Aylardır sürdürdüğüm yazılarımda mitolojk öyküler sarmalında dolanıp duruyor, antik devirlerden bugüne yüzyıllar boyunca mit- efsane – destan ve masalların sanatçılara nasıl ilham verdiğini örneklemeye-anlatmaya çalışıyorum.
Hedef de koymuşum kendime:
Yazılarımın sonında yöremizden bir mitolojik öyküyü ele alıp ondan ne gibi sanat eserleri yaratılabileceğini (özellikle müzik dalında) irdeleyeceğim. Kentin arkeolojik zenginliklerinin ön plana çıkatılmasıyla Mersin’in bir kültür ve sanat limanı (marka kenti) olması yolunda Antik Kilikya olgusunun uluslatarası tanıtımlarda vurgulanması gerektiğinin bir kez daha altını çizerek, kent dinamiklerini harekete geçirmeyi amaçlıyorum.
Bu yolda özellikle yerel yönetimler, kent kurum ve kuruluşları, MEÜ Konservatuvar, Güzel Sanatlar, Arkeoloji, Sanat Tarihi, Mimarlık, İletişim bölümleri ile kentte yaşayan sanatçıların bu hedefe ulaşmak için birlikte çalışmalarına ve kısa, orta ve uzun vadeli uygulama projeleri geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Biraz iddialı bir hedef ama denemeye değer.
Özellikle yerel yönetimlerin Mersin Kültür-Sanat atılımlarında son 2 yıldır görülen olumlu gelişmeler beni umutlandırıyor doğrusu.
Ben Mersin’in içinde bulunduğu Antik Kilikya Bölgesi’ni bir Kültür Madeni olarak isimlendiriyorum. Bu gerçekten hareketle, yukarıda saydığım kent dinamiklerini etkileyebilmek, özendirmek için bu yazımda bol görselli Vikipedi tarzı bir format deneyeceğim.
Yöremizden bir antik mozaik betimlemesini örnek olarak alıp, yüzyıllar boyunca sanatçılar tarafından ele alınan bir mitolojik öykünün nasıl bugün Dünya müzelerinde bulunan muhteşem sanat eserlerine konu olduğunu göstermek istiyorum.
Süregelen konumuzdan bir sapma yapmaksızın tabii.
Konumuz yine Zeus’un Aşkları… Devam ediyoruz öykülerimize bıraktığımız yerden.
Ancak bu yazım oldukça detaylı olacak. Vurgulayacağımız konu ise Narlıkuyu’da bulunan, birçoklarımızın henüz merak edip görmediği, Poimenos Hamamı’nın (şimdi küçük bir müze) 4. yüzyıla tarihlenen Üç Güzeller-Üç Zarifler (Kharitler) taban mozaiği olacak.
Haydi, kısa bir “olay yeri inceleme” çalışması yapalım sizlerle. Görelim bakalım küçük bir mitolojik öykü özellikle resim-heykel sanatını nasıl etkilemiş.
===
Titan Okeanos ve Thetys’in çocukları 3000 Okeanid’den (nymphe = su perisi) biri olan Metis’in Zeus’un ilk karısı olduğunu bundan önceki yazılarımda belirtmiştim. Ondan doğacak bir çocuğunun kendisinden daha güçlü olacağı kehaneti üzerine, Zeus’un hamile olan Metis’i yuttuğunu ve Metis’in karnındaki Athena’nın Zeus’un başından doğduğunu hatırlayacaksınız.
Diğer bazı Okeanidler ile de Zeus’un ilişkisi olmuştur.
Anne ve babası hakkında değişik kaynaklarda farklılıklar olsa da, genel kabul gören görüşe göre; Okeanos ile Tethys birlikteliğinden meydana gelen, yaklaşık 3000 Okeanid’den biri olan Eurynome’nin Zeus ile birlikteliğinden Aglaia(Parlaklık), Euphrosyne (Neşe, Sevinç) ve Thalia (Çiçeklenme) isimlerinde 3 Kharite (peri kızı) meydana gelmiştir.
