Karamollaoğlu son zamlara tepki gösterdi: Zam yağmuru fırtınaya çevrildi

Karamollaoğlu son zamlara tepki gösterdi: Zam yağmuru fırtınaya çevrildi

ABONE OL
Temmuz 7, 2021 21:42
Karamollaoğlu son zamlara tepki gösterdi: Zam yağmuru fırtınaya çevrildi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, son zamlara tepki göstererek “Pandemide Normalleşme’nin başladığı ilk günden beri adeta bir ‘Anormal Ekonomik Pandemi’ ile karşı karşıya kaldı insanımız” dedi. Ülkenin her gün zam haberiyle uyandığını belirten Karamollaoğlu, insanların yağ alırken düşünür hale geldiğini kaydetti.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, hastalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Son zamların vatandaşın üzerindeki etkisine değinen Karamollaoğlu, “Uzunca bir süre önce başlayan sağanak zam yağmuru; artık dolu ve fırtınaya çevrilmiş durumdadır” dedi.

Karamollaoğlu, “Daha şimdiden Temmuz ayında, Haziran’ı mumla arar hale geldik. 30 Haziran’ı, 1 Temmuz’a bağlayan gece ardı ardına zam haberleri geldi. Bir gecede Elektrik yüzde 15, Doğal gaz yüzde 12, LPG yüzde 15, Öğrenci Harcı yüzde 10 zamlandı. ‘Pandemide Normalleşme’nin başladığı ilk günden beri adeta bir ‘Anormal Ekonomik Pandemi’ ile karşı karşıya kaldı insanımız” ifadelerini kullandı.

Karamollaoğlu’nun konuşmasında öne çıkanlar şu şekilde:

“Uzunca bir süredir her yeni güne zam haberiyle uyanıyor, her gece yatmadan yeni bir zam haberi alıyoruz. Bir ürüne yıl içerisinde 7-8 kez zam geliyor; bir yıl içerisinde toplamda yüzde 100’leri bulan zamlar insanımızın belini büküyor. Durum öyle bir hal aldı ki; market çalışanları, fiyat etiketlerini değiştirmekten yorgun düştüklerini ifade ediyor. Allah aşkına; evlerimizdeki en temel ürün olan sıvı yağ fiyatlarına bir bakın.

‘ZAM YAĞMURU FIRTINAYA ÇEVRİLDİ’

Yüzde 100’leri aşan zamlar nedeniyle insanımız yağ alırken kara kara düşünür hale geldi. Bunun yanında Türk Lirası her geçen gün eriyor, diğer para birimleri karşısında her geçen gün değer kaybediyor. Bakınız sadece son 1 buçuk yılda; Euro yaklaşık yüzde 55, Dolar yüzde 46, Altın fiyatları yüzde 71 düzeyinde artış gösterdi. Özetle; uzunca bir süre önce başlayan sağanak zam yağmuru; artık dolu ve fırtınaya çevrilmiş durumdadır.

Dolu gibi yağan zamlar nedeniyle insanımız her geçen gün daha da zorlanmakta; geçim sıkıntısı giderek büyümektedir.

‘TÜRKİYE ENFLASYONDA ŞAMPİYONLUĞU KİMSEYE KAPTIRMIYOR’

TÜİK verilerine göre; Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2021 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 1,94, bir önceki yılın Aralık ayına göre %8,45, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,53 artış gösterdi. Bu oranlarla, tüketici enflasyonu son 2 yılın zirvesine çıkmış oldu. Ayrıca bu oranlar TÜİK’e göre; gerçek rakamların bunun çok daha üzerinde olduğu hem uzmanlar tarafından tespit ediliyor hem de vatandaş tarafından çarşı-pazarda hissediliyor. Ama bu oranlara rağmen; Türkiye enflasyonda adeta şampiyonluğu kimseye kaptırmıyor.

Bakınız enflasyonda diğer ülkelere kıyasla ne durumdayız;
-Dünya ortalaması: %3,66
-Gelişmiş ekonomiler: %1,86
-G7 ülkeleri: %2,05
-AB ülkeleri: %1,90
-Gelişmekte olan ülkeler: %4,99

Türkiye’de ise yıllık enflasyon oranı, resmi rakamlara göre dahi, %17,53.

