Kybele Dostluk Ödülü Sahiplerini Buldu

Kybele Dostluk Ödülü Sahiplerini Buldu

ABONE OL
Ocak 25, 2024 22:13
Kybele Dostluk Ödülü Sahiplerini Buldu
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Alman-Türk Dostluk Federasyonu tarafından 22 yıldır verilen ve iki ülke arasındaki dostluk köprülerinin güçlenmesine katkıda bulunan “Kybele Dostluk Ödülü” bu sene İzmir’de sahibini buldu.

Ödül töreni İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Dünya Kenti İzmir Derneği’nin (DİDER) katkılarıyla düzenlendi. Kybele Dostluk Ödülleri kapsamında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve kardeş kenti Bremen’in Belediye Başkanı Andreas Bovenschulte de Kybele Kültür Ödülü’ne layık görüldü.

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde düzenlenen ödül törenine; Alman-Türk Dostluk Federasyonu Genel Başkanı Cihan Sendan ve yönetimi, Bremen Senatörü Özlem Ünsal, Dünya Kenti İzmir Derneği (DİDER) Yönetim Kurulu Başkanı, Avrupa Türk İş İnsanları Birliği Başkanı Ahmet Güler, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Barış Karcı, DTF Genel Sekreteri Cemal Güneş, DTF Genel Saymanı Armin Ziegler, iş dünyası, sivil toplum kuruluşlarının başkanları ile temsilcileri katıldı.

Alman – Türk Dostluk Federasyonu Genel Başkanı Cihan Sendan törende yaptığı konuşmada, dostluğun önemine değindi

Ülkeler ve kültürler arası birliğin, dayanışmanın, birlikte kalkınmanın önemini de vurgulayan Cihan Sendan, Türk Alman dostluğunun iki ülke için yarattığı pozitif enerjiye değinerek eğitim, kültür, sanat, spor, siyaset konularının önemli olduğunu söyledi. Sendan, ama bunların ekonomik işbirliği olmadan gelişmesinin mümkün olamayacağına değindi. Bu sebeple DTF’nin 2024 çalışmalarında Türk Alman dostluğu kültür haftalarını tekrar hayata geçireceklerini, bu haftalarda ekonomi konusunu en öncelikli çalışma olarak göreceklerini ifade etti. Başta İzmir ve Bremen şehirlerini ve diğer tüm ödül alanları kutlayan Genel Başkan Cihan Sendan, Kybele 2024 ödül töreninin tekrar Münih kentinde verileceğini belirtti.

Senatör Ünsal: “Güzel dostluğu pekiştireceğiz”

Kültür Ödülüne layık görülen bir diğer isim olan Bremen’in Belediye Başkanı Andreas Bovenschulte adına ödülü Bremen Senatörü Özlem Ünsal aldı. Ünsal, “Dostluğumuz o kadar çok alanda gerçekleşti ki… Bunu İzmir-Bremen kardeşliği anlaşmasına bağlayarak da söyleyebilirim. Biz bugün kültürel, ticaret, üniversite gibi birçok kolda çok güçlü dostluklar kurduk. Bunu da pekiştirmek için 3 gün İzmir’deyim. Çok anlamlı görüşmeler yapacağız. Güzel dostluğu pekiştireceğiz” dedi.

Altı dalda değerlendirilen ödüller ise;

Onur Ödülü Bavyera Eyalet Başbakanı Dr. Markus Söder’e,

Kültür Ödülü İzmir adına İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e,

Kültür Ödülü Bremen adına Bremen Belediye Başkanı Andreas Bovenschulte’ye,

Ekonomi Ödülü AnexTour Yönetim Kurulu Başkanı Neşet Koçkar’a,

Spor Ödülü Türkiye Futbol Milli Takımı Eski Baş antrenörü Stefan Kuntz’a,

Turizm Ödülü TCWTA Genel Sekreteri Hüseyin Baraner ve

Diyalog Ödülü Avrupa Türk İş İnsanları Birliği Başkanı, DİDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Güler’e verildi.

TOPRAK VE BEREKET TANRIÇASI KYBELE’NİN İLGİNÇ HİKÂYESİ

Anadolu uygarlıklarının kült figürlerinden birisi olan “ana tanrıça” doğurganlık ve bereketi simgeleyen karakteristiği ile binlerce yıl sonra bile zihinlerde var olmaya devam ediyor.