Kharit’ler göze hoş olanı simgeleyen tanrıçalardır, nitekim adları da parlaklık, ışıltı, güzellik anlamına gelen “kharis” sözcüğüyle ilgilidir. (VIDEO)
Kharitler Musalarla birlikte Olympos’ta otururlar. Sanatçıları koruyan yaratıcılık ve esin perileridir. Apollon, Afrodit, Eros ve Dionysos’un alaylarında yer alırlar. Doğumundan itibaren Afrodit’in süslenmesine yardımcı olmuşlardır. Pandora’nın süslenmesine de katkıda bulunmuşlardır. Fenike kralı Agenor ile Tireli Telephassa’nın oğlu Kadmos ile evlenen Zeus ve Elektra’nın kızı Harmonia’nın düğün elbisesinin nakışlarını da Kharitler yapmıştır.
Yukarıda Napoli Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve Kharitleri betimleyen, 1. yüzyıla tarihlenen Pompeii’den bir fresk ile 3. yüzyıla tarihlenen bir taban mozaiği görseli koydum.
Yazımın devamında bu erken örneklerin ışığında 2000 yıllık süreç içinde bir mitolojik öykünün sanat serüvenini izleyecğiz.
Mersin, Silifke – Narlıkuyu’da denizden biraz içeride, MS. IV. yüzyıl sonlarına tarihlenen ve Hristıyanlığın ilk dönemlerinde yeniden düzenlenen bir yapıdan (Poimenos Hamamı) günümüze kalan, kharitleri (Üç Güzeller) simgeleyen, sanatsal değeri yüksek bir taban mozaiğinin üzerinin kapatılmasıyla oluşturulmuş küçük bir mozaik müzesi vardır.
Mozaiğin çevresi geometrik biçimlerle zenginleştirilmiş olup beyaz, siyah, altın sarısı taşlarla, yöresel kuş ve çiçek motifleriyle süslenmiş hamam odasında, her zaman sanat eserlerinde birlikte tasvir edilen 3 kharit dans etmektedir. Yapıda bulunan kitabede şöyle yazmaktadır:
“Ey konuk dost! Şimdiye kadar kayıp görülen – Güzel banyo suyunu – kimin yeniden bulup ortaya çıkardığını öğrenmek istiyorsan, bil ki o; İmparatorlarla dostluk kuran, onların arkadaşı ve kutsal adaları yöneten Poimenos’tur.”
Poimenos, Roma imparatorları Archadius ve Honurius’la iyi ilişkileri olan ve bugünkü Marmara Denizi’ndeki Prens Adaları’nın onurlu yöneticisi imiş.
Yukarıda Kharitler’in betimlendiği Pompeii freski ile Narlıkuyu taban moziğinin kompozisyonu ayni olduğunu görüyoruz.
Aşağıda sizlere kronolojik bir sıralamayla ayni konunun işlendiği bir dizi örnek sunıuyorum.
Süreç içinde ayni tema-kompozisyonun günümüze değin çeşitli sanatçılara ait resim ve heykel örneklerinde de sürdürüldüğünü görmek sizi şaşırtmasın.
Yüzyıllar boyunca birçok ünlü sanatçı tarafından ele alınan bir mitolojik öykünün resim-heykel (ve tabii diğer) sanat dallarında ne denli muhteşem eserlere dönüştüğünün serüvenidir bu.
Diğer birçok örnekler de görüldüğü üzere, mitolojik öyküler yüzyıllar boyunca sanatçılar tarafından işlenen gözde konular olmuştur. Görsellerini verdiğimiz ünlü sanatçılara ait eşsiz eserler bugün dünya müzelerini süslüyor. Ayni mitolojik konu günümüz sanatçılarının da halâ işlediği konular arasında yer alıyor.
Haydi ben de buradan Mersinli resim, heykel sanatçılarımıza bir çağrı yapmış olayım. Bu konuyu eserlerinde işleyen sanatçılardan biri de siz olunuz!
Mitolojik öyküler birçok evrensel müzik bestecisinin de işlediği gözde konular arasındadır. Yüzlerce opera ve bale eseri bugün de operaevlerinin yıllık repertuvarlarında klasik ve modern yorumlarıyla sahnelenmeye devam etmektedir. Bu konuda da öneri-yönlendirmemi yazı dizimin sonunda vereceğim.
.
Yukarıdaki resimlerin reprodüksiyonları ve baskıları, heykellerin bronz, seramik ve terrakota ve sair malzemelerden yapılmış bibloları ve günümüz sanatçılarının ayni konuların işlendiği özel yaratıları çok sayıda alıcı bulmaktadır.