Tabi hal böyle olunca, ayrıca Türk Lirası da her geçen gün değer kaybettikçe; yurt dışından gelenler elbette arabalarının deposu boş gelip, dolu gidiyor. Türkiye, diğer ülkelerden gelen insanların toptan alışveriş yaptıkları ucuz market haline geldi. Biz, bu durumu ülkemize yakıştıramıyoruz. Biz, TÜİK’in marketi ile insanımızın marketi arasındaki fiyat farklarına itiraz ediyoruz. Bizim gönlümüz, insanımızın en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale getirilmiş olmasına razı gelmiyor. Bizim yüreğimiz, insanlarımızın her geçen gün alım gücünü kaybetmesi karşısında sızlıyor.

‘TÜRKİYE BU KÖTÜ GİDİŞATA MAHKUM DEĞİLDİR’

Biz, bu şartlar nedeniyle ülkemizin yetişmiş insan kaynağının tek tek yurtdışına gidiyor olmasından ve gençlerimizin de artık çoğunluğunun yurtdışında yaşama hayali kuruyor olmasından dolayı kahroluyoruz. Fakat bilinmeli ki; Türkiye bu kötü gidişata mahkum değildir ve insanımız bu kötü şartlarda yaşamaya mecbur değildir. Saadet Partisi olarak, biz bu kötü gidişata son vermeye ve ardından da 83 milyon insanımız için daha iyi, daha güzel imkanları tesis etmeye ve her anlamda ‘yaşanabilir Türkiye’yi inşa etmekte kararlıyız.

‘TÜTÜN FONU ULUSLARARASI ŞİRKETLERİ RAHATSIZ ETMİŞ OLACAK Kİ…’

Hatırlayın; 1986 yılında bir Tütün Fonu kurulmuştu. Kurulan bu fon ile birlikte; bir yandan ithal tütün ve tütün mamulleri üzerine ilave bir yük getirerek yerli tütüne koruma sağlama, diğer yandan elde edilen gelirle hem tütün yetiştiricisinin hem de tütün sektörünün geliştirilmesine hizmet etme gibi iki yönlü fonksiyon icra etme amaçlanıyordu. Fakat bu durum uluslararası şirketleri rahatsız etmiş olacak ki; adım adım işletilen bir süreç neticesinde bu fon son olarak 2018 yılında Cumhurbaşkanı kararı ile sıfıra indirildi ve 2019 yılında da tamamen kaldırıldı.

‘SÜREKLİ YERLİ VE MİLLİ OLMAKTAN DEM VURANLARIN GAYRİ MİLLİ POLİTİKALARINA İTİRAZ EDİYORUZ’

Tütün fonunun devamı uluslararası sigara üreticilerinin Türk sigara pazarına hâkim olmasının önünde bir engel olarak görüldü ve bu süreç işletildi. Bu süreç içerisinde 2003 yılında yüzde 40-42 oranında olan yerli tütün kullanım oranı ise, 2020 yılına geldiğimizde yüzde 11’lere kadar inmiştir. Türkiye’de tütün politikamız, diğer tarım politikalarında olduğu gibi üreticimizin aleyhine gelişmiş ve böylelikle sigara üretiminde yerli tütün kullanımı hızla azalmış, tütün üreticileri sınırla sayıdaki alıcının insafına terk edilmiştir. Sonuçta tütün üreticimiz üretime küstürülmüş; sigara tüketicileri ise uluslararası şirketlerin ürünlerine mahkum edilmiştir.

Biz Saadet Partisi olarak, sürekli yerli ve milli olmaktan dem vuranların; hemen hemen her alanda uyguladıkları işte bu gayri yerli ve gayri milli politikalara itiraz ediyoruz. Üreticimizi küresel şirketlerin insafına terk eden, tarımda ülkemizi tamamen dışa bağımlı hale getiren; sonuçta hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur eden bu ekonomik anlayışın son bulması gerektiğine inanıyoruz.

