Belediyecilik bir sevdadır, bir gönül işidir, yaşamın öznesidir.
Türkiye’deki tüm şehirler, yılların ihmali ile tam çarpık yapılaşma örneklerini bünyesinde taşımaktadır. 1980’lerden sonra yaşanan yoğunluklu iç göç karşısında çaresiz kalan yerel yönetimler, önlem almak ve göçle gelenleri kent dokusu ve kültürü içinde elimine etme yerine, bu yoksul ve işsiz insanların kentin dışında kendi başlarının çaresine baksınlar anlayışıyla, bugünkü çarpık yapılaşmanın hazırlayıcısı olmuşlardır.
Kentler bu yoğun göç karşısında adeta bir Köy-Kent konumuna gelmiş ve toplumsal birlik, dayanışma, sosyalleşme, değişim ve dönüşüm sağlanamamıştır. Her kültür kendi kolonisini yaratmaya çalışmıştır.
Bu çarpık kent yapılanması istenilen düzeyde toplumsal refah ve yaşam kalitesini sağlayamamıştır.
Demokratik, katılımcı ve sosyal yerel yönetim anlayışından yoksun bakış açıları, değişim ve dönüşümün önünde engelleyici birer set oluşturmuştur.
Sosyal donatılarla örülmüş kentsel yaşam alanları yaratmanın ötesinde, böyle bir girişimi gerçekçi bir temelde geliştirecek kadrolar oluşturulamamıştır.
Katılımcı olmayan, geniş kent bilinci ufkunu taşımayan bir yerel yönetim anlayışının, doğru temelde geliştirebileceği kentsel bütünlük ve insanca yaşama koşulları olamaz elbette…
Politik vaatlerle, imar aflarıyla, rant beklentileriyle, kişisel ihtiraslarla, kent yönetilmez. Sadece yağmalanır.
Ancak, Türkiye’deki kentlerin büyük çoğunluğunda; geleceği kurgulayan, kentin değişimini dönüşümünü öngören gerçekçi bir plandan uzak olduğu da ayrı bir gerçektir.
Tüm bu olumsuz gidişata rağman; belediyelerin, ilgili odaların, üniversitelerin, mesleki örgütlerin, yerel dinamiklerin katılımıyla kentlerin önünün açılabileceği ve kent bilimi ışığında doğru yaşam alanlarının yaratılabileceği görülmekte ve bilinmektedir.
Bundan sonra çok daha sağlıklı Kentsel Dönüşüm/Yenilemenin yaratılacağı bir süreci başlatmak gönül işi, halk sevdası ve dürüst bir yaklaşımla mümkündür.
TOKİ’nin “Tüccar” mantığından uzaklaşması koşuluyla ve yetkin müteahhitlerle birlikte işbirliği geliştirilerek yeni bir dönüşüm/yenileme sağlanabilir.
Bir kentte yaşıyorsak, o kentin tüm sorunlarına karşı duyarlı olmalıyız.
Kenttaş olmalıyız. Kenttaş olabilmek için yurttaş kimliğimizi ön plana çıkararak, önyargılardan, ayrışmalardan uzak bir bakış açısıyla, gelecekte gururlanacağımız bir yaşam alanı yaratmalıyız.
Gelişmiş toplumlar, izlenen bu yol sayesinde birlikte kalkınmayı hedeflemek, birlikte mutlu olmayı yaratmak, duygudaşlık kültürünü içselleştirerek yaşama tutunmakla bu noktaya geldi.
Kendi değerlerimiz, hassasiyetlerimizi deneyim ve kent bilimiyle harmanlayıp, demokratik özümüzü ön plana çıkardığımızda, Avrupa sisteminden daha ileriye gitme şansımızın olduğunu hiçbir zaman unutmamamız lazım.
Birçok problem yaşamış ve darbeler tarihinin öne çıktığı sosyolojik vakalarla harmanlanmış bir süreçten geçiyoruz. Yoksulluğu, sömürüyü iliklerine kadar yaşamış bir toplum olarak bunlardan ders çıkarmamızın zamanıdır artık.