En son görselde yer alan ünlü figürin sanatçısı Giuseppe Armani’nin hediyelik heykelcikleri işlediğimiz konunun günümüzde de süregelen cazibesini ortaya koymaktadır.
Aşağıda vereceğim bazı diğer örnekler ile bu konuyu sonlandırıyorum.
Şimdi burada bir soruya muhatap olabileceğimi düşünüyorum. Özellikle Antik Yunan Mitolojik konularının Batı ülkeleri -özellikle de Avrupa ülkeleri tarafından kendilerinin özgün geçmiş kültürlerini yansıttığı kabul edildiği için içselleştirildiğini biliyoruz.
Antik mitoloji konularının Türk insanı için ilgi çekici olmayacağı çok doğru bir saptama olacaktır. Ancak topraklarında binlerce yıl, onlarca medeniyete kucak açmış Anadolu, Batı Medeniyetinin ve hatta başlangıçtan beri tüm insanlığın adım adım uygarlığa ulaşmasında birincil derecede önem taşıyan bir bölgedir.
İnsanlığın yerleşik düzene geçmesinin ilk örnekleri Anadolu’dadır. Uygarlığın esas tohumları Anadolu’da ekilmiştir. Batı uygarlığının sanat-kültür birikiminin mayası Anadolu’da atılmış ve Batı’ya ihraç edilmiştir. Bu bakımdan Türkiyemiz her zaman mercek altındadır.
Bu değerlerin turistik çağrışım kodlarını çözmek bizim elimizdedir. Türk insanı bağnazlıktan sıyrılmalı, tarihi ile barışmalıdır.
Öncelikle Kilikya bölge ismi destinasyon adı olarak turistik terminolojide yerini almalıdır. Sonrasında mitolojik öykülerin işlendiği sanat eserleri – resim, heykel, müzik besteleri ve hatta hediyelik eşya üretimi ile Batı insanının Mersin ve çevresini ziyaret programına alması sağlanmalıdır.
Arkeolojik ören yerlerinin yanısıra tarihi değerler de Batı insanının turistik tercih menüsüne eklenmelidir.
Friedrich Barbarossa’nın Silifke’de dikilen ve kaldırılan (!) heykeli yerine konulmalıdır.
Aziz Pavlus’un (Saint Paulus) kenti Tarsus, Aya Tekla’nın Silifke’deki Meryemlik Mağara Kilisesi ve Alahan, İnanç Turizmi ziyaret yerleri olarak turist destinasyonları içine alınmalı ve bu konudaki istemli bağnazlık sonlandırılmalıdır.
Bakınız gene nereden nereye geldik! Takıntılıyım ben.
Bir de habire “Müzik” diyoruz. Mitolojik öyküler müzik alanında da sıklıkla kullanılan konuların başında geliyor. Fantastik içerikler özellikle opera ve bale alanında bestecilerin düş gücünü körüklüyor, oyuncu-dansçı- şancıların yetenek sınırlarını zorlayan performanslar ortaya koymalarına fırsat veriyor.
BALE – Scottish (İskoç Balesi) – The Three Graces Balesi VIDEO
HALİT TURGAY
Üç Güzeller Trio (The Three Graces Trio)
Keman, Viyolonsel ve Piyano için.
Marina Kvlividze – Keman
Murat Alkan – Viyolonsel
İbrahim Yazıcı – Piyano
İkincilik Ödülü – Mersin Uluslararası Müzik Festivali Beste Yarışması (2014).
POP – OPERA ARYA – The Three Graces (Üç Güzeller) Grubu’ndan birkaç dinleti linki:
I Wish (All the Love in the World)
https://en.wikipedia.org/wiki/The_Three_Graces
Evet, bu yazıyla amaç hasıl olmuştur. İlgililere olay yerinden gerekli ipuçları verilmiştir. Şimdi iz sürme ve gereğini yapma zamanıdır.
Artık kaldığımız yerden konumuza geri dönebiliriz.
STYKS
Okeanos ile Tethys birlikteliğinden meydana gelen 3000 su perisi – Okeanid’lerin en başta gelenlerinden birisi de Yeraltı ülkesindeki Styks (Nefret) nehrinintanrıçasıdır.
Uranus ile Gaia‘nın oğlu Kriyus ile, Gaia’nın eşsiz doğurduğu (veya Gaia’nın Aether’den olan) oğlu Pontus’un kızı Eurobia’nın birlikteliğinden Tanrıça Styks ve Pallas doğmuştur.
