Eğilip Bükülmemiş Çınar

-

Bir hikâyenin izdüşümü vuruyor aynaya

Bir çınar ağacının uğultuları geliyor

Derinden, acılı ve isyankâr

Çınar ağacı hep böyle güçlü mü olmak zorunda

Söğüt ağacı neden bu kadar vefasız

Köklerinden bağlı değiller miydi oysa

Sarılmamışlar mıydı birbirlerine sımsıkı

Geçmiş ile geleceği birbirine bağladığı inanılmaz mıydı çınar ağacının

Büyüdükçe yeşerip, güzelleşmez miydi?

Peki ya insanlar serinlemez miydi gölgesinde mutlu ve mesut

Ulu çınar varken neden döndü gövdesini

Neden döndü başka bir güneşe söğüt ağacı

Bu çınara haksızlık değil miydi?

Nasıl incittiğini bilmez miydi çınarı

O ki nice rüzgârlar, nice fırtınalar atlatmış

Eğilip, bükülmemiş Çınar

En parlak güneşi doğurmamış mıydı Söğüt için

Çıkarmamış mıydı kubbesine dünyanın

Görebilir miydi ondan daha parlak bir güneş Söğüt ağacı

Peki ya bahar çiçeklerine ne demeli?

Sarı sarı papatyalar...

Dünyanın en güzel kokularını getirmez miydi?

Hiç tanık olmamıştım böyle koktuklarına acı acı...

Hiç görmemiştim böyle yaktıklarını

Daha dün gibi...

Dağa, taşa, uçan kuşa, esen yele, kızıl saçlı marala

Herdem söğüdün çınara verdiği sözler

Daha dün gibi baharın şarkısı

Söğüt ne ara oldu böyle vefasız...

Ne ara unuttu Çınar'a verdiği bağlılık yeminlerini?

***

Neden boğulur insanlar yaşamak yerine şiirlerde...

Neden vedalaşır seven âşıklar?

Aşkta durmak, sevdada durmak

Sözde durmak...

Bu kadar zor mu?

Daha kaç kere boğulacağız denizimizin enginliklerinde

Kaç kere yanacağız cayır cayır

Kül olacağız, sarhoş olacağız

Sevda uğruna ölüp ölüp dirileceğiz

Daha kaç kere yeniden doğacak bu Anka kuşu

***

Mavi bir ruh çıtlattı kulağıma

Shelley'in "içinizde olmayan şiiri başka hiçbir yerde bulamazsınız" sözünü

Mavi bir ruhta anlamını buldu şiirlerim, yazılarım, sözcüklerim

Mavi bir ruh getirdi bana denizin o engin sularını

Mavi bir ruh hatırlattı

Emeğin üretmek, sabretmek, sevmek

Büyütmek ve değer bilmek olduğunu

Mavi bir ruh öğretti

Gerçek sevgi ve aşkın

Tüm engelleri aşacağını, sınır tanımazlığını

Peki, bu mavi ruh hiç sözlerinde durmaz mı?

***

Aynada izliyor ve sözcüklere döküyorum onları

Bazen içim almıyor çeviriyorum kafamı

Yine de bırakıp gidemiyorum aynayı

Çınar ağacının söğüde

Ateşin suya olduğu gibi

Anlamsız ve tarifi olmayan bir bağlılık taşıyorum içimde

Beni hüzünlendiren...

Yer yer kahredip, uykularımı kaçıran bir hikâyeye

Ve bir mavi ruha...

İnsanın ruhunu alıp götüren,

Aklını başından alan en güzel aşk hikâyeleri

Hep böyle hüzne mi vurmalı?

Yok mudur mutluluk denen şey literatürünüzde?

Peki bu hikayede...

Âşıklar birbirine hiç kavuşamayacak mı?

Sizin oralarda âşıklar birbirine hiç kavuşmaz mı?

Anlamazlar mı hatalarını?

Unuturlar mı verdikleri sözleri hemencecik

Sözlerinde durmazlar mı?

Kırdıkları gönülleri hiç onarmazlar mı?

Hep böyle vefasızlar mı?

***

Hikâyeyi devam ettirmek, yönünü değiştirmek ya da bitirmek sizin elinizde...

Bir hikâye yazarken yalnızca hikâyeye değil aynı zamanda bir ruha da bağlanır ve o ruhla bir bütün olursunuz. Hikâyeyi bitirirken yalnızca hikâyeyi değil aynı zamanda bağlı olduğunuz o ruhu ve ilham kaynağınızı da öldürmüş olursunuz.

İlham olan bir ruh öyle kolay kolay bulunmaz ya da gelmez. Seçip alabileceğiniz bir şey değildir bu.

Gelir size aniden, apansızın. Rastlantılar tetikler bazen. Karşı koyamazsınız, bir bakarsınız içinize işlemiş, girmiş içinize ve o olmuşsunuz.

Sizin ona bağlı olduğunuz gibi onunda size bağlı olmasını beklersiniz.

Özgür ama bağlı bir ruh.

Gittiğini ya da sizden koptuğunu hissettiğiniz anda gider çünkü bütün ilham perileri...

Ve tarifsiz bir boşluk bir sızı belirir içinizde...

Yerini hiçbir şeyle dolduramayacağınız.

Her ruhla uyum sağlayamazsınız.

Hele de benim gibi ayrıntıcı, biraz da mükemmeliyetçi ve estetik kaygıları olan biri için daha da zordur bu. İstemezsiniz de zaten her ruhla uyum sağlamayı. Sizi besleyebilecek, beklentilerinize karşılık verebilecek, yaratıcılığınızı tetikleyebilecek ve sizi tamamlayabilecek bir ruh olmalıdır.

Bir tür senkronizasyon, farklı bir şeydir bu tarifsiz zamanın ve sınırların ötesinde...

Hissedip, yaşamanız gerekir o ruhu...

Ve sizin ruhunuza olduğu gibi ruhunuzun da size bağlı olabilmesi gerekir.

Yoksa yarım kalan bir hikaye ne işe yarar ki..!

***

İkinci kitabımın hazırlığını yapıyorum.

Bu sefer kendi yazılarımdan oluşacak.

Ruhumuzun / ilham kaynağımızın yaşaması ve bize bağlı olması dileğiyle...

Yolumuz açık olsun.

Sevgiyle...

Başak KARATEPE


Yazarımızın diğer yazıları: