Bahçeli, Sezen Aksu’yu hedef aldı: Serçeysen serçeliğini bil

Bahçeli, Sezen Aksu’yu hedef aldı: Serçeysen serçeliğini bil

ABONE OL
Ocak 18, 2022 20:34
Bahçeli, Sezen Aksu’yu hedef aldı: Serçeysen serçeliğini bil
0

BEĞENDİM

ABONE OL

MHP lideri Bahçeli, Müzisyen Yaşar Gaga ile 2017 yılında çıkardığı “Şahane Bir Şey Yaşamak” şarkısında dini değerlere hakaret ettiği gerekçesi ile gündem olan sanatçı Sezen Aksu’yu hedef aldı. Sezen Aksu’nun ‘Minik Serçe’ lakabına atıf yapan Bahçeli, “Bu sanatçıya diyorum ki, serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme” sözlerini kaydetti.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Burada önemli açıklamalarda bulunan Bahçeli, ailesinin zorlaması ile kaldığı cemaat yurdunda gördüğü baskılar ve gelecek kaygısı nedeniyle Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın yaşamına son vermesinin ardından başlayan tartışmalara ilişkin konuştu:

“Enes Kara’nın intiharı siyasi ve ideolojik önyargılarla istismar edilmiştir. Bu doğru değildir, insani değildir, vicdani hiç değildir. Yüreğimizin sızladığı bir intihar olayı üzerinden fırsatçılık yaparak inancımızı tahrip etmeye kadar dillerini uzatanlar bir defa samimiyet iflası yaşayan ilkesizlerdir. CHP’nin ve malum yoldaş medyasının sürekli gündemde tuttuğu Enes Kara intiharı kolektif bir saldırı ve tahakküm vasıtası haline getirilmiştir. Bizim derdimiz ve sorun ettiğimiz konu tarikat ve cemaatlerden ziyade yüce dinimize yönelik suçlamalardaki sinsiliktir.”

Yaşar Gaga ile 2017 yılında çıkardığı “Şahane Bir Şey Yaşamak” adlı şarkısındaki Adem ve Havva’ya yönelik sözleri nedeniyle “dini değerlere hakaret ve tahrik veya aşağılama” suçundan hakkında suç duyurusunda bulunulan ve hedef gösterilen Sezen Aksu’ya da seslenen Bahçeli, “Bu sanatçıya diyorum ki, serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme. Bu tiplerin kafaları arızalı, kalpleri taşlı ve dikenlidir” sözlerini kaydetti.

‘ENES KARA’ İNTİHARI

Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Geçtiğimiz hafta salı günü, yükseköğrenimini Elazığ’da sürdüren Enes Kara isimli bir üniversite öğrencimizin yüksek bir binadan atlayarak intihar etmesi her yönüyle konuşulmuş, tartışılmış, hatta siyasi ve ideolojik önyargılarla istismar edilmiştir.

Bahanesi ne olursa olsun, bir gencimizin girdiği ruhi bunalımdan çıkamayarak intihar etmesi bizleri derinden üzmüştür. Niyazım, Rabbim’in merhamet ve rahmetiyle muamele etmesidir.

20 yaşındaki Enes, arkadaşlarıyla birlikte kaldığı bir dairenin bulunduğu apartmanın yedinci katından kendisini boşluğa bırakmış, daha öncesinden yayımladığı videoda da ailesinin zoruyla bir cemaat yurdunda kaldığını ifade etmişti. Bu elim intiharın ruh sağlığı kısmıyla ilgili detaylı görüş paylaşacak değiliz. Ne var ki, TBMM’ne geçen dönem sunduğumuz Ruh Sağlığı Kanun Teklifimizin de bir an önce görüşülüp kabulünü bekliyor, bunu ısrarla istiyoruz.

GENÇLERİMİZİ SAHİPSİZ BIRAKAMAYIZ

Kadınlarımızı, çocuklarımızı, masum insanlarımızı hedef alan şiddet, cinayet, taciz ve tecavüz furyasıyla sonuna kadar mücadelenin yanındayız. İstismarın her zeminde karşısındayız. Geleceğimizi riske atamayız, gençlerimizi sahipsiz bırakamayız, toplumsal barışımızı bozduramayız, suçsuz günahsız insanlarımızın israfına tahammül edemeyiz. Malum intihar vakası ne ilk ne de son olacaktır.

İNTİKAM ARACINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

Bizim burada üzerinde durmak istediğimiz asıl mevzu söz konusu intihar olayının özellikle menfur bir siyasi hesaplaşmaya konu edilerek, muhafazakâr ve mütedeyyin insanlarımıza karşı husumetle perçinlenmiş intikam aracına dönüştürülmesidir. Bu doğru değildir, insani değildir, vicdani hiç değildir. Yüreğimizin sızladığı bir intihar olayı üzerinden fırsatçılık yaparak inancımızı tahrip etmeye kadar dillerini uzatanlar bir defa samimiyet iflası yaşayan ilkesizlerdir.

