TEMA Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç dünyada her beş saniyede, bir futbol sahası büyüklüğünde toprağın erozyona uğradığını, Türkiye’nin ise her yıl 642 milyon ton toprak kaybettiğini söyledi.
5 Aralık, Birleşmiş Milletler’in 20 Aralık 2013 tarihinde yapılan 68. oturumunda ‘Dünya Toprak Günü‘ olarak ilan edilmişti.
TEMA Yönetim Kurulu Başkanı Ataç bu gün dolayısıyla tüm karasal canlıların ve insan yaşamının toprağa bağlı olduğunu yineledi: “Toprak; gıda güvenliği, su temini, biyolojik çeşitlilik, fakirliğin azaltılması, iklimin düzenlenmesi demektir. Tarih toprağını koruyan medeniyetlerin yükselişi, ona zarar veren, sağlığını korumayan medeniyetlerinse yıkılış örnekleri ile doludur.”
Hem dünyada hem de Türkiye’de toprak bozulumunun en yaygın ve en büyük sebeplerinden birinin erozyon olduğunu vurgulayan Ataç, toprak bozulumunun toprağın sağlığının bozulması, üretkenliğinin azalması ve potansiyel hizmet üretme kapasitesinden uzaklaşması anlamına geldiğini anlattı.
Ataç şunları söyledi: “Dünyada her yıl ortalama 75 milyar ton toprak erozyona uğruyor. Bu durum, her beş saniyede, bir futbol sahası büyüklüğünde toprağın su ve rüzgarla taşınması demektir. Ülkemizdeyse ne yazık ki her yıl 642 milyon ton toprağımız erozyona uğramaktadır. Bu ortalama olarak, bir hektarda her yıl 8,24 ton, başka bir ifadeyle her yıl 0,6 mm toprağın erozyona uğraması, 15 yılda 1 santimetre toprağın taşınması anlamına gelmektedir. Toprağın 1 santimetresinin oluşması için 500 yıl gerektiği dikkate alındığında topraklarımızın doğal oluşum hızından 33 kat daha fazla erozyona uğradığı açık olarak görülmektedir.”
Toprağın milyonlarca canlı varlığın yaşadığı ve etkileşim içinde bulunduğu bir ekosistem olduğunu aktaran Ataç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Toprakta sadece çok sayıda canlı bulunmakla kalmaz, aynı zamanda bu canlılar çok fazla çeşitlilik de gösterir. Toprak biyolojik çeşitliliğini oluşturan bu organizmalar yaşam döngülerini, toprak içinde ya da toprak yüzeyindeki üst toprak katmanında geçirirler. Ne yazık ki erozyon, toprak biyolojik çeşitliliğine ev sahipliği yapan, organik madde açısından toprağın en değerli kısmı olan üst toprağın taşınmasına ve kaybına sebep olmaktadır.
Kısacası toprak çeşitliliğini, üretkenliğini kaybetmekte ve geleceğin gıda güvenliği riski artmaktadır. Tarımsal ürünlerde erozyon kaynaklı üretim kaybı yüzde 50’lere ulaşabilmektedir. Ormansızlaşma, meralarda aşırı otlatma ve toprak koruma tedbirleri alınmaksızın yapılan tarım uygulamaları da erozyonun en temel sebeplerini oluşturmaktadır. Arazi tahribatına neden olan bu faaliyetlerin iklim değişikliğinde de önemli rolü bulunmaktadır.
Atmosferdeki karbon birikiminin yüzde 23’ü arazi tahribatından kaynaklanmaktadır. Bugün iklim değişikliğiyle artan sağanak yağışlar, erozyonun şiddetini de artırmaktadır. Artık iklim değişikliği ile mücadelede, toprak karbon stokunun korunması ve artırılması gerektiği tüm dünya tarafından sıkça dile getirilmektedir. Bu anlamda tahrip olmuş orman ekosistemlerinin restorasyonu, mera ıslah çalışmaları ve toprak dostu sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaşması, erozyonla mücadele kadar doğrudan gıda güvenliğinin sağlanması ve iklim değişikliğiyle mücadele için de büyük önem taşımaktadır.”
Kaynak: Diken.com.tr
YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.