Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde ekonomist ve akademisyenlerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dövizde yaşanan “dalgalanmaya” ilişkin olarak konuştu.
“Türkiye’yi başka türlü dize getiremeyeceğini görenler tüm güçlerini ve imkanlarını ekonomi alanına yöneltmiştir. Maalesef içimizde de bu kirli senaryoya figüranlık yapmaya gönüllü epeyce bir siyasetçi, akademisyen, medya mensubu çıkmıştır. Ama önümüzdeki fırsatlar öyle büyük ve tarihi ki bu risklerin hepsini de göze almaya değdiğine inanıyoruz” diyen Erdoğan, bu risklerden birinin de yakın zaman önce yaşanan döviz kurundaki “dalgalanma” olduğunu söyledi. “Bu dalgalanmayı faizleri yükselterek durdurmamız yönünde baskılara maruz kaldığımızı hepiniz biliyorsunuz. Bu sır değil hatta kendi arkadaşlarımız arasında bile aynı yönde değerlendirmeler yapanlar olduğunu da itiraf etmek isterim” diyen Erdoğan, “Üzerimize çöktürülmeye çalışılan kara bulutların aksine ekonomimizin üretim ve istihdam tarafında işler mükemmel denecek seviyede iyi gitmektedir. Bütçe tarafında da hiçbir sıkıntımız mevcut değildir” dedi.
“En çok tedirginliğe yol açan finans kısmındaki dengeyi kısa sürede oturttuğumuzda önümüzdeki yaz aylarıyla birlikte ülkemizin bambaşka bir ekonomik iklime girdiğine hep birlikte şahitlik edeceğiz” diyen Erdoğan sözlerinin devamında dolar kurundaki artışla beraber pek çok kesimde yaşanan fiyat artışlarına değindi. Erdoğan, “Dolardaki artış sırasında fiyatları hangi hızla ve hangi oranda yükseltiyorlarsa aynı şekilde şimdi de geri indirmelerini özellikle ekliyoruz. Şayet hızlı fiyat indirimleri gerçekleşmezse Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile Ticaret Bakanlığımız ellerindeki tüm imkanlarla stokçuların fahiş fiyatlarda ısrar edenlerin üzerine gideceklerdir” ifadelerini kullandı.
Günde birkaç kez etiket değiştirenlerin takipçisi olacaklarının altını çizen Erdoğan, “Ülkemizi yüksek faiz ve hormonlu kur artışı cenderesinden çıkardığımız gibi yüksek fiyat artışı bataklığından da kararlıyız” sözlerini kaydetti.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Ülke olarak İzmir İktisat Kongresi’nden beri ekonomide bizi hedeflerimize ulaştıracak bir yön tayin etmenin gayreti içindeyiz. Dönemin ruhuna uygun araçlar ve yöntemlerle başlattığımız tüm hamleler maalesef bir kısım küresel bir kısmı kendi iç dinamiklerimize bağlı sebepler dolayısıyla yarım kalmıştır. Hep söylediğim gibi 1923 iktisat kongre kararlarının ömrü 1929 büyük buhranına kadar sürmüştür. Rahmetli Menderes ve Özal’ın başlattıkları atılımların akıbeti de hepinizin malumu. Türkiye ilk defa bizim hükûmetlerimiz döneminde yaklaşık 20 yıllık kesintisiz bir kalkınma süreci yaşamıştır. Bu sayede asıl büyük ekonomik hamlemizi yapabilmemiz için gerekli olan altyapıyı önemli ölçüde tamamlamayı başardık.
Hatırlarsanız Mayıs 2013 faiz 4.5’a kadar indirdiğimiz dönemdir. Enflasyon yine o dönemde 6,51. Buraya kadar düştü. Arkadaş Taksim Gezi olayları patladı. Çünkü bizim bu manevramızı hazmedemeyen güçler bu adımı attılar. Bununla orada adeta bir duvara çarpma olayı oldu. Ve burada bir konu daha var biz göreve geldiğimizde IMF’e olan borç 23,5 milyar dolardı. Biz IMF’e olan borcumuzu ödeyerek IMF ile olan işimizi bitirdik. IMF ile herhangi bir kontağımız yok. Ama ana muhalefet yanında birileriyle beraber otellerin arka kapılarında bazı çalışmaları IMF ile yaptılar. Ki ana muhalefetin sözcüsü, eski hazineci midir nedir, o da kulislerin içerisinde bulundu. Bunlar bize de zaman zaman IMF’i tavsiye edenlerdir. Bize IMF’i tavsiye edenler biz IMF ile bağları kopardıktan sonra kendileri IMF ile ana muhalefet yavru muhalefet beraber bankaların veya otellerin arka kapılarında veya kulislerinde kendilerine göre bazı çalışmaları yürüttüler. Biz bu adımları atarken ilginç olan şey başbakanlığım döneminde Nisan 2013 Merkez Bankamızın rezervi 135,243 milyar dolardı. Sonra bir iniş yaşandı ve en düşük nokta ise eylül 2020 83,517 milyar dolar. En düşüğü bu ondan sonra ne yaptı tekrar toparlanma dönemine geçtik. Bu toparlanmayla şuanda geldiğimiz nokta tekrar bugün itibariyle zannediyorum 115 milyar doların üzerindeyiz. Ki bu aradaki gidişle bu çok daha iyi bir konuma gelecek.
