Mersin’in Sesleri – X. Bölüm – Kilikya Ses Veriyor VI

Mersin’in Sesleri – X. Bölüm – Kilikya Ses Veriyor VI

ABONE OL
Ağustos 5, 2021 23:08
Mersin’in Sesleri – X. Bölüm – Kilikya Ses Veriyor VI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçmiş yazılarımızda masalların da bestecilerin gözde konuları arasında olduğuna değinmiştik. Bir önceki yazımda Mersin’de yaşayan, Besteci, Orkestra Şefi, Piyanist Selman ADA’yı kısaca tanıttım sizlere. Bestecimizin yöremizle ve Mersin ile ilgili 3 bestesine geçmeden önce kendisinin masallardan yararlanarak bestelediği iki eserinden kısaca bahsetmek isterim.

ALİ BABA & 40

Selman ADA’nın Binbir Gece Masallarından uyarlanan Ali Baba ve 40 Haramiler operasının (1990 – yeni 2005 – Libretto: Tarık ‘Günersel) Dünya prömiyeri 1991 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından gerçekleştirilmiştir. O yıldan bu yana İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya ve Samsun operalarında defalarca sahnelenmiştir. Eserin YouTube kanalında bolca bulunan aryalarından üç video kaydı linkini aşağıda sunuyorum.

Ali Baba & 40 – Haramibaşı Aryası: Asla Unutmam: Tuncay KURTOĞLU

Ali Baba & 40 – Kadın Korosu

Ali Baba & 40 Kuartet Arya

2012 yılında ise Almanya Wuppertal Devlet Operası’nın repertuvarına alınan ve Almanca olarak sahnelenen eser, Avrupa’da bir opera evinde repertuvara giren ilk Türk operası olarak kayıtlara geçmiştir.

Ali Baba und die 40 Rauber” – Wuppertal Tanıtım videosu için tıklayınız

KELOĞLAN’IN SIRRI

Bestecinin ayrıca 2 perdelik bir de Keloğlan’ın Sırrı çocuk müzikali var. (Metin: Şadi Erdoğan. 2010.)

***

SELMAN ADA’NIN

YÖREMİZ VE MERSİN İLE İLGİLİ 3 BESTESİ

SİLİFKE’NİN YOĞURDU

“Op. 52 b “2 Chansons” Trompet, Trombon ve Orkestra için” (2012). KAYIT YOK

Bestecinin yukarıdaki eserinin 2. şansonu olan bu bestenin Dünya prömiyeri 2012 yılında Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin (MDOB) kuruluşunun 20. yılı münasebetiyle; solistler Hakan Ünal, Rauf Musaev ile, Selman ADA yönetiminde MDOB Orkestrası tarafından yapılmıştır.

MERSİN SUİTİ

Op. 84 “Mersin Süiti” Trompet ve Orkestra için (2020). ÇALINMADI.

Kentimizin adını taşıyan bu eserin Dünya prömiyeri Akdeniz Opera ve Bale Kulübü (AKOB)’un 2021-2022 etkinlik programı içinde yapılacaktır.  

AYA TEKLA BALESİ

Op. 79 “Aya Tekla” Bale 1 perde (Libretto: İhsan Toksöz) (2019). SAHNELENMEDİ.

Bu projede balenin metin (libretto) yazarı olarak Selman ADA ile birlikte çalışmaktan mutluyum. Kendisi ile Meryemlik ören yerini ziyaret ettik. Mağarada her yıl 13-14 Eylül tarihlerinde Ortodoks ve Katoliklerin ayin yaptıklarını da burada belirtmeden geçmeyelim. Yani ören yeri halen Hristiyanlar tarafından düzenli olarak ziyaret edilen kutsal bir yer. Bunu yeni atılımlarla yöremizin İnanç Turizmine açılması için kullanabiliriz.

Selman ADA’nın Aya Teklâ balesi Meryemlik ören yerini ziyaret edecek olan Katolik ve Ortodoks Hristiyanlarının Hac ziyaret tarihleri olan 13-14 Eylül tarihlerinin önüne ve ardına gelecek şekilde, Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB) tarafından repertuvara alınıp sahnelenebilirse, yöreyi ziyarete gelenler Mersin’de birkaç gün ikamet ederek bu eseri seyredebilirler, Tarsus’u da ziyaret ederler böylece seyahat acentalarımız için dönemsel bir İnanç Turizmi Turları düzenleme imkânı da ortaya çıkmış olur.  

