MHP lideri Bahçeli’nin hedef aldığı Gezi protestolarına ilişkin geçmişe yönelik yapılan araştırmada partinin 75 açıklamasının 58’inin ‘Gezi’yi destekler’ nitelikte olduğu ortaya çıktı. Bahçeli’nin ise protestoların ‘finansörlüğü’ ile ilgili Osman Kavala dahil hiçbir kimseyi suçlamadığı ve hükümeti eleştirdiği hatırlandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin salı günü yapılan grup toplantısında Gezi Parkı eylemlerini finanse ettiği gerekçesiyle tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala hakkında “Gezi Parkı olaylarının finansörü, azmettiricisi, kışkırtıcısıdır” ifadelerini kullandıktan sonra serbest bırakıldıktan sonra vatandaşlıktan çıkarılarak sınır dışı edilmesini söylemişti. Bahçeli aynı zamanda Kavala’nın ‘Soros’un kuryesi’ olduğunu öne sürmüştü.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Bahçeli’nin zaman zaman başvurduğu ‘Gezi ve Soros’ üzerine konuşmaları hakkında MHP’nin geçmişteki tutumuna ilişkin bir yazı kaleme aldı.
Terkoğlu’nun ‘MHP, Soros’un partisi değildir’ başlıklı yazısında partinin Gezi hakkında yayımlanan resmi internet sitesindeki 75 yazının 58’inin eylemleri destekleme ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiri üzerine kurulduğunu aktardı.
‘MHP Gezi’de neredeydi’ diye soran Terkoğlu, partinin üst düzey açıklamalarını hatırlattı. Tekoğlu’nun yazısından satır başları şu şekilde:
Malum, Bahçeli, salı günü mevzu üzerine konuştu. Kavala’nın vatandaşlıktan çıkarılması önerisini getirirken şu ifadeleri kullandı: “Kavala, Soros’un kuryesidir. Kavala, Gezi Parkı olaylarının finansörü, azmettiricisi, kışkırtıcısıdır.”
İşte bu sözleri okuyunca “Yanlış mı hatırlıyorum” dedim. Gezi Parkı eylemlerinde kimi zafer işareti yapanlar, kimi yumruk kaldıranlar vardı. Zaman zaman aralarında bozkurt sembolleri de seçiliyordu. Bu yan yanalığa ilişkin sayısız fotoğraf ve slogan görmüştüm.
Anormal de değil. Polis raporlarına göre, 80 ilde (Bayburt hariç) en az 3 milyon 600 bin kişi sokağa çıktı. Milyonlarca insan ise evlerinden eylemlere destek verdi. Gezi’yi, sosyalistlerden “Antikapitalist Müslümanlar”a kadar, Erdoğan’a karşı olan farklı eğilimdeki kitleler oluşturuyordu. O dönem bu toplamın içinde, muhalefetteki MHP’nin tabanı da vardı. HDP’nin o günlerde AKP ile çözüm sürecinde olması da MHP’nin durduğu yeri kolaylaştırıyordu.
Gelelim asıl meseleye…
Arşivleri açıp baktım. Hafızam yanılmamış. MHP açık bir şekilde Gezi Parkı eylemlerine destek vermiş. Eylemlere yönelik polis müdahalesini eleştirmiş. Gezi’yi “dış mihrak”la açıklayan Erdoğan’ı da ağır bir dille hedef almış.
Olayların kırılma günü olan 31 Mayıs’ta, MHP adına, grup başkanvekili Oktay Vural şunları söylemiş:
“Bu ülkenin askerini, polisini öldürenler karşısında gözlerini bağlayan hükümet, bugün Gezi Parkı’nda ‘Ağaçlara dokunmayın’ diyenlere biber gazı sıkıyor, çadırları yakıyor. Böyle bir zorbalık olur mu?”