Anadolu’da Kubaba olarak anılan bu tanrıça Frigya’da Kybele adını alıyor ve temelde aynı noktayı işaret ediyor; yaşamın içine dişil enerjisini yayan, güçlü ve dirayetli kadın formu.

Frigya’da ana tanrıça olan Kibele’ye dağ doruklarında tapılırdı. Magna mater yani tanrıların anası olarak dillendirilen Tanrıça Kybele doğa ile bütünleşmiş bir ana tanrıçadır.

Bu ana tanrıça kültü Anadolu coğrafyasında İ.Ö 6500 yıllarına kadar gitmektedir.

Pagan inanışında tüm tanrı ve tanrıçalara sözü geçen bir güç modeli ve tanrıçası olarak öne çıkan ana tanrıça doğurganlığı, çoğalmayı ve bereketi sembolize etmesi açısından oldukça önemli bir figürdür.   

Antik çağda yaşayan topluluklarda, fertler bir dilekte bulunduklarında, dilekleri yerine geldiğinde yahut inandıkları tanrı ve tanrıçalara minnetlerini göstermek için bir sunu sunarlardı. Bu kutsal alanlara sunulan materyaller adak objesi olarak nitelenirdi. 

Geçim kaynağının neredeyse tamamını tarımın oluşturduğu Anadolu’daki toplumlarda bolluk ve bereketin önemi yadsınamaz. Kibele bu yüzden Anadolu’da bu kadar özel ve önemli bir yere konumlandırılmıştır. Bereket, kadına has bir özellik olan doğurganlıkla ilişkilendirilir.

Kybele’nin her daim yanında olan iki hayvan figürü ise leopardır. Leopar da hayvanlar dünyasında en güçlü hayvan olarak betimlenir ve aynı zamanda sonsuz hürriyeti simgeler.

Anadolu’nun pek çok noktasında bulunan Kybele heykellerinin nerede olduğu sorusunun yanıtı net olarak bilinmemektedir. Bazı buluntularda Kybele heykelinin yanında leopar yerine aslan figürü olduğu görülmektedir.

Frig vadisi içinde yer alan Eskişehir, Kütahya ve Afyon şehirleri yakınlarında yapılan kazılarda gün ışığına çıkarılan Kybele heykelleri, sergilendikleri müzelerde büyük ilgi görmektedir.

Tanrıça Kybele ile ilgili pek çok hikâye var. İşte onlardan birisi.

Tanrıça Kybele, bir ölümlü olan hizmetkârı Attis’a âşık olur. Attis de Kybele’ye karşı derin hisler beslemektedir. Kybele, Attis’e o denli vurgundur ki ondan bekaret ve sadakat yemini etmesini ister. Attis bu isteği kabul eder ancak ne var ki sözünde duramaz ve kendisi gibi bir ölümlüye aşık olur.

Attis’le aşık olduğu kızın düğününe Tanrıça Kybele de gelir. Attis, tanrıçayı görünce ettiği yemini hatırlar ve kedere boğulur. Bu keder o denli güçlü ve yakıcıdır ki Attis kendine zarar verir.

Kanlar içinde acıyla kıvranan Attis bu haline dayanamayan Kibele, aşığını oracıkta bir çam ağacına dönüştürür. O gün bugündür çam ağaçları hep yeşil kalır. Çam kozalağı ise Attis’in simgesi haline gelir.

Tanrıça Kybele kadim zamanlardan bu yana hep adak objesi olarak değerlendirilirdi.

Türkiye’den kaçak yollarla İsrail’egötürülen ve daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde müzayedelerde satılması planlanan ana tanrıça Kybele heykeli uzun yıllar sonra Türkiye’ye getirildi ve kendi coğrafyasına kavuşmuş oldu.

Antik çağda tanrıları onurlandırmak için kutsal alanlara sunulan materyalleradak objesi olarak nitelendirilirdi.

Günümüzde bu ritüel hala gelenek olarak devam etmekte, Semavi dinlerdeki tek tanrı inancına dahil olan toplumlarda bile kendi zamanında bilge ve ermiş olarak tanınan isimlerin ruhlarına ithafen değişik materyallerle adaklar adanmaktadır.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

rk
rk