CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu TBMM’de düzenlenen partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalar yaptı. Gündemde var olan her konuya değinen Kılıçdaroğlu, Kanal İstanbul projesi üzerinden çıkan ‘söke söke’ tartışmasına da değindi. Projeye dahil olanlar için sert açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu, “Buradan bir daha söyleyeyim. Bu işe giren müteahhit kendisini unutsun. Bu işe kredi veren unutsun kendini. Bunun altına imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim.” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme dair önemli açıklamalar yaptı. 128 milyar dolar bahsinden Kanal İstanbul sürecine kadar gündemdeki bir çok konuya değinen Kılıçdaroğlu, hükümeti, yer altı dünyasının yönettiğini söyleyerek eleştirdi ve şunları söyledi, “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yeraltı dünyası tarafından yönetilmektedir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın çok güzel bir lafı var. “Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür.” diyor. Kadı da satın alındı, baştaki de satın alındı. Böyle bir noktadayız.”
Kanal İstanbul projesi için Kılıçdaroğlu’nun sözlerine yabancı güçlerin parayı söke söke alacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da cevap veren Kılıçdaroğlu, “Yabancı güçler parayı ‘söke söke’ alırmış. Dış güçlerin temsilcisi söylüyor. Alacağım, alacağım söke söke alacağım. Buradan bir daha söyleyeyim. Bu işe giren müteahhit kendisini unutsun. Bu işe kredi veren unutsun kendini. Bunun altına imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim.” ifadelerini kullandı.
Pandemi sürecinde ücretsiz izne çıkarılanlar için işsizlik ödeneğinin devam etmesinin gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, işsizliği bitireceğim dediğinde kendisine gelen nasıl sorusuna yönelik şu cevabı verdi, “Atama bekleyen sağlık çalışanı kim varsa hepsini kadroya alacağız. Sağlıkta açık kadro olur mu ya. Herkesin atamasını gerçekleştirip kadrolaşmasını sağlayacağız. Boş kadro olur mu, sağlık hizmeti veriyorsunuz. Atama bekleyen öğretmenler var, tamamının atamasını yapacağız.” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Atama süreciyle ilgili de açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan Hatay’a gidiyor, atama bekleyen öğretmenler de Cumhurbaşkanı hazır buraya geldi, bütün yetkiler ona ait diye 80 bin öğretmenin atamasının gerçekleştirileceği sorusunu sordu. Erdoğan ‘hayır efendim biz aldık 20 bin kişi, hiç açık yok, tam aksine fazlalık var’ dedi. Bunu okuduktan sonra acaba yanlış mı söylemiş diye başka haber ajanslarını da açtım baktım, gerçekten söylemiş böyle. En tepedeki insan, devletten habersiz. Ocak 2021’in Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine bakıyorsunuz, 107 bin 909 öğretmen açığı var. Sayıştay raporlarına bakıyorsunuz 138 bin 393 öğretmen açığı var. Ama Erdoğan’a göre öğretmen açığı yok, niçin? Saray’da öğretmen yok ki? Bakıyor Saray’da bütün kadrolar dolu, üstelik herkesin durumu çok iyi, üstelik herkes bir yerden değil 3 – 5 yerden maaş alıyorlar. Herhangi bir sorun yok burada. Nereden çıktı bu atamalar? Nereden çıktı bu öğretmenler? Tam tersine kadro fazlalığı var diyorlar. Allah akıl fikir versin. Memleketi bunlar yönetiyorlar. Bunlar yönettiği için de işsizlik bu boyutlarda.” diye konuştu.
“SİYASİ İDAMLAR DOĞRU DEĞİL”
Mısır’da gündeme gelen siyasi idamlar hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin ihvan konusundaki tutumumuzu bütün dünya bilir. Biz inançların siyasete alet edilmesini asla istemeyiz. Mısır’daki değişime de saygı duyduk her zaman. Mısır’daki kardeşlerimize de saygı duyduk her zaman ancak siyasi idamlar doğru değil. Eğriye eğri doğruya doğru. Mısır’daki yöneticilere seslenmek isterim, Türkiye’de de geçmişte siyasi idamlar oldu, başbakan asıldı, bakanlar idam edildi, gencecik filinta gibi evlatlarımızı dar ağacında ölüme yolladık, ne oldu? Şimdi hepimiz üzülüyoruz. Astığımız insanlar için havaalanları yapıyoruz, üniversitelere adlarını veriyoruz, okullara adını veriyoruz. Siyasi idam doğru değildir, siyasi idamlara her zaman karşı çıktık, çıkmaya da devam edeceğiz.”
