Mersin’in Sesleri – II. Bölüm – Arkeoloji ve Müzik

Mersin’in Sesleri – II. Bölüm – Arkeoloji ve Müzik

ABONE OL
Haziran 2, 2021 02:03
Mersin’in Sesleri – II. Bölüm – Arkeoloji ve Müzik
2

BEĞENDİM

ABONE OL

*

İhsan Toksöz

“Herhangi bir bölgede en son oturanlar, önceki toplumların mirası üzerinde yaşıyorlar. Bunu içselleştirmek o kültürlerin uzantılarını yeni yaşam içinde bulmak, kullanmak ve geliştirmek son toplumun kültürünü zenginleştirir ancak. Konuya böyle bakmak evrensel değerlerin korunması ve geleceğe kayıtlarla aktarılması çok önemlidir.”

Geçen yazımın başlığı Mersin’in Sesleri idi. Yazımın son paragrafını yukarıya aldım.

Spontane yazıyorum ben. Konu başlığımı belirliyorum, konuyu nereye sürükleyeceğimi biliyorum. Son cümle ve vurgulamaları dahi zihnimde planlıyorum ama bunu yazıya dökmek hiç de kolay olmuyor. Klavyede parmaklarım başka yerlere gidiveriyor bazen.

Geçen yazımın girişinde tıkandım birden. Ne yapılır böyle bir durumda, yazı çöpe atılır değil mi? Yapamadım doğrusu. Başlık “Mersin’in Sesleri”.  Konu zihnimde kristalize olmuş… Neler neler döktürür insan.  Üfür üfürebildiğince. Ama olmadı işte.

Okuru tatmin etmeyecek “üfürüksel” bir yazı yazamazdım. Öyle donanımlı okurlar var ki, bir yazarı anında yaftalar ”yaramaz” diye, bir daha yaklaşmaz köşesine…

Neyse bir kıvırtma yöntemi buldum. Arkeoloğum ya… Kilikya’da yaşıyorum ya… Semihi Vural’ın editörlüğünü yaptığım “Antik Kilikya Öyküleri”  kitabındaki mitolojik öyküler geldi aklıma. Baskıdaki “Korykos-Kızkalesi” kitabının yayına hazırlanmasında da beraber çalıştık kendisiyle. Bir de müzik dergisinin editörlüğünü yapıyorum üstelik!

Konumuz ses ise, o zaman müzik girsin devreye…

ARKEOLOJİ VE MÜZİK

“Arkeoloji ve Müzik” öyle geniş bir konu ki. Aklıma Sümer’den antik lirler, Bir Hitit ‘orthostat’ındaki (eski yapıların dış duvarlarının alt kısmında yer alan kabartmalı taş blok) gitar benzeri bir Hitit telli çalgısı çalan bir figür ve çeşitli uygarlık kabartmalarında yer alan üflemeli-vurmalı enstrümanlar çalan müzisyenler canlanıverdi birden. Hatta arkeolojik bulgulardan yararlanılarak yazılmış Kilikya’nın enstrümanlarını konu eden bir kitap geldi usuma. Bu konuda çalışmalar artmalı diye düşündüm.

İnternette çivi yazılı tabletlerden kurgulanmış antik beste örnekleri de dinlemiştim çok kez.

ÖREN YERLERİNDE KONSERLER

Mersin’de birçok konserler verilmiş geçmişte ören yerlerinde. Baş tacı ören yeri ise Kanlıdivane. Anımsadım: Mavna ile taşınan bir piyano ile Fazıl Say da Kızkalesi’nde bir konser vermişti. Dinleyiciler motorlarla taşınmıştı adaya. Uzuncaburç’ta da bir konser var geçmişte yapılan, benim etkinlik kalamazomda kayıtlı.

Mersin içinde Soloi Pompeiopolis (Viranşehir) ören yerinin önünde (liman kalıntılarının üzerindeki alanda (?), harika görüntü veren antik sütunların önünde) kurulan platformda sıklıkla konserler düzenleniyor.

Kilikya’da bir sürü antik yer var konserlerde kullanılabilecek. Müzikle antik ören yerlerini tanıtmak, kentin ve bölgenin tanıtımı için harika bir yöntem. Kilikya’nın (Mersin’in) arkeolojik değerlerini tanıtarak iç ve dış turizme açmak için bu yöntemin bilinçli bir şekilde kullanılması yararlı olacaktır.  

Ancak bu konuda uzman görüşlerine başvurmak ve izin almak şart. Bu konserlerin bazıları çevreye zarar vermemek için sadece yöreye dikkati çekmek amacıyla, fazla dinleyici olmadan ama yazılı ve görüntülü medya insanlarının katılımıyla butik konserler olarak da yapılabilir.

Arada bir konserlerle bu olmaz tabii. Sürekli gündemde olmalı Kilikya-Mersin. Bu konuda Akdeniz Opera ve Bale Kulübü’nün (AKOB) – Kültür Bakanlığı’ndan alınacak izinlerle – ören yerlerinde de etkinliklerin önerildiği, her yıl tüm kent bileşenlerinin katkı ve katılımıyla düzenlenecek “Mersin Uluslararası Caz Festivali” özgün projesinin şu sıralar kent entelijansiyası ve kurum ve kuruluşlarının gündeminde olduğunu da belirtelim.