KOLEKTİF BİR SALDIRI HALİNE GELDİ

CHP’nin ve malum yoldaş medyasının sürekli gündemde tuttuğu Enes Kara intiharı kolektif bir saldırı ve tahakküm vasıtası haline getirilmiştir. Kimin inanıp inanmadığı, kimin nereye gönül verip vermediği bizim ilgi ve merak sahamız içinde değildir. Herkesin, yasalar kapsamında ve maşeri vicdan sınırları içinde hür ve müstakil hareket etmeye, inanç hürriyetini sonuna kadar yaşamaya hakkı vardır. Tarikat ve cemaatler, devletle rekabete meyletmedikten, devleti ele geçirme hatasına düşmedikten sonra, sosyolojik bir realite olarak hayatın olağan akışı içinde var olmaya devam edeceklerdir. Bizim derdimiz ve sorun ettiğimiz konu tarikat ve cemaatlerden ziyade yüce dinimize yönelik suçlamalardaki sinsiliktir.

Biz hiç kimsenin avukatı değiliz. Ama mesele dinimiz olunca gözümüzü daldan budaktan, sözümüzü de ondan bundan asla esirgemeyiz. İster özel yurt olsun, isterse de devlet yurdu olsun, bu tip üzücü intihar hadiselerine geçmişte defalarca şahit olunmuştur. Elbette hiçbir öğrencimizin aç ve açıkta kalmasına göz yumamayız. Devletin en temel görevlerinden birisi de öğrenci yurtları inşa ederek evlatlarımızın barınma ihtiyaçlarını köklü çözümlerle buluşturmaktır.

YURT BAŞVURUSU YOK

Yine de marjinal kesimlerin, öğrenci kisvesine bürünmüş bölücü ve yıkıcı odakların yurt sorunu üzerinden istismar kampanyası yürüttükleri bilinen bir gerçektir. Merhum Enes Kara’nın böyle bir sorununun olmadığı, devlet yurdunda kalmak için herhangi bir müracaatının da bulunmadığı yapılan açıklamalarla sabittir.

Geride kalan bir hafta boyunca asıl nedeni karanlıkta kalan bir intihar olayı üzerinden inançlarımıza saldıranlar, sanki ilk kez bir intihar yaşanmış gibi manevi değerlerimizi karalama yarışına girenler art niyetlidir, marazi maksatlarıyla yakalarını ele vermişlerdir.

Hiçbir intihar tasvip edilemez, hoş görülemez. Allah’ın verdiği canı, Allah’tan başka hiç kimse alamaz. İntihar karmaşık ruhi ve psikolojik bir iflasın sonucudur. Biz sonuçlar hakkında değil de, sebepler üzerinden konuşulmasını daha makul buluyoruz. Bu konu ise evvelemirde ilim insanlarımızın üzerinde düşünmeleri gerek bir meseledir.

SEZEN AKSU’YA:SERÇEYSEN SERÇELİĞİNİ BİL

Mesela yazdığı ucube bir şarkının sözleri arasında, Hz. Adem ile Hz.Havva’ya cahil diyen sorumsuz ve şuursuz bir sanatçının alamet olarak bindiği sefalet ve rezalet hali dünyevi kıyameti olan cehalet çukurunun açık seçik bir numunesidir. Bu sanatçıya diyorum ki, serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme. Bu tiplerin kafaları arızalı, kalpleri taşlı ve dikenlidir. Aklın, ahlakın, bilimin ve inancımızın öncüleri olarak gördüğümüz birçok milli ve manevi şahsiyet cehaletin linçine uğramıştır. Bununla birlikte yüce dinimiz pek çok bühtana, pek çok yalan ve saptırmaya maruz kalmıştır.

Enes Kara’nın intiharını cahilce, bağlamından kasten kopararak, belirli hedefler kapsamında sorgulayan, yargılayan ardında da toptancı yaklaşımla inanan insanlarımızı linç etmeye kalkanlar birlik, dirlik, kardeşlik ve dayanışma ruhumuzu hazmedemeyen uşaklaşmış mihraklardır.

CHP’YE KAVALA TEPKİSİ

CHP zihniyeti terörist Demirtaş’ın yanında, Sorosçu Osman Kavala’nın izindedir. Dün bu Sorosçu’nun duruşmasına CHP’li milletvekillerinin yanı sıra bazı dış misyon temsilcilerinin de katılması tam bir garabet ve suçüstü halidir. Anlayamadığımız nokta, CHP’lilerle birlikte yabancı ülke diplomatlarının mahkemede ne aradıklarıdır.