Bugün artık Türkiye eğitimden sağlığa ulaştırmadan sanayiye kadar her alanda ihtiyacı olan alt yapıya sahiptir. Tüm veriler artık bu altyapının hazır olduğuna işaret ediyor. Amacımız bu güçlü altyapı üzerinde ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmaktır. Küresel ekonominin iplerini ellerinde tutan ülkeler 2008 finans krizinden beri ciddi bir bocalama içindedir. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin bir üst lige çıkmak için yaptıkları baskıyla bu bocalama daha da artmıştır. Koronavirüs salgını bu tablonun çok daha net görünebilmesini sağlamıştır. Finans krizini çözmek için başlatılan ve salgınla daha da artarak süren para arzı, pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu tablo Türkiye için gelişmiş ülkeler sınıfın çıkma hedefini hayata geçirmesi bakımından oldukça uygun bir zeminin varlığının aynı zamanda ispatıdır. Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki en önemli lojistik, insan gücü olduğumuz gerçeğini sadece biz değil herkes biliyor. İşte bu amaçla ekonomi politikasında tarihi bir değişim başlattık. Bu değişim yeni de başlamamıştır. Uzunca bir süredir de devam etmektedir. Öncelikle klasik ekonomi anlayışının yüksek faizle enflasyonu kontrol altında tutma yaklaşımını bir kenara bıraktık. Bunun yerine yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkeyi büyütme temelli bir ekonomi politikasına yöneldik. Her şeyden önce bu tercihin beraberinde getirdiği pek çok riski pek çok soru işareti var. Yine son 9 yıldır ülkemizin kesintisiz bir şekilde maruz kaldığı siyasi sosyal askeri tehditlerin içinde zaten bulunan ekonomik boyut 2018’den sonra artık ilk sıraya çıkmıştır. Türkiye’yi başka türlü dize getiremeyeceğini görenler tüm güçlerini ve imkanlarını ekonomi alanına yöneltmiştir.
Maalesef içimizde de bu kirli senaryoya figüranlık yapmaya gönüllü epeyce bir siyasetçi, akademisyen, medya mensubu çıkmıştır. Ama önümüzdeki fırsatlar öyle büyük ve tarihi ki bu risklerin hepsini de göze almaya değdiğine inanıyoruz.
Nitekim döviz kurunda bir süredir yaşadığımız anormal dalgalanma bu risklerden biri olarak kapımıza dayanmıştır. Bu dalgalanmayı faizleri yükselterek durdurmamız yönünde baskılara maruz kaldığımızı hepiniz biliyorsunuz. Bu sır değil hatta kendi arkadaşlarımız arasında bile aynı yönde değerlendirmeler yapanlar olduğunu da itiraf etmek isterim. Biz tüm bu telkinlere hatta son zamanda baş gösteren tehditlere aldırış etmeden kendi programımızı uygulamakta ısrar ettik. Nitekim kendi hazırladığımız tedbir paketini açıklamamızla birlikte kurun üzerindeki köpüğün neredeyse bir günde ortadan kalktığını gördük. Tabii böyle bir neticenin ortaya çıkmasında paketin içeriği kadar bizim ekonomi politikamızın başarısına olan inancımızı ve uygulamayı sürdürme konusundaki kararlılığımızı göstermemiz de çok etkili olmuştur. Bundan sonra da aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.
Esasen estirilmeye çalışılan fırtınaların, üzerimize çöktürülmeye çalışılan kara bulutların aksine ekonomimizin üretim ve istihdam tarafında işler mükemmel denecek seviyede iyi gitmektedir. Bütçe tarafında da hiçbir sıkıntımız mevcut değildir. En çok tedirginliğe yol açan finans kısmındaki dengeyi kısa sürede oturttuğumuzda önümüzdeki yaz aylarıyla birlikte ülkemizin bambaşka bir ekonomik iklime girdiğine hep birlikte şahitlik edeceğiz.
Fırsatçılar her dönemde olduğu gibi bu dönemde kendilerini belli etmiştir. Kurdaki ve küresel emtia fiyatlarındaki yüksekliği bahane ederek maliyetlerindeki gerçek değişimle orantısız fahiş fiyat artışları yapanlar oldu. Tüm esnaflara, sanayicilere sesleniyorum; günde birkaç defa fiyat listesi düzenleyenlerin etiket değiştirenlerin kusura bakmasınlar millet adına takipçisi olacağımızı hatırlatmak istiyorum. Bu milleti sömürmeye kimsenin hakkı yok. Dolardaki artış sırasında fiyatları hangi hızla ve hangi oranda yükseltiyorlarsa aynı şekilde şimdi de geri indirmelerini özellikle ekliyoruz. Konut ve ikinci el otomobil gibi piyasalar da buna dahildir. Şayet hızlı fiyat indirimleri gerçekleşmezse Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile Ticaret Bakanlığımız ellerindeki tüm imkanlarla stokçuların fahiş fiyatlarda ısrar edenlerin üzerine gideceklerdir.
Vatandaşımızı huzursuz eden hiçbir gelişmeye, hiç kimseye göz yumamayız. Milletimiz bizi bu makama boşu boşuna getirmedi. Benim haklarıma sahip çıkacaksın diye getirdi. Ülkemizi yüksek faiz ve hormonlu kur artışı cenderesinden çıkardığımız gibi yüksek fiyat artışı bataklığından da çıkarmaya kararlıyız.
Toplantı sırasında kripto para çalışmalarına ilişkin bilgi veren Erdoğan, “Yasa hazır yakında gecikmeden Meclis’e göndereceğiz” dedi.
Kaynak: T24.com.tr
YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.