#DİRENGEZİPARKI ETİKETLİ PAYLAŞIM
Nitekim aynı gün, MHP’nin resmi hesabından “direngeziparkı” etiketiyle yapılan paylaşımda, polis müdahalesi eleştirildi. Bahçeli’nin ağzından “Gezi Parkı’nda yaşanan gelişmeler Türk milletini rahatsız etmiştir” ifadeleri kullanıldı.
Partinin genel başkan yardımcısı Semih Yalçın, 2 Haziran’da yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Tahammülsüzlüğün, hoşgörüsüzlüğün, antidemokrat ve diktacı eğilimlerin odağı haline gelen iktidar partisi, ülkeyi tehlikeli bir kutuplaşmaya sürüklemektedir. Oysa sokağa dökülen binlerce insanın çığlığına kulak vermek, halkın tepkilerini anlamaya çalışmak, iktidarların görevidir. İktidarların vazifesi, sokakları savaş alanına çevirmek, kendi insanına biber gazı ve gaz bombalarıyla eziyet etmek değildir.”
‘İNSANLIKLA BAĞDAŞMAYAN ŞİDDET SAHNELERİ…’
Bahçeli, hadiselerin ardından düzenlediği ilk grup toplantısında da (4 Haziran 2013), o dönem başbakan olan Erdoğan’ı hedefe koydu. “İktidarın bugüne kadarki tutum ve tercihleri, ceberut eğilimleri Taksim’de ters tepmiş ve kabaran toplumsal dirençle karşılaşmıştır” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Gezi Parkı’na dozerlerle girilmesi, buna karşı koyanlara sert muameleler gösterilmesi toplumsal infialin ilk kıvılcımını tutuşturmuştur. Sabaha karşı düzenlenen polis baskınları, yaka paça yapılan gözaltılar, biber gazlı müdahaleler, insanlıkla bağdaşmayan şiddet sahneleri Gezi Parkı’nı kâbusa çevirmiştir.”
‘HÜKÜMETE, GEZİ PARKI’NDAN İYİ BİR CEVAP VERİLMİŞTİR’
Bahçeli, 6 Haziran’da, MYK’sini ve il başkanlarını topladı. Ardından bu tutumunu sürdürdü:
“Hükümetin baskı, eziyet ve zorbalıklarına; her şeyi belirleme ve tayin etme saplantılarına; kimseyi dinlemeyen, anlamayan ve aldırmayan antidemokratik sapmalarına Taksim Gezi Parkı’ndan iyi bir cevap verilmiştir.”
‘BAŞBAKAN’IN DESPOTLARI ARATMAYACAK DAVRANIŞLARI TEPKİLERİN HEDEFİ’
Bahçeli’nin de MHP’nin de Gezi Direnişi’ne verdiği ısrarlı destek, dönemin medyasından okunabiliyor. 18 Haziran’daki grup toplantısında, Gezi’nin bir çevre duyarlılığı ile başladığını hatırlatan Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
“Şüphesiz konunun, Taksim Gezi Parkı’na yapılacak yeni düzenlemeleri ve inşası planlanan Topçu Kışlası’nı aşan çok boyutu vardır. Başbakan’ın otoriter dili, bildik despotları aratmayacak davranışları tepkilerin hedefindedir.”
Devamında yaptığı konuşmada ise olaylardaki şiddet eylemlerinin Erdoğan’ın bilinçli stratejisi olduğunu iddia etti:
“Ve Gezi Parkı ateşini belirli bir seviyede tutmak için yapılan AKP kontrollü ve güdümlü, derin ellerin de devrede olduğu bir operasyondur. Bu gelişmeler ışığında kanaatimiz odur ki Başbakan Erdoğan’ın toplumsal tansiyonu ve kanamayı belirli bir sınırda tutarak sürmesini istediği anlaşılmaktadır. Bu ihtimali kesinlikle yabana atmamak lazımdır.”
