Leda ve Kuğu (Zeus) mitosunun işlendiği milattan önceki heykellerden pek az eser günümüze ulaşabilmiştir. Konu o kadar geniş ki başlı başına akademik bir çalışma konusu olabilir. Bu yazımda mitosun günümüze kadarki süreç içinde ne denli yaygın olarak kullanıldığını göstermek amacıyla -herhangi bir sanatsal irdeleme, değerlendirme ve seçim yapmaksızın- internet kaynaklarında bulabildiğim heykel örneklerinden görsellerle bir arşivsel çalışmayı sizlere sunuyorum. Bundan sonraki yazımda mitosun resim sanatındaki yansımalarını ele alacağım.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bir tabu olarak tanımlanan eylemsel cinselliğin bir efsane-masal çerçevesi içinde sanat eserlerine konu olması, sanatçıların kendilerini özgür ve güvende hissederek oldukça erotik-pornografik öğeler içeren eserler üretmelerinin yollarını açmıştır. Bu yazımda yer alan heykellerden bazıları – daha niceleri vardır kim bilir – tabu sınırlarını zorlayan çarpıcı örneklerdir. Ayni eğilim resim ve diğer sanat dallarında da görülür.
Yunan mitolojisinde ve isimlerin değiştirilmesiyle Roma uygarlığında yeni yorumlamalarla tekrar yaratılan ve devam eden dinî mitoslar, toplumsal şecerelerini saptamak isteyen birçok Avrupa ülkesi tarafından uygarlıklarının kökenine yerleştirilmiş, bu ülkeler Yunan-Roma Uygarlıklarını kendileri ile özdeşleştirmişlerdir. Avrupa ülkelerinde yüzyıllar boyunca Yunan-Roma mitolojik öykü ve sanat eserlerinin yeni yapıtlara konu olması bununla ilişkilendirilmelidir.
Yunan-Roma mitolojik öykülerinin Avrupa ülkesi sanatçıları tarafından günümüze değin süregelen yeni yaratılara konu olması bu köken-kimlik arayışından kaynaklanmaktadır.
Burada altını çizmek isterim: Yunan mitolojisinin içindeki birçok mitosun kökenleri özellikle Mısır ve Anadolu mitoslarıyla benzerlikler göstermekte, süreç içinde devamlılık arz etmektedir. Bu, çok tanrılı dinlerin mitoslarının yüzyıllar boyunca toplumdan topluma geçerken – değişimler gösterse de – önceki kaynaklardan beslendiğinin bir göstergesidir.
Son yıllarda Prof. Fahri Işık tarafından öne sürülen ve sürekli konferanslarla işlenen “Uygarlık Anadolu’dan Doğdu” tezi, bugün birçok akademik makale ve kitapta ezber bozan netlik ve bilimsel örneklemelerle insanın uygarlık yolunda ilk adımlarını Anadolu’da attığını bize göstermektedir. (*) Artık kökenlerini arayanların Anadolu’yu referans almalarının vakti gelmiştir diyebiliriz.
Gelin biz yine konumuza dönelim. Konu o kadar çok işlenmiş ki heykel sanatında, tüm örnekleri buraya almak imkânsız. Yazımıza başlamadan önce diğer bazı örnekler için burada bir link vererek günümüze değin heykellerde hayat bulan Leda ve Kuğu (Zeus) mitosunun sanat serüvenini sonra benim derlediğim görsellerle birlikte izleyelim.
* Prof. Fahri Işık-Uygarlık Anadolu’dan Doğdu. İstanbul 2012. Ege Yayınları, 499 sayfa (536 resim ile birlikte).
Libri -Kitap Tanıtımı- Osman Çağlar Ediz
Orijinali günümüze ulaşmayan en erken Leda-Kuğu (Zeus) heykel örneklerinden biri Epidaurus Asklepius Mabedi’nin baş heykeltıraşı olan (MÖ. 380) ve Halikarnas (Bodrum) Mauseloeumu’nda da çalışmış olan (MÖ 353-350) Timotheus’un heykelidir (ölümü MÖ 340).
Bu heykelin iki düzine kadar – bazıları yüksek derecede restorasyon görmüş – Roma kopyası günümüze ulaşmıştır. Bunların en ünlüleri Los Angeles Getty Müzesi, Roma Capitolini Müzesi, Madrid Prado Müzesi ve New Haven, Connecticut’ta, Yale Üniversitesi Sanat Galerisi’nde bulunmaktadır.
İhsan TOKSÖZ
YEREL
11 Ekim 2024YEREL
11 Ekim 2024YEREL
11 Ekim 2024YEREL
11 Ekim 2024YEREL
11 Ekim 2024YEREL
11 Ekim 2024YEREL
11 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.