‘TÜRKİYE SAVRULUYOR’

Çok açık ifade ediyorum; Türkiye iyi yönetil(e)miyor, adeta savruluyor. Bugün Türkiye’de;

-Kirli bir mafya, iktidar ve medya ilişkisi var.
-İnsanların tapulu mallarına, otellere mafyatik yollarla çökmek var.
-Şantaj var, tüm kurumlara ve devletin tüm kılcallarına varıncaya dek ahlaksızlık var.
-İftira var, yalan var, karalama kampanyaları var.
-Gücün medyası ve güçlünün hukuku var.

Peki ne yok?

-Türkiye’de adalet yok, hukuk yok!
-Şeffaflık yok; ehliyet ve liyakate önem vermek yok!
-Vatandaşı düşünen idareci yok!
Daha da vahimi; bu var olan yanlışlıkları yok etmek için çaba gösteren, yok olan değerlerin ve güzelliklerin de yeniden var olabilmesi ve bunların ülkemizde hakim olabilmesi için gayret eden iktidar yok.

‘BİR TARAFTA İNSANIMIZA PORSİYONU KÜÇLTÜN TAVSİYESİ DİĞER TARAFTA BİR YAZLIK SARAY DAHA’

Aziz milletimiz fedakar ve cefakardır; sıkıntılara göğüs germeyi bilir. Fakat insanımız, bir avuç azınlık sefa sürerken; onların sürdüğü sefanın faturasını ödeme cefasının kendilerinin sırtına yüklenmesi karşısında da artık isyan eder hale gelmiştir ve de haklıdır. Bir tarafta birkaç müteahhite teşvik üstüne teşvik ve vergi affı gelirken; diğer tarafta yüz binlerce esnafımız tek kuruş yardım alamamaktadır. Bir tarafta bunca vahim iddialar karşısında kılını kıpırdatmayan; diğer tarafta ise ağzını açan herkesi içeri alan, sırf birkaç eleştiride bulundu diye ters kelepçeyle bir kadın siyasetçiyi gözaltına alan adalet ve güvenlik mekanizması var.

Bir taraftan insanımıza porsiyonlarınızı küçültün tavsiyesi gelirken; diğer taraftan Marmaris’e bir yazlık saray daha yapan anlayış var.

‘YA BENDENSİN YA HAİN’

Bir tarafta haksız yere hapse atılan, AYM’nin hak ihlali kararına rağmen serbest bırakılmayan siyasilerin olduğu ülkemizde, diğer tarafta suçu ve suçluyu kendi siyasi ortaklıklarına göre belirleyen siyasiler var. Evet; ülkemizde hemen her konuda iktidar ve ortakları ile kendileri gibi düşünmeyen ve kendilerine en ufak da olsa itirazlarda bulunan insanlar arasında büyük ayrımlar yapılıyor. Siyasi ortaklıklara göre masum insanlar suçlu, daha da kötüsü suç işlemiş olanlar da kahraman ilan edilebiliyor. Sadece ittifak ortaklıklarını devam ettirebilme saikiyle, ülkemizi ilgilendiren en hayati konulara yol çiziliyor, istikamet belirleniyor. ‘Ya bendensin ya da hain’ anlayışı demokrasiyi işlemez hale getiriyor, siyaseti tıkıyor, adaleti yaralıyor. İttifak ortağının AK Parti’yi mecbur bıraktığı bu aşırı güvenlikçi söylem ve ‘iki kutuplu Türkiye’ mantığı; Türkiye’yi esir alıyor, özgürlükleri her geçen gün kısıtlıyor, ekmeğimizi küçültüyor, insanımızı yoksullaştırıyor.

Türkiye’nin bu sıkışmışlık halinden, siyaset başta olmak üzere hemen her alana hakim olan tıkanmışlık halinden bir an evvel kurtulması, insanımızı rahatlatacak adımların ivedilikle atılması gerekiyor

Kaynak: Karar.com

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

rk
rk