Sadece parti grup toplantısında konuşmadığını ve tüm CHP ekibinin sahada çalışmalarını yürüttüğünü dile getiren Kılıçdaroğlu, Erzurum ziyareti için partisini eleştirerek şöyle dedi, “Uzun yıllardır Erzurum’dan milletvekili çıkaramıyoruz. Kabahat Erzurumlularda mı? Hayır, kabahat bizde. Erzurum’a gittik mi, oturduk dinledik mi, vatandaşın çayını kahvesini içip sorunlarını dinledik mi? Yapmadık bunları. Ankara’da oturduk, gayet güzel açıklamalar yaptık, sonra dönüp Erzurumluya neden bize oy vermiyorsun dedik. E vermem kardeşim, gel bir çayımı iç, gel bir derdimi dinle. Şimdi gidiyoruz, sadece Erzurum’un merkezini de değil, bütün ilçelerini partili arkadaşlarımız gezdiler. İktidar değişirse yardımlar kesilir mi diye bir endişe var. Erzurumlu kardeşim, ihtiyaç sahibi kardeşim, iktidar değiştiğinde yardımlar kesilmeyecek, tam tersine yardımlar artacak. Bizim belediyelerimizi görüyorsunuz. Yardımlar kesilecek diyorlardı, kesilmedi ve hatta tam tersine arttı. Ancak yardımı nasıl yapıyoruz, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek diyoruz. İnsanın onurunu koruyoruz, ihtiyaç sahibi ailelerin onurunu koruyoruz.”
“BİZ DİN TİCARETİ YAPMAYIZ”
Partilileriyle birlikte gerçekleştirdikleri Erzurum ziyaretinden sonraki durumu anlatan ve vatandaşların tepkilerini okuyan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi, “Doğu’da rahmetli babam görev yaparken, Erzurum bizim gözümüzde çok büyük bir kentti. O zamanlar Erzurum’u Doğu’nun Paris’i olarak adlandırırlardı. Ancak şimdi kente giden arkadaşların bana verdiği raporlar hiç iç açıcı değil ve ciddi sorunlar var.”
Pasinler’de Timur adındaki bir vatandaşın CHP’lilere aktardığı bilgiyi de paylaşan Kılıçdaroğlu, kendisine ulaşmaya çalıştığını dile getirerek, ifadeleri şöyle anlattı, “‘Adam iyi adam, namuslu bir adam, doğru konuşuyor, doğru konuşuyor da, bir de Müslüman olsa’ Elhamdülillah Müslümanız ya, nasıl anlatmışlar beni bilmiyorum. Yahu Allah’ımız bir kitabımı bir peygamberimiz bir kardeşim. Ancak biz din ticareti yapmayız, herkesin inancına saygı gösteririz. Bundan sonra Erzurum’a tekrar gideceğiz.”
Ekonomik süreçle ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, ekonominin kademe kademe kayıt dışına çıkarıldığını, şu an Türkiye’nin Avrupa’da en büyük kara para aklayan ülke konumuna geldiğini söyledi ve ekledi, “Devletin iyi yönetilmediğini hepimiz biliyoruz. Çünkü saray otoritesi devleti yönetmek için değil devlet olmak için geldi. Ben devletim diyor. Devlet dediğiniz kurum yıpranmaya ve çürümeye başlıyor. Öyle bir noktaya geldik ki 19 yılın sonunda ekonomi ve hukukta devlet kayıt dışına çıkmaya başladı. Bunu bilinçli yaptılar. Önce, bütün bakanlıklarda özellikle Maliye ile ilgili bakanlıklarda teftiş kurullarını kapattılar. Gerek yok bunlara dediler. Böylece ekonomide kayıt dışılığın bürokratik alt yapısını süratli bir şekilde oluşturdular. Devlette liyakat vardı tamamen kaldırdılar yandaşları getirdiler. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu tür rezalet hiç görülmedi. Bakanların, vekillerin, valilerin önünde rüşvet tartışması yapıldı. Serik’te. Belediye Başkanı tahammül edemiyor, “Yazıklar olsun size” diyor. Devleti kayıt dışına çıkarıyor. Savcı soruşturma açtı mı? Tık yok. Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyük kara para aklayıcısı ülkelerinden biridir. Böyle bir rezaleti hiç görmemiştik. Ne kadar rezil iş varsa hepsini sineye çektiler, parayı getirin dediler. Ekonomiyi aşama aşama kayıt dışına çıkarttılar. Hukuku da aşama aşama kayıt dışına çıkarttılar. Bu paralar nerelere gidiyor? Kim alıyor bu paraları? Sadece bu işi yapanlar mı? Neden Saray ve beslemeleri sessiz kalıyor bu konuda? Beslendikleri için. Bugün, Türkiye’de rüşvetsiz iş yapmak mümkün değil. Devlette muhatap olduğun andan itibaren rüşvetsiz iş yapmanın mümkün olmadığını görüyoruz.”