Demokrasimizin olgunlaşmasını ön plana çıkardığımızda, kentlerimizin daha modern, daha çağdaş ve insanca yaşanabilir mekanlar haline gelmesini kolaylıkla sağlayabiliriz.
Bunun temel koşulu; demokratik ve yenilikçi yerel yönetim anlayışıyla şekillenen bir bakış açısının yaşamsallığıdır.
Muhtarlarımızı, yerel meclisimizi, belediye başkanlarımızı, parlamenterleri seçerken; önyargılardan arınmış, hiçbir ideolojinin, hiçbir partinin, hiçbir kişinin etkisinde kalmadan kendi özgünlüğümüzle, kendi irademizle tercihimizi vicdan ve ahlak ölçülerinde değerlendirerek kullanmalıyız.
Bizler birey olarak; düşünen, algılama ve yorumlama yetilerimizle geleceği kurgulayabilen varlıklarız.
Bu kurguyu ancak tüm saplantılardan, yaratılan algılardan arınarak sağlayabiliriz.
Bunu sağlamanın yolu yurttaşlık kimliğimizle değiştiren-dönüştüren bir konuma gelmeliyiz.
Bu değişim ve dönüşüm; yerelin güçlendirilmesi, insan odaklı, adaletli hizmetler ile biçimlenmiş bir iletişim ve yönetişim anlayışıyla doğru uygulanabilir.
Belediyeler, bu anlayış ve yönetişim becerisiyle kurumsallaşmalı.
Çünkü belediyecilik; bir sevdadır, bir gönül işidir, hizmettir ve iradedir.
Belediyecilik; umudun, heyecanın, yaşamın özüdür.
Belediyecilik; ekonomi ve demokrasinin bir bütün olarak ele alındığı ve hizmetin şehir yaşamına her alanda adaletli uyarlandığı, “Yeni Nesil Belediyecilik” anlayışı ile, yaşamı konforlu kılarak kolaylaştıran bir kurumdur
Belediyecilik; ayrımcılığa karşı durma, özgürlüğü, huzuru, barışı savunma ve uygulama alanı olarak, hizmeti eşit, paylaşımı adaletli götürme iradesidir.
Belediyecilik genel tanımı ise; bir insanın doğumundan yaşamı sonlanana kadar bütün sosyal yaşamıyla yakından ilgili bir yerel ve kurumsal yapıdır.
Bu derece yaşama yakından dokunan bir kurumun, hakkaniyet ölçülerinde hizmet verebilmesi için; demokratik bir yasal mevzuat, yaşamı doğru yorumlamada içselleştirilmiş irade ve doğru seçilmiş bir başkana gereksinimi var.
Evet; ufku geniş, halka yakın ve cebi temiz bir başkana ihtiyaç var.
Aksi takdirde; kent kimliği ve değerlerinin politize edilmesi sakıncalıdır.
Kent estetiğinin ve kimliğinin oluşturulması işi; kent bilimine, işin uzmanlarına bırakılması gerekir. Kent bilimi uzmanları bu kaygıyla sosyal yaşamı kurgularken iyi analiz etmeleri ve uygulanabilirliği planlara yansıtabilmelidir.
Devlet, halk, sivil toplum arasında karşılıklı hak paylaşımı; birlikte kalkınmanın, üretmenin, birlikte paylaşmanın, birlikte demokratikleşmenin temel dayanağı olmalıdır.
İnsanlar ve toplumlar birbirlerini anladıklarında hiçbir problemin olmadığı görülür.
Dünyadaki bütün problemlerin ana kaynağı; insanların ve toplumların birbirlerini anlayamamasıdır. İnsan yaşamını doğru mekanlara taşıyabilen, evrensel değerlere sahip, iletişim ve yönetişimin planlamasını iyi yapabilen yönetici/uzmanlara ihtiyaç var.
Temel sorun; insanla doğayı örtüştüren, yaşamı konforlu kılan, geleceği doğru yorumlayan, doğayı koruyabilen bir bakış açısının ve planlamanın, sosyal yaşamda uygulanabilir ve sürdürülebilir olmasıdır.
Bedrettin Gündeş / Sosyolog-Yazar
YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024YEREL
19 Aralık 2024