Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rize’deki gerilimi hatırlatarak, “Bunlar iyi günler. Daha neler olacak neler” sözlerine ilişkin konuştu.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini hedef alan sözlerine ilişkin olarak, açıklamalarda bulundu.
Meral Akşener, Rize’de yaşanan provokasyonla ilgili, “Daha neler olacak” açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, “AK Parti Genel Başkanı olarak konuşması bile son derece çirkin, bu cümleler. Bizatihi Cumhurbaşkanı tarafından tehdit edilmiş olmak feci bir şey. Ben inanmış bir insanım. Ecel ne bir nefes evvel, ne bir sonradır. Dolayısıyla; bu tehditlerin hiç birisine pabuç bırakacak bir insan da değilim” diye karşılık verdi.
Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:
Siyaset etme biçimi açısından Dünya’da ‘sultancıl yönetimler’ diye bir bilimsel kavram var. Popülist diktatörler deniyor aslında. Ben diktatör sözünü sevmiyorum. Bir siyasetçiye yakışır bulmuyorum. Bu sultancıl yönetimlerin örnekleri var. Trump, Orban bunlardan birisiydi. Yani demokrasi ve hukukun üstünlüğünü zedeleyen bir zihniyet problemi bu. Dünya’daki akademi bunu tartışıyor. Benim de ilgilendiğim bir konu. Netenyahu ile siyaset yapma anlayışlarını benzettim. Yani bu derece çarptırılacağı hiç aklıma gelmemişti doğrusu. Bizzat Sayın Erdoğan tarafından çok ağır çarptırıldı. Çünkü Sedat Peker, videolar yayınlamaya başladı. Şimdi başlangıçta bu videolarla ilgili nasıl bir tutum alacağımızı bilemedik biz. Çünkü bir aile meselesi var. Eski bir İçişleri Bakanı olarak söylüyorum devletin bu kadar cıvık bir hale gelmesi çok acı çirkin gerçekten kötü. Bir taraftan da paraya oraya buraya atıflar var. Filistin konusu üzerinden bir Netenyahu’yu ben çarptım, ona yürüdükten sonra anlayışı ifade ettim. Yani kızabilirsiniz. Bunun yolu mahkemeye verirsiniz, nitekim verdi. Siyasi olarak birçok şey söyleyebilirsiniz, nitekim söylendi ama bunun yolu kalkıp da bir şehirde saldırı haline dönüştürülmesini kabul etmem mümkün değil.
Ciddi çarpıttılar bu çarpıtmanın da tamamen o Sedat Peker’in videoları üzerinden cevap verilemediği için eylem yapılamadığı için yani savcılar harekete geçirilemediği için, işte İçişleri Bakanı ile ilgili bir tavır konulamadığı için bekle gör yapıldığı için, vatandaş sormaya başladığı için, dolayısıyla; onu şal olarak bu problemlerin üzerini örtmek amaçlı bir manivele olarak kullandılar. Çarpıttılar. Ben de bunu anladım büyük bir itirazımda olmadı. Anlayışla karşıladım. Şimdi gittik Rize’ye ben önceden söylemişim aklıma bile gelmedi. Bir hanımefendi geldi. Allah var ben durumu germeden esnaf gezmeye devam ettim. Sonra hepinizin gösterdiği televizyonlarda bir şey oldu. Yine ben Sayın Erdoğan’ın bu işin içinde olduğunu düşünmedim. Çünkü; ne İkizdere’de ne Çayeli’nde herhangi bir vatandaş tepkisiyle karşılaşmadım ben. Döndük geldik. Yerel teşkilatların bir tavrı olarak gördüm çünkü çarpıtma çok derin olmuştu.
Çarşamba Sayın Erdoğan’ın konuşması başladı. Seçilmiş Cumhurbaşkanı tırnak içinde seçilmiş Cumhurbaşkanı bir konuşma yaptı.Yani ben böyle bir şeyi anlayabilmem, adlandırabilmem, bir yere koyabilmem mümkün değil. Kadın siyasetçinin ötesinde ben bir vatandaşım, cinsiyetimden ari bir vatandaşım, cinsiyetimle beraber bir siyasetçiyim ve seçilmiş Cumhurbaşkanı sizin de benim de burada kameraman kardeşimin de bizi izleyen milyonlarında Cumhurbaşkanı olmak zorunda olan bir şahıs. Kardeşim çarpıttınız, bağırttınız, çağırttınız bütün yediden yetmiş yediye twett attınız, hakaret ettirdiniz, bir de üstüne üstlük 250 bin lira tazminat davası açtınız. Çok ayıp. Bakın ancak söyleyebileceğim bu. Şimdi bunun Cumhurbaşkanı tarafından ‘bugünlerin iyi günler.’ Ben alışkınım 31 Mart’a giderken de ‘seni hapsettireceğim, bu bayanı hapsettireceğim’ demişti aynı şey. Ama bunun bizatihi Cumhurbaşkanı tarafından tehdit edilmiş olmak, feci bir şey. Yani ben kendim için söylemiyorum. Türkiye’nin yurtdışındaki itibarı, imajı… Yani anlayabilmek mümkün değil.
Ben Sayın Erdoğan’ın kendisi olmasa bile en azından çevresinde kalmışsa aklı başında arkadaşları tarafından sağduyulu bir Cumhurbaşkanı olmaya davet edilmesi gerektiğine inanıyorum. Şahsi olarak benim evim basıldı, daha ötesi yok. Ben inanmış bir insanım. Ecel ne bir nefes evvel ne bir sonradır. Bunu kabadayılık olsun, cesaret gösterisi olsun diye söylemiyorum. Dolayısıyla; bu tehditlerin hiç birisine pabuç bırakacak bir insan da değilim. Şimdi Sayın Erdoğan şehirler üzerinden siyaseti ki hep bu gözden kaçmıştır, tanzim etmeye çalıştı. Hatırlayın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı’na ‘Sivas’ın ötesine geçemez, Fırat’ın doğusuna gidemez’ diyerek bir coğrafya yapmıştı. O zaman en büyük eleştiri siz Türkiye’yi böldünüz mü üzerindendi. Ama bugün başka bir şey olduğunu anlıyorum ben. Şehirleri bölüyor. Rize’yi Meral Akşener ya da bir başka siyasetçi gidemez, Rize Sayın Erdoğan’ın. Böyle bir şey olamaz. Türkiye’nin tüm şehirlerine her bir vatandaş canı istediği zaman canı istediği saatte gider.
Bir Cumhurbaşkanı, tekrar söylüyorum bakın AK Parti Genel Başkanı olarak konuştu. AK Parti Genel Başkanı olarak konuşması bile son derece çirkin bu cümlelerle. Buna pabuç bırakılır mı hayır ben bırakmam.
Emniyet Genel Müdürü Mustafa Çalışkan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarını değerlendiren Akşener, şunları söyledi:
“Bu partili Cumhurbaşkanlığı meselesi Türkiye’yi çivisinden çıkardı. Türkiye’nin şakülü kaydı. Büyük bir ciddiyetsizlik hakim. Sayın Soylu, özellikle Habertürk’teki programda çok ilginç yerlere atıflarda bulundu. Aynı kabinedesiniz, arkadaşsınız, aynı partinin insanlarısınız ve televizyon üzerinden şikayet ediyorsunuz. Bizim sistem gayet iyi, terörle mücadelede, uyuşturucuda, organize suçta harikayız, Adalet Bakanlığı kötü. Onlarda da böyle bir durum var diyorsunuz. Daha evvelde annesiyle ilgili bir şey olmuştu Süleyman Soylu’nun o zaman da twet üzerinden Adalet Bakanı’na çemkirmişti. Şimdi bütün bunları bir araya koyduğumuzda geliyoruz, Mustafa Çalışkan’ın (Emniyet Genel Müdür Yardımcısı) sözlerine. Bir genel müdür yardımcısı veya bir genel müdür veya bir bürokrat izin almadan bilgi vermeden basına hukuken, yasaktır demeç veremez. Şimdi Süleyman Soylu’ya diyor ki; ‘yüreğin yetiyorsa gel beni al benim arkamda Cumhurbaşkanı var.’ Böyle devlet yönetilmez. Onun için bu ucube sistemden kurtulmanın yolunu kapatacak hiçbir adım atmayacağım ben.”
Başından beri ciddiyetsizlikten bahsediyorum. Partili Cumhurbaşkanlığı ülkenin çivisini çıkardı. Sayın Soylu, canlı yayınlarda ben de izlemeye çalıştım. X suçlusunu kolluk yakalıyor, Sayın Soylu takibini yapıyor sonra Adalet Bakanı’na iş gidiyor; serbest kalıyor. Aynı kabinedesiniz, canlı yayında arkadaşınızı şikayet ediyorsunuz. Bizim sistem iyi Adalet Bakanlığı’ndan böyle bir durum var diyorsunuz. Annesi ile ilgili bir durum olmuştu o zaman da Twitter üzerinden Adalet Bakanı’na çemkirmişti. Bir bürokrat, izin almadan bilgi vermeden demeç veremez.
Sayın Soylu’ya diyor ki ‘Yüreğin yetiyorsa gele beni al. Benim arkamda Cumhurbaşkanı var.’ Kuvvetler ayrılığını çok net sağlayacak bir sistem, tüm devlet kadrolarında yüzde 25 kadın kotası belirleyen bir sistem. Bir devlet tasarımı yaptık biz. Bunun kanuna tekabül eden alanları olacak. Bu konuda gelen eleştirileri de birlikte alıp, adın ne olacaksa uygulayacağız. Cumhurbaşkanı partisiz olacak, partiler üstü olacak. Seçiminin halk mı mecliste mi olacak ona karar verilecek. Tek sefer seçilebilecek 6 yıl. Bu şekilde sorumsuz kısmını sorumlu hale getiriyoruz.
Meral Akşener’in İkizdere’de esnaf ziyareti sırasında provokatif eyleme maruz kalması sonrası siyasi gerilim tırmanmıştı. Birçok siyasi isim Akşener’e destek açıklaması yapmıştı.
Daha sonra AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İyi Parti grup toplantısında “Ben Rize’nin geliniyim” diyen Meral Akşener’in Rize İkizdere ilçesinde yaptığı esnaf ziyaretinde yaşananları hatırlatarak, “Yine dua et ki gelin hanıma çok ileriye gitmeden ders verdiler. İkizdere yetmedi, Çayeli’ne gittin. Orada da gerekeni yaptılar. Daha neler olacak neler…” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Karar.com.tr
YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024