“HAVUZ MEDYASI DA RÜŞVETE ORTAKTIR”
Bütün büyük yatırımların sarayın destek verdiği iş adamları tarafından yapılmasının yanlışlığına da değinen Kılıçdaroğlu, “Devlet Planlama Teşkilatı yatırımları belirlerdi. Artık devletin bütün yatırımlarını beşli çete belirliyor. Kendilerine göre planlama yapıyorlar. Garanti de veriyorlar. “Ya CHP iktidar olur elimizden alırsa?”, “Meraklanmayın. Londra mahkemelerini yetkili kılarım” diyor. Dolayısıyla devletin bütün büyük yatırımlarını beşli çete sarayın desteği ile yapıyor. Bunu da Cumhuriyet tarihinde ilk kez tanık oluyoruz. Kime hangi rantlar, garantiler verilecek kimse bilmiyor. Ekonomi kayıt dışında. Böyle olunca rüşvet vermek daha kolay oluyor. Çünkü paranın hesabı hiçbir yerde kayıtlı değil. Havuz medyası var malum. Hala kayıt dışı tirajlar üzerinden devleti soymaya devam ediyorlar. Onlar da verilen bu rüşvete ortaktırlar. Böyle bir rezaleti Türkiye hiç yaşamadı.” dedi.
128 milyar dolar konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, “Kayıt dışının en temel özelliği kayda alınmamasıdır. Bunun önüne devletin şeffaf olmasıyla geçilir. Kim getirecek bunları? Devleti yöneten siyasi partinin getirmesi lazım. En güçlü kurumlarımdan biri olan şimdi şamar oğlanına dönen Merkez Bankası. Kanuna aykırı olarak yetkiyi aldılar Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verdiler. Damat ile kayınpeder 128 milyar doları buharlaştırdı. AK Partili ve MHP’li kardeşlerime seslenmek isterim. Siz de temiz insanlarsınız, vergi veriyorsunuz. Nasıl olur da Erdoğan ve ailesi yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vergi vermemek için hesap açıyorlar? Milyon dolarları orada kazanıyorlar, devlete de beş kuruş vergi ödemiyorlar. AK Partili kardeşim senin vicdanın, ahlakın bunu kabul ediyor mu?” diye konuştu.
PARLAMENTO HİÇBİR DÖNEM BU KADAR AŞAĞILANMAMIŞTI
10 bin dolar alan siyasetçi iddiasının üzerine gidilmediğini ve hakimlerin gelen talimata göre hareket ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Kayıt dışı büyüdüğü zaman alınan rüşvetler de büyür. Rüşveti kamu görevlisi alır. Devletin İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu devletin televizyonuna çıkıp “Her ay bir siyasetçiye 10 bin dolar ödeniyor” dedi. Erdoğan’dan tık çıkmadı. Peki hala rüşveti savunana oy vermeye devam edecek miyiz? Kendi vicdanınıza sorun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bütün yolsuzlukların ilkini yaşıyoruz. TÜİK’in görevi ne allah aşkına? Doğru hesap yapmak değil midir? Bu adamlar pazara gitmiyor mu? Saray’dan talimat gelmiş. Enflasyonu düşük gösterin ki bunlara az para verelim diye. Birilerine tonlarca para, bir de diğerine sana zam yaptım diyor. İşçinin emeklinin oturup düşünmesi lazım. Parlamentonun bu kadar aşağılandığı bir dönemi hiç yaşamamıştık. Yolsuzluklara ve hırsızlıklara destek veren bir organa dönüştürdüler burayı. Hakim gelen talimata göre karar veriyor. Hukuk da kayıt dışına çıkmış oluyor. Türkiye farklı bir sürecin içine süratle giriyor.” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇIKILMASINA TEPKİ GÖSTERDİ
İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkma kararı alan Erdoğan’ı eleştiren Kılıçdaroğlu, “Kadına şiddeti engelleyecek, önleyecek olan uluslararası bir sözleşme. Güzel bir kentimizin ismi var orada. Meclis’ten oy birliği ile geçmiş. Bir sabah kalkıyoruz ben bunu kaldırdım. Kimsin sen? Meclis’in üstünde misin? Şimdi olay Danıştay’da. Danıştay’daki hakimlere de sesleniyorum. Eğer aklınızı kiraya vermediyseniz, o sözleşmeyi yeniden ihya etmek zorundasınız. Yapmadığınız taktirde sizde Saray’ın kalemşörleri olarak anılacaksınız. İBB’de milyarlarca yolsuzluk var. Dosyaları çıkarttı, İçişleri Bakanlığı sarayın talimatı ile harekete geçti bütün dosyaları aldı. Haramzadeyi, yolsuzlukları yapanı korumak nedir? Bunlarda vicdan, hukuk var mı? Öyle bir rezaletle karşı karşıyayız ki hukuk kalmadı.” dedi.
