Almanya Federal Meclisi’ndeki oylamada Sosyal Demokrat Parti Milletvekili ve Maliye Bakanı Olaf Scholz, ilk turda başbakan seçildi.
Scholz, yeni dönemde 736 koltuğu olan Bundestag’da 395 oy alarak gereken salt çoğunluğa rahatlıkla ulaşmış oldu.
SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşan koalisyon, geçen günlerde aralarındaki anlaşmayı resmiyete dökmüştü. Oluşturulan koalisyon anlaşması, üç partini üyesinden de büyük destek almıştı. Almanya’da ilk defa bu üç parti bir koalisyon kuruyor.
Scholz’un göreve başlamasıyla Almanya’da 16 yıllık Angela Merkel defteri de resmen kapandı. Merkel’in ofiste olduğu dönemde Fransa 4 cumhurbaşkanı, Britanya 4, İtalya ise 8 başbakan değiştirdi.
SPD, Olaf Scholz’u seçimden bir yıldan uzun süre önce aday gösterdi. Bu sefer CDU’nun tahtını sarsmayı uman SPD’nin bu kadar erken bir tarihte adayını açıklaması birçok kişiyi şaşırtmıştı. SPD’nin, açıklamadan birkaç ay önce SPD genel başkanlığı için yapılan seçimde yenilmiş Scholz’u aday göstermesi insanları daha da şaşırtmıştı. Scholz, eylül ayında yapılan seçimlerde SPD’yi uzun bir aradan sonra tekrar iktidara taşıyan isim oldu.
Scholz son hükümette Almanya’nın Finans Bakanı olarak görev yapıyordu. Koronavirüs pandemisinde birçok ülke ekonomik olarak zor bir süreçten geçerken, Almanya’nın diğer güçlü ülkelere göre daha az sarsıntı yaşaması onu daha popüler hale getirdi.
Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise Scholz’un imajının Wirecard skandalında zarar gördüğünü söylemek mümkün. Scholz’un bakanlığına rapor veren Federal Mali Denetleme Kurumu (BaFin), 2020’de kayıp olan 1,9 milyar Euro’yu fark etmemişti.
Bazı kesimler tarafından “sıkıcı bir bürokrat” olarak görülse de, Scholz siyaset merdivenlerini başarılı bir şekilde tırmandı, sırasıyla SPD Genel Sekreteri, Hamburg Belediye Başkanı ve eyalet İçişleri Bakanı olarak görev yaptı.
Aslen bir avukat olan Scholz, SPD’ye 1975 yılında, tıpkı Laschet gibi bir lise öğrencisiyken katıldı.
Scholz, seçimler yaklaşırken DW’ye yaptığı açıklamalarda Almanya’nın Rusya’ya karşı yeni bir politika üretmesi gerektiğini söylerken Kırım’ın ilhakının da büyük bir problem olduğunu vurguladı. Rusya’ya karşı CDU’ya kıyasla daha sert bir politika izleyebileceğinin sinyallerini veren Scholz, bu görüşlerinin, seçilmesi durumunda Putin’le görüşmeyeceği anlamına gelmediğini ifade etti.
Afganistan’dan gelecek yeni bir sığınmacı dalgasıyla ilgili de yorumlarda bulunan Scholz, Almanya’nın daha fazla sığınmacı almak yerine sığınmacıların ilk vardıkları ülkelere yardım sağlama olasılığı üzerinde durması gerektiğini düşünüyor.
Scholz, Sosyal Demokrat Parti’nin muhafazakâr kanadında yer alan bir isim olarak görülüyor.
Mutabakata varılan koalisyon sözleşmesinee göre, Almanya’da çifte vatandaşlık ve süresiz ikamet imkanı kolaylaştırılacak, Müslümanlara ait ibadethanelere koruma desteği verilebilecek.
Sözleşmede modern bir vatandaşlık yasası oluşturulduğu belirtilerek, “Bunu yapmak için çoklu vatandaşlığı etkinleştireceğiz ve Alman vatandaşlığı alma sürecini basitleştireceğiz. Kural olarak, vatandaşlığa kabul, beş yıl sonra, üç yıl sonra özel entegrasyon başarıları ile mümkün olmalıdır. Üç yıl sonra yerleşim izni (süresiz ikamet) alınmalıdır.” ifadelerine yer verildi.
Sözleşmede, Almanya’da yabancı ebeveynlerden doğan çocukların, ebeveynlerinden birinin beş yıldır Almanya’da yasal olarak ikamet etmesi koşuluyla, Alman vatandaşlığı alabileceği belirtildi.
Almanya’ya gelen ilk nesil misafir işçi kuşağından vatandaşlık için istenen dil şartı seviyesinin düşürüleceği ifade edilen sözleşmede bu kişilerin vatandaşlığa alınmalarının kolaylaştırılacağı kaydedildi.
Sözleşmede Almanya’daki Müslümanların yaşamları da dikkate alınarak Müslüman yaşamının çeşitliliği ve gençlik derneklerinin destekleneceği vurgulandı.
Ülkede Müslümanlara ve kurumlarına yönelik artan tehdide karşı kapsamlı koruma, önleme gibi desteklerin sunulacağının belirtildiği sözleşmede dini cemaatler arasındaki iş birliğinin teşvik edileceğine vurgu yapıldı.
Yeni hükümetin hedeflerinin yer aldığı protokolde, asgari saat ücretinin 12 Euro’ya çıkartılacağı ve seçme yaşının 16’ya indirileceği ifade edildi.
İklim kriziyle mücadelenin “insanlık görevi” olarak nitelendirildiği protokolde, yenilenebilir enerjinin geliştirilmesi ve bu bağlamda yatırım yapılması gerekliliğine işaret edildi.
Protokolde, ülkede özellikle büyük şehirlerde yaşanan konut sorununa çözüm getirileceği aktarılarak, yeni hükümetin yılda 400 bin konut inşa etmeyi ve kira artışlarını frenlemeyi hedeflediği vurgulandı.
Koalisyon protokolünde yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadelenin, yeni hükümet için merkezi konu olduğu ve bunun için bir kriz merkezi oluşturulacağı belirtildi.
Koalisyon sözleşmesinde Türkiye’ye de yer verildi.
Sözleşmede dış politika gerilimlerine rağmen Türkiye’nin, AB’nin önemli bir komşusu ve NATO’nun bir ortağı olmaya devam edeceği vurgulanarak, Almanya’da çok sayıda Türkün yaşıyor olmasının, iki ülke arasında özel bir yakınlık yarattığı belirtildi.
Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan, kadın ve azınlık haklarının gerilediği öne sürülen sözleşmede, “Bu nedenle katılım müzakerelerinde hiçbir faslı kapatmayacağız veya yeni fasıl açmayacağız.” ifadelerine yer verildi.
Sözleşmede AB-Türkiye diyaloğunun süreceği, sivil toplum ve gençlik değişim programlarının geliştirileceği kaydedildi.
Kaynak: T24.com.tr
YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.