Türk yargısı bağımsız ve tarafsızdır. Hiçbir ülke Türk adaletine yön veremeyecek, istikamet çizemeyecek, etki edemeyecektir. Aksi davranış hukuk ve egemenlik haklarımıza saygısızlıktır, saldırganlıktır. Osman Kavala Türkiye’yi sevmemesine rağmen, özellikle bu CHP’li yöneticilerin Kavala ilgisi neye yorulmalı, nasıl yorumlanmalıdır? Yoksa Kemal Kılıçdaroğlu’nun kafasında Cumhurbaşkanları adayları arasında Sorosçu Osman Kavala da mı bulunmaktadır? Ne oldu, Kavala’nın tutukluluğu devam edince karalar mı bağladınız? Mateme mi gömüldünüz? Besmele duymuş şeytana mı döndünüz?

BİZ ŞİŞE VEYA TENCERE DEĞİLİZ

Geçen haftaki grup konuşmasının bir yerinde, “bu Bahçeli’ye kapak olsun” diyen Kılıçdaroğlu’na önemle ve öncelikle hatırlatırım ki, biz şişe veya tencere değiliz ki kapak bizi bulsun, kapak bizimle buluşsun. Sen kendine bak, aynanın karşısına geçip aldığın ve başına geçirdiğin gazoz kapaklarını teker teker saymalısın. Sana yakışan ve yakışacak olan da aynısıyla bu olacaktır.

Sayın Kılıçdaroğlu, sokak lambası gibi olma ki, kime yandığın, kime ışık saldığın belli olsun. Doğrusunu isterseniz, bu yılki piyangonun Kılıçdaroğlu’na çıkmadığına, talih kuşunun başına konmadığına çok şaşırdım, halbuki bütün numaralar ondaydı, bütün oyunlar onunlaydı. Biz bunu biliyoruz, millet de biliyor, gerekli demokratik faturayı kesmek için de uygun zamanı bekliyor.

CUMHURBAŞKANI ADAYLARI BİLE YOK

CHP Genel Başkanı, “üç aya kadar birinci parti olabiliriz” kehanetinde bulunmuş. Bu görüşü neye dayanarak, hangi siyasi ve sosyolojik gelişmeleri yorumlayarak, nasıl bir fal açarak telaffuz ettiği meçhuldür, muammadır. Zillet ittifakı dağınıktır, uyumsuzdur, tenakuzdadır, çürük ipte cambazlığa özenmektedir. Bu ittifakın henüz cumhurbaşkanı adayı bile yoktur. Siyasi ve ekonomik hedeflerinden bahseden, dahası kendi aralarında bilen ve paylaşmaya cesaret edecek tek bir kişi yoktur.

DAVUTOĞLU’NUN EV ZİYARETLERİ

Serok Ahmet belirsizlikten istifade ederek aklınca inisiyatif üstlenmiş, yaklaşık 10 gündür CHP’sinden İP’ine kadar ev toplantılarından akşam yemekli buluşmalara kadar ziyaretleri sıklaştırmış, deyim yerindeyse mekik dokumuştur. Serok bildiğimiz seroktur, hep aynı hikâye, hep aynı hezeyandır. Anlaşıldığı kadarıyla serok ittifakta kendisine yer açabilmek, kendini kabullendirebilmek amacıyla yeni bir ittifak tasarımı için devreye girmiş, kolları sıvamıştır.

Zillet ittifakının yakıtı bitmiş, şanzımanı dağılmış arabası yolda kalmıştır. Serokun önerdiği yeni ittifak modeli ise denize düşene yılana sarılmasını tavsiye eden bir kurnazlıktan, rant ve ikbal hesabından başka bir şey değildir. Zillet ittifakı millete güven vermekten çok uzaktır. Ne söylediği, neyi savunduğu, politikalarının maksat ve muhtevası belirgin değildir. HDP’nin masa altında, diğer altı partinin masa etrafında konuşlanmasıyla hazırlandığı anlaşılan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmasından henüz hiç kimsenin bilgisi de yoktur.

Çıkmaz sokak, suyu çekilmiş dere yatağı, çatlamış toprak, kökü çürümüş ağaç, ürünsüz tarla, dibi tutmuş tencere, pusulası bozuk tekne, bayraksız direk, yarınsız insan neyse zillet ittifakı odur. Bu ittifak terör ve bölücülükle ortaktır. Bu ittifak Türk ve Türkiye düşmanlarıyla al takke ver külah içindedir. Bir HDP’li bölücü hikayemizin bittiğini söylemiş. Bizim hikâyemiz değil, milli hissiyatla karılmış hakikatimiz vardır, yazan ve yükseğe çıkaran da büyük Türk milletidir.”

Kaynak: Karar.com


En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

rk
rk