En büyük önceliklerinin adaleti getirmek olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Hükümetin ekonomide ve hukukta kayıt dışına çıkması yönetimin mafyaya teslim olması anlamına gelir. Yeraltı dünyası talimat verir, siyasi otorite gereğini yapar. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yeraltı dünyası tarafından yönetilmektedir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın çok güzel bir lafı var. “Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür.” diyor. Kadı da satın alındı, baştaki de satın alındı. Böyle bir noktadayız. Sarayda lağım patladı bütün dünya kokuyu hissediyor. Onlar o kokuyu hissetmiyorlar. Öyle bir noktaya geldik ki AYM Başkanı bile konuşmak zorunda kaldı. Mahkemelerin adalet arayışına cevap veremediği bir yerde hukuk dışı arayışların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Devleti hukukun dışına çıkarttılar, her şey kayıt dışı. Mafya siyaseti besler hale geldi. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bu millet çok badire atlattı. Allah’ın izni ile iktidar olduğumuz zaman göreceksiniz, bu memlekete gerçek anlamda adaleti getireceğim hiç kimsenin endişesi olmasın. Kul hakkı yiyenin burnundan fitil fitil getirmezsem bana da Kılıçdaroğlu demesinler. Bizim önceliğimiz bu memlekete adaleti getirmektedir.” diye konuştu.
İHALELER CANLI YAYINLANSIN TEPKİSİ: GÜNAYDIN
Erdoğan’ın belediyelere verdiği talimata da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu, “Erdoğan talimat veriyor belediyeler canlı yayınlasın ihaleleri diye. Günaydın beyefendi günaydın. Beyefendi küpünü doldurdu ya, şimdi canlı yayınla diyor. CHP’li belediyeler yapıyor ya siz de yapın diyor. Dolayısıyla rüşvetten, yolsuzluktan beslenenler adaleti getiremezler. Ayrıca ekonomiyi ve hukuku kayıt dışına alırsanız belli bir süre sonra egemen güçlerin esiri olursunuz. Malı ne kadar götürdüğünüzü santim santim takip ederler. Türkiye’nin temel sorunlarından birisi devleti yönetenlerin egemen güçlerin esiri olmuş olmasıdır.”
Erdoğan’la aralarında geçen ‘söke söke’ tartışmasına da değinen ve Kanal İstanbul projesinde görev alacak firmalara da söz söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi, “Yabancı güçler parayı ‘söke söke’ alırmış. Dış güçlerin temsilcisi söylüyor. Alacağım, alacağım söke söke alacağım. Buradan bir daha söyleyeyim. Bu işe giren müteahhit kendisini unutsun. Bu işe kredi veren unutsun kendini. Bunun altına imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim. O Tank Palet fabrikasını söke söke Katar Ordusu’ndan alacağız. Söke söke Süleyman Şah Türbesi’ni vatan toprağına götüreceğim. Erdoğan diyor ya ‘Dış güçler gelir sizden söke söke alır’ diye. Senin adın Erdoğan benim adım Kılıçdaroğlu. Sen onlara teslim oldun biz hiç kimsenin önünde boyun eğmeyiz. Ben kul hakkı yemem, sen kul hakkı yersin. Benim ailemin, çocuklarımın yurtdışında parası yoktur, başım dik gezerim. Aramızda siyah ile beyaz kadar fark var.”
BAHÇELİ’YE YANIT
Sınavların kaldırılmasını söyleyen Bahçeli’ye de yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Sayın Bahçeli demiş ki, “Siyasi muhataplarımıza çağrımdır. Gelin bu üniversite sınavlarını kaldıralım” demiş. Güzel ama benim Bahçeli’ye bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haberim şu, üniversite sınavı kaldırıldı. Kötü haber bizim çocuklarımız için değil.” dedi.
Kaynak: Karar.com
YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024