BAHÇELİ SOKAĞA DA ÇIKTI, MEYDANLARDA ERDOĞAN’I HEDEF ALDI’
Bu kadar değil…
Bahçeli o günlerde sokağa da çıktı. Bir dizi miting kararı alan Bahçeli, meydanlarda da Erdoğan’ı hedef aldı, Gezi’deki söylemleri sahiplendi.
İşin ilginci, o dönem Gezi’ye uyguladığı şiddet nedeniyle Batı tarafından eleştirilen Erdoğan’a, bugünün aksine bir tepki de Bahçeli’den gelmişti:
“Başta Almanya olmak üzere, küresel ölçekteki birçok ülkeyle görünüşte Gezi Parkı üzerinden, gerçekte ise bölgesel konulardaki fikir ve yaklaşım farklılıklarından dolayı ters düşmüştür. Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin başına musibetleri bir bir çekmektedir. Bu şahsın bereketi çoktan bitmiştir.”
HDP’YE ‘ÇEKİLDİLER’ ELEŞTİRİSİ
İşin ilginci, Gezi olayları nedeniyle Erdoğan, MHP’yi eleştirip “Teröristlerle kol kola girdiler” deyince MHP’den çok sert tepki gördü. Genel başkan yardımcısı Semih Yalçın, şunları söyledi:
“Erdoğan, her çıkan olayın arkasında MHP parmağı, MHP desteği aramaktadır. Gezi olayları hakkındaki gerçekleri ve Gezi’de ölenlerle ilgili halkın tepkilerini saptırarak MHP’nin teröristlerle ittifak yaptığı, kol kola girdiği yalanına sığınmaktadır. (…) Bu kadar yalan ve iftirayı bir araya getirebilen bir başbakanın akıl sağlığı hakkında şüphelerimiz giderek kuvvetlenmektedir.”
Meselenin bir ayrıntısı daha var ki MHP, Gezi’de HDP’nin olmasını değil, olmamasını bir eleştiri konusu yapıyordu. Semih Yalçın, 20 Haziran’da şu ifadelerle bakış açılarını anlattı:
“Gezi Parkı eylemleri dolayısıyla bölücü başı tarafından kulakları çekilen PKK/BDP temsilcileri, başlangıçta yer aldıkları sokak hareketlerinden çekilmiştir. Amaçları, ayrılıkçı adımlarını sürdürebilmek ve aldıkları mesafeden geri düşmemek için, AKP tarafından kendilerine verilen sözler yerine getirilinceye kadar fazla gürültü çıkarmadan pusuda beklemektir.”
MHP’nin resmi sitesine, bugün “Gezi Parkı” yazıldığında, tam 75 duyuru sizi karşılıyor. 58 tanesi, ittifak öncesinde, Gezi eylemlerini öven, destek veren açıklamalar. İttifak sonrasındaki 17 tanesi ise Erdoğan’ın yanından Gezi’yi eleştiriyor. Bunu da Gezi’den beş yıl sonra yapmaya başlıyor.
Soros, adı üstünde paradan para kazanan bir kapitalist. Önce sosyalist rejimleri yıkmaya çalıştı. Ardından emperyal politikalara karşı kendi kurumlarını korumaya çalışan ulusal devletleri hedefine koydu. Sosyalistler ve ulusalcılar, bu nedenle “Sorosçuluk” ile nedeni anlaşılır bir siyasi mücadele verdi.
Gezi, MHP’nin o yıllarda ifade ettiği gibi, ülkenin gidişatına “yeter” diyenlerin buluştuğu bir halk hareketiydi. Bahçeli’nin geçen salı günü söylediği gibi kökü Sorosçu bir eylem olsaydı, eminim MHP o gün de başka şeyler söylerdi.
Geçmişi hatırlayanlar olmasaydı, dünü istediğin gibi yazmak ne kolay olurdu. Çok şükür insanın yetmediği yerde, insanlığın hafızası birikmeye devam ediyor.
Kaynak: Cumhuriyet, Karar.com
YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024