silah kullanılıyor. Aile içi şiddette kullanıldığı için erkek eve silah alırken yani bulundurma silah ruhsatı için başvurduğunda mutlaka eş rızası istenmeli. Özellikle ailelerin boşanma aşamasında, iflas aşamasında belli bir süre beylik tabancalarına el konulduğunda en azından intihar riski veya cinayet riskini de önlediğini biliyoruz. Bütün gelişmiş ülkelerde bu yapılıyor.”

Ruhsatlı silah almanın yasal tedbirlerle daha fazla zorlaştırılmasını isteyen Akcan, şöyle devam etti: “Kişi silah ruhsatı talebi bulunduğunda dilekçesinin belli bir süre bekletilmesi gerekiyor. Çünkü kişi durup dururken silah ruhsatı talebinde bulunmuyor. Bir olay yaşıyor, çözüm üretemiyor. Silahla çözme doğrultusunda bir düşünce gelişiyor. O öfkeyle beraber başvuruyor. Onun için birçok ülkede 15 gün, 30 gün hatta 45 gün bekleme süreleri var. O süre bittikten sonra dilekçesinin işleme konulması bizim ülkemizde maalesef yok. Kişi başvurduğunda hemen ruhsat veriliyor. Nerede satılıyorsa silah alıyor, ardından işlemler başlatılıyor. Bu son derece sakıncalı.” dedi.

Akcan, silahlara çip takılarak takibinin yapılmasını ve ruhsat sahiplerine denetimin de arttırılmasını istedi.

Kaynak: VOA Türkçe, Diken.com.tr