PROJE:

AYA TEKLÂ KONULU ODA MÜZİĞİ BESTELERİ

Selman ADA’nın balesine konu olan Aya Tekla Efsanesi’nin bir özetini yazımın sonunda bulabilirsiniz.

Bu konuda bestecilerimiz yeni oda müziği eserleri besteleyebilirler. Bu eserler hac tarihlerinde Meryemlik’te seslendirilebilirse Hristiyanlık dünyasında ören yerinin bilinirliği artar.

***

MERSİN İNANÇ TURİZMİ DESTİNASYONLARI DEĞERLENDİRİLEMİYOR!

Mersin İnanç Turizmi konusunda değerlendirilememiş eşsiz arkeolojik kaynaklara sahiptir.

1 – SİLİFKE ilçesinde bulunan St. Paul’un yoldaşı ve Hristiyanlığın ilk kadın şehidi Azize Tekla Yeraltı Kilisesi ve sonradan üzerine 4. yüzyılda inşa edilen bazilika ve ören yerinde bulunan diğer kilise kalıntılarıyla MERYEMLİK ÖREN YERİ Hristiyanların hac rotası içindedir

AyaTekla Mağara Kilisesi

2– TARSUS ilçesinde bulunan ve UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi içinde yer alan ST. PAUL KİLİSESİ VE ST. PAUL KUYUSU (XI – XII. Yüzyıl) Hristiyanlarca kutsal kabul edilmekte ve hac yeri olarak ziyaret edilmektedir. Zaman zaman ayinlerin yapıldığı, hem Katolik hem de Ortodoks mimari stilinde inşa edilen kilisenin orta nefinin tavanında Hazreti İsa, yanlarda da 4 Havariler; Yohannes, Mattios, Marcos ve Lucas‘ın freskleri bulunuyor. Kilisede 1992-1993 yıllarında VATİKAN tarafından Aziz Paul Sempozyumu ve Ayini düzenlenmiştir.

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde bulunan ve Hristiyan alemi için önem taşıyan Mersin’in Tarsus ilçesindeki St. Paul Kilisesi ve Kuyusu’nu bu yıl en az 200 bin turistin ziyaret etmesi hedefleniyor. ( Serkan Avcı – Anadolu Ajansı )

Tarsus Müze Müdürlüğü 2019 yılı ziyaretçi verilerinden derlenen bilgiye göre, “Tarsuslu Pavlus” olarak bilinen St. Paul’un Kilisesi ve Kuyusu’nu 53 bin 736 yerli ve yabancı turist ziyaret etmiştir. Günümüzde bu müze-kilisede Mersin Müzik Festivali programları içinde klasik müzik konserleri düzenlenmektedir. .

3 – MUT ilçesi sınırları içindeki ALAHAN MANASTIRI da (V. Yüzyıl) sıklıkla ziyaret edilen ve Hristiyanlarca kutsal kabul edilen ören yerlerimizdendir.

Hristiyanlığın tanınması, gelişmesi ve yayılmasında Kilikya, Erken Hristiyanlık Dönemi ve sonrasında önemli yerleşin bölgelerinden biridir. Yukarıdaki listeye ören yerlerimizden daha birçok destinasyon daha eklenebilir.

Alahan Manastırı – 2 (Türkiye Kültür Portalı)

Yukarıda belirtilen ve Hristiyanlarca kutsal addedilen üç ören yerimizin turizm amaçlı kullanımında gerekli atılımların yapılmadığını söyleyebiliriz. Bu istekli ihmalin (!) arkasında acaba bu yerlerin “Hristiyanlık” için kutsal addedilmesinin rolü var mıdır bilinmez ama ilimiz sınırları içinde bulunan ve İnanç Turizmi için böylesine önemli bu üç yerin değerlendirilememesinin arkasında yatan ”yönetimsel bağnazlık” çemberinin artık kırılması gerekmektedir.

SİLİFKE BELGESEL FİLMİ VE AYA TEKLÂ

Mirza Turgut dostumuzun 2007 yılında yaptığı kapsamlı bir Silifke Belgeseli var. O yıl yapılan Silifke Festivali’nde ve sonrasında çeşitli kurum ve kuruluşların isteği üzerine ve televizyonda gösterildi. Tüm yöreyi ve tabii bu arada Meryemlik Ören yerini ve Aya Teklâ’yı da anlatıyor. Kendisinin Akdeniz Kent Konseyi Kültür-Sanat Çalışma Grubu proje öneri portföyü içinde bu belgeselin gösterimi ile düzenlenecek bir İnanç Turizmi Sempozyumu ve Festivali Projesi var. İlgililere duyurulur.

Selman ADA’nın 1 Perdelik Balesi’nin Libretto Konusu

AYA TEKLA EFSANESİ (ÖZET)

KONYA (ICONIUM)

Hristiyanlığın yayılması ve kilisenin kuruluşunda ve büyümesinde önemli bir rolü olan Aziz Pavlus, Iconium’da (Konya) Onesiphoros’un evinde Hristiyanlık dininin erdemleri hakkında vaaz vermektedir. Komşu yan evde nişanlısı Tamiris ile evlilik hazırlıkları yapan 17 yaşındaki güzel Teklâ üç gün üç gece, yemeden, içmeden penceresinden onu dinler. Teklâ’nın annesinin ve nişanlısı Tamiris’in şikayeti üzerine Romalı Vali Kastelyus Pavlus’u ayaklarından zincirleyerek zindana atar. Teklâ zindancıya küpelerini rüşvet vererek içeriye girer. Çevresindeki mahkûmlara vaaz vermekte olan Pavlus’un ayaklarına kapanır, zincirlerini öper. Artık kendini Hristiyanlığa adamıştır.

Vali, Pavlus’u kırbaçlatarak kentten uzaklaşması kaydıyla serbest bırakır. Teklâ, örnek olmaması için – bizzat annesinin rızası ile – yakılarak ölüme mahkûm edilir.

İnfaz günü odunların ateşe verildiği an hava aniden kararır, şimşekler ortalığı darmaduman eder, müthiş bir sağanak yanan ateşi söndürür. Teklâ bir mucize ile kurtulmuştur. Pavlus’un kent mezarlığında saklandığını öğrenir. İkisi mezarlıkta buluşurlar.

YALVAÇ (PİSİDİA ANTIOECHEIA)

Mezarlıktan ayrılan Pavlus ve Teklâ, Antioechia’ya (Isparta yakınındaki Pisidia Antakyası, bugünkü Yalvaç) gitmek üzere yola koyulurlar. Teklâ tanınmamak için saçlarını kestirmiş, erkek giysileri giymiştir. Yalvaç’ta Suriyeli kent yargıcı Aleksandros ona âşık olur ve sarkıntılık eder, Teklâ büyük bir dirençle karşı koyar. Aleksandros Teklâ’yı valiye götürerek cezalandırılmasını ister. Kente neden geldiği de açığa çıkınca, Teklâ kentin arenasında vahşi hayvanlara atılarak ölüme mahkûm edilir.

İnfaz gününe kadar Teklâ kent soylularından, imparator Sezar’ın kraliyet ailesinden nüfuzlu bir kraliçe olan Trifina’nın evinde, onunkorumasında kalacaktır.Trifina rüyasında ölen kızı Falkonella’yı görür. Falkonella annesine Teklâ’ya kendisi için dua etmesini söylemesini istemektedir. Trifina rüyasını anlatınca Teklâ hemen Falkonella’nın ölümsüzlüğe erişmesi için duaya başlar. Kraliçe çok duygulanır. Artık Teklâ’yı kendi kızı yerine koymaktadır.

İnfaz günü gelmiştir. Arenaya atılan Teklâ’nın önünde bir dişi aslan durur, ayaklarını yalar, saldıran ayıları geri püskürterek öldürür. Bir başka aslanla döğüşünde her iki aslan da ölür. Arenaya yeni hayvanlar salınmaktadır. Teklâ arkasında bir su havuzu görür. Havuzun içinde deniz arslanları vardır.  Havuza atlar. Aniden şimşekler çakmaya başlar, Tüm deniz arslanları ölür.

Aleksandros valiye; Teklâ’nın azgın iki boğaya bağlanmasını ve hayvanları ateşle ürküterek parçalatılmasını önerir. Ancak yakılan ateşin Teklâ’nın iplerini yakması üzerine Teklâ yine ölümden kurtulur. Bu arada tüm olanlardan etkilenen Trifina bayılmıştır. Nüfuzlu Romalı prensesin öldüğünü sanan Aleksandros ve Vali, İmparator Sezar’ın hışmından ürkerek Teklâ’yı serbest bırakırlar.

Bir süre Trifina’nın himayesinde kalan Teklâ, Pavlus’un Demre’de (Myra) olduğunu öğrenip erkek kılığına girerek yollara düşer. Pavlus’la buluşunca olup biteni anlatır; Pavlus da ona Hristiyanlığı yayma görev ve yetkisini verir.

Teklâ ölünceye kadar yaşayacağı Silifke’ye (Seleucia) gelir, yerleşir.

SİLİFKE (SELEUCİA AD CALYCADNUM)

Silifke halkı putlara tapmaktadır. Teklâ kent dışında bir mağaraya yerleşir (Meryemlik)Hristiyanlık öğretilerini yaymaya başlar. Engin doğa ve tıp bilgisiyle, mucizeleriyle hasta insanları iyileştirmektedir. Civardaki “putperestler” kötü kalpli iki adam kiralayarak Teklâ’nın yaşadığı mağaraya gönderirler. Ancak 18 yaşında yöreye gelen ve 90 yaşına ulaşan Teklâ, yaşadığı mağaranın derinliklerinde yarılan kayaların içine girerek kaybolur.

==========

Bir baleye konu olan bu öyküye daha nice beste yapılır değil mi?

Bestecilerimize duyurulur.

***

Gelecek yazımda sizlere muhtelif bestelere konu olabilecek mitolojik bir öykü daha anlatacağım. Hani bu yazı dizimin başından beri dile getirdiğim “metaforik ses” var ya, ona geri döneceğiz öyküsünü vererek beste çağrımızı yapacağız.

Bu öykü üzerine bestelenecek özellikle solo enstrüman ya da oda müziği eserlerinin, konunun geçtiği orijinal mekânda nasıl icra edileceğini dahi Semihi Vural ile birlikte düşledik,kafamızda icrasını kurguladık.  Fantastik bir etkinlikle Kültür Madeni Kilikya’nın tanıtımının nasıl yapılabileceğine değineceğiz ve Kilikya Ses Veriyor yazı dizimizi – ileride tekrar geri dönmek üzere – artık kapatacağız.

***

Nasıl uyuttum sizleri ama değil mi? En başta sözünü verdiğim konuyu işlemeye 10 yazıdan sonra geliyorum. Eh ben Hindistan’da yaşadım ya! Alışkanlık işte; Hint Dizisi gibi yazıyorum yazılarımı. Ama söyleyin şimdi; daldan dala atlayarak yöremiz tarihi ve arkeolojisi hakkında, müzik insanlarımız ve eserleri hakkında birçok bilgiyi de böylece kayıt altına almadık mı? Projeler bile geliştirdik – önerdik.

***

Bir kıpırtı mı var gerilerde, Mırıldanma arkadaş ne söyleyeceksen yüksek sesle söyle!

Ne! “Aşure” gibi mi oldu? Her şey karman çorman birbirine mi karıştı?

Oh be, nihayet bir övgü aldım!

Ben aşureyi çok severim. İçinde türlü-çeşitli, yararlı-besleyici malzeme var.

Durun, durun, kıkırdaşmayın yahu?

Şuradaki arkadaş; sen ne dedin?

Ne? Ben iyi bir aşçı mıyım?

“Şef” demek istedin herhalde?

Bu şakalarınıza bayılıyorum yahu!                                                                                     

Gelecek yazımı bekleyiniz. Azz sonra!

İhsan TOKSÖZ


Yazarımızın diğer yazıları:


En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

rk
rk