Styks’in erkek kardeşi Titan Pallas ile birliteliğinden iseNike (Zafer Tanrıçası), Kratos (Güç), Zelos (Heves) ve Bia (Dayanıklılık) adlı çocukları olmuştur.
Peki, Styks’in Zeus ile ne ilişkisi olmuştur? Bazı kaynaklarda Zeus’un Styks ile birlikteliğinden – daha sonra kardeşi Hades’in kaçırarak evlendiği – kızı Persephone’nin, yani Yeraltı Kraliçesi’nin doğduğu belirtilmekteye de Persephone’nin Zeus’un kız kardeşi Demeter ile olan ilişkisinden doğduğu mitosu genel kabul görmektedir. (Orfik mitoslarda ise Persephone’nin Zeus’un zorla ırzına geçtiği annesi Rhea’dan doğduğundan bahsedilir!). Oldukça karışık bilgiler. Bu nedenle Styks bu yazı dizimize girmeyebilirdi ancak öyküsü ilginç olduğundan listemize aldık.
Styks Yeryüzü ile Hades’in (yeraltı ölüler dünyası) sınır nehridir. Styks aslında yeraltı dünyasında bulunan 5 nehrin ortada buluşmasından oluşan bataklık bir nehrin ismidir.
Diğer dört nehir; (Phlegethon (Ateş nehri), Acheron (Acı nehri), Cocytus (Ağlama Nehri), ve Lethe (Unutkanlık Nehri) idi.
Ölü ruhları Styks ırmağından ölüler ülkesine geçiren sandalcı Kharoon bu hizmeti için para alır, bu nedenle ölülerin ağızlarına bir metelik konurdu. (Bu parayla ne yapardı acaba?) Zalim kayıkçı Kharoon, bedel ödeyemeyen ruhları kovar ve asla yumuşamazdı. Toprağa gömülmeyen ölülerin ruhları ise Hades’in ülkesine ulaşamaz, yüz yıl havada gezinip dururlardı.
Styx ırmağına girenler, bir bakıma yenilmez olurlardı. Truva Savaşı’nın kahramanlarından Akhilleus (Aşil), yenilmez olması için, annesi Thetis tarafından topuğundan tutularak bu nehre batırılmıştır. Suya girmeyen topuğu Akhileus’un en zayıf noktası olarak kalmış ve Truva Savaşı’nda Paris tarafından topuğundan okla vurularak öldürülmüştür.
Günümüzde “Aşil tendonu – Aşil’in topuğu” insanların zayıf noktalarını belirten bir deyim olarak birçok dilde yer almaktadır.
Styks kendisi bir Titan olmasına rağmen Titanlar Savaşı’nda çocukları ile birlikte Zeus’un yanında yer almıştır ve baş tanrı ödül olarak onu kendi adını taşıyan nehrin bekçisi yapmıştır.
Zeus’un buyruğu ile tüm tanrılar ve insanlar bir söz verdiklerinde Styks’in adı üzerine yemin ederlerdi. Bu yeminden geriye dönüş de yoktu. Bu hatayı yapan tanrya ölümsüzlük iksiri ambrosia veilmezdi. Hatalı tanrı 9 yıl Olympos’tan uzaklaştırılırdı. Bu yeminin baş uygulayıcısı da Zeus’un kendisi olmuştur. Ölümlü Semele ile ilişkisinde onun ölümü pahasına verdiği sözü tutmak durumunda kalmıştır. Aşağıda bu öyküyü de anlatacağız.
Günümüzde Amerika, Yeni Zelanda, Avustralya ve Rusya’da Styx ismi verilmiş nehirler vardır. 1972 yılında Şikago’da kurulan STYX Rock Band , 1970-80’lerin popüler müzik gruplarından olmuştur. Youtube kanalında birçok parçası dinlenebilir. Filmlere isim, bilgisayar video oyunlarına konu olmuştur.
=== Gelecek yazımızda Zeus’un (ve Poseidon’un) peşinden koştukları Nereid Thetis’ten neden vazgeçtiklerini ele alacağız.
YEREL
23 Ekim 2024YEREL
23 Ekim 2024YEREL
23 Ekim 2024YEREL
23 Ekim 2024YEREL
23 Ekim 2024YEREL
23 Ekim 2024YEREL
23 Ekim 2024