ÖREN YERLERİ

Konser verilebilecek Kilikya ören yerlerinden birkaç örnek verelim: Kızkalesi / Korykos Plajı, Kanlıdivane, Ayaş Antik Tiyatrosu, Uzuncaburç Antik Tiyatrosu, Aya Tekla Ören Yeri…

Bunların arasına bölgemizdeki çeşitli ören yerlerinde bulunan, çevre temizliği yapılmış, küçük de olsa bir dinleyici grubu için portatif oturma sandalyeleri konulabilecek ve konser platformu yapılabilecek antik kiliseler de konser mekânı olarak eklenebilir.

Keza küçük butik konserler için Alahan Manastırı da yukarıdaki listeye eklenebilir.

Gelecek yazımda bu mekânların arasına, çok özel – özgün bir proje – etkinlik için, Cennet-Cehennem obruklarını da katacağım.

MAĞARALAR

Mersin’de, medyada tanıtım amaçlı kullanılabilecek ses ve video kayıtları yapmak için kullanılabilecek(seyircisiz butik resitaller – flüt, yaylılar-şan konseri vs.) akustik özellikleri olan doğa harikası mağaralar da vardır: Gilindire Mağarası, Astım Mağarası gibiAncak buralarda sadece kayıt amaçlı da olsa müzik yapmak için İl Kültür Müdürlüğü’nden izin alınması şarttır.Perküsyon ve yüksek volümlü üflemeli enstrümanlar sarkıt-dikitler için sakıncalı olabilir.

ARKEOLOJİK – MİTOLOJİK TEMALI BESTELER

Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nce gerçekleştirilen beste yarışmalarında, kentin arkeolojik değerlerine atıfta bulunan birçok başlık, beste konusu olarak önerildi bu güne kadar. Finale kalan bestelerin ilk seslendirilişi de izleyici-oylayıcılar önünde yapıldı ve ödül kazananlar da izleyicilerin oylarıyla belirlendi.

Mersin “Üç Güzeller” İçin Müzik Arıyor!

Mersin Korikos’un Tınısını Arıyor!

Mersin Yumuktepe İçin Müzik Arıyor! 

Mersin, Soli Pompeipolis’in Gün Doğuşuna Ezgi Arıyor! 

Beste başlıkları cazip ve provokatif. Besteciler için bulunmaz nimet. Her bestecinin konuyu bilmesi ve bestesini bu ismin çağrışımlarına göre yapması gerekiyor.

Narlıkuyu’daki Poimonos Hamamı taban mozaiğinde betimlenen Üç Güzeller’in(Muse’ler) dansı nasıl kurgulanacak; Yumuktepe’nin 9000 yıllık katmanlarında tarihe yolculuk nasıl canlandırılacak; Korikos /Kızkalesi’ndeki korsanların naraları ve yelken açma-kapama, denize dalıp çıkan kürek sesleri dinleyiciye nasıl aktarılacak; Soloi Pompeiopolis’te geçmişteki gün doğuşlarını besteleyecek besteci acaba günümüzde Soli’de hiç gündoğumu izlemiş mi?

Ben müzik insanı değilim. Dinleyiciler arasında olduğum yukarıdaki yarışmalarda oy verirken tabii ki bu kriterleri hiç düşünmedim. Şimdi aklıma geliverdi işte…

Çok zor iş bestecilik. Ama konuları bilen yetkin müzik insanlarınca bu kriterler acaba değerlendirme kıstasları olarak akla geliyor mu hiç? Ödül kazanan bestecilerle bu konuların ele alındığı minik söyleşiler yapılsa; onların besteyi yaparken hissettiklerini bizlere aktarmaları ne güzel olur değil mi?

Tabii ben şimdi yukarıdaki sorularımla söyleşi yapılacak bestecilere, cevaplarını kurgulama için kopya vermiş oluyorum. Belki de bunları düşünmüşlerdir bestelerini yaparlarken! Ama bu söyleşiler bize bir bestecinin istim üstündeyken (ilham perisi gelmişken!) ne gibi bir ruh haleti içinde olduğunu göstereceğinden ilginç bir deneyim olacaktır.

Konuyu gene dolandırıyorum değil mi? Eee, akıl akışı frenlenemiyor. Beyin hücrelerinde bilgi akışında bazen kısa devreler olunca da konu uzadıkça uzuyor. Hem geçen yazımızda “daldan dala atlayalım!” dememiş miydik? Umarım hassas dalları bu yazı içerikleriyle zedelemez, bazı dalları kırmayız.

İşte bu “beste” konusu, yazımızın başlığında aradığımız “Mersin’in Sesleri” ne götürecek bizi.

Pes yahu! Bilgisayarın başına geçince çalakalem – pardon, çala-klavye akıp gidiyor yazı bir yerlere. Şu Kilikya hakkında yazmaya başlayınca bana bir haller oluyor.

Geçen yazımda şöyle demiştim: (Gelecek yazımda) “Bu yazıma damga vuran şu metaforik “ses” konusuna geri dönerek bir kavga-döğüş-savaş öyküsünün sanat ile yoğrularak bir bölgenin turizmine nasıl katkı sağlayabileceği hakkında ahkâm keseceğim”

Olmadı gene yahu. Bakın neler kattım araya, herkes benden “ses” beklerken.

Söz veremiyorum ama (!), gelecek yazımı bekleyin o zaman, “ses” vereyim nefesim kesilmeden, şu kavga-döğüş sahnesinden.  

Arkası gelecek yazıda!

*

Yazarımızın diğer yazıları:

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

rk
rk