23 Aralık 2023 Cumartesi
Geçmiş zaman yazıları; Ocak 2005 arşivimden… (Liman İçin Düğün Değil, Düşünme Zamanıdır...)
Diyalektik Nedir ? Diyalektik Materyalizm Nedir ?
YALIN ÜRETİM, SÜREÇ İYİLEŞTİRMELERİ SAĞLAYARAK VERİMLİLİĞİ ARTTIRIR
Allah Gültak’a Yardım Etsin…
İyiyiz herhalde..!
Genç Mersin, kent olarak yerleşimin yoğunlaştığı ilk günden beri denizcilik anlamında Anadolu’ nun dünyaya açılan en önemli kapısı…
Tahmil ve tahliye işlemlerinde iskelelerin yetersiz ve doğal koşullara karşı korunaksız kalması nedeniyle 1900’ lerin başında korunaklı modern bir limanın yapılması girişimleri iki dünya savaşı, küresel ekonomik krizler ve hükümetlerin de gerekli önemi vermemesi sonucu akamete uğrasa da, geciken limanın 1950’ de yapımına başlanır ve o döneme göre hayli kısa sürede tamamlanarak 1958’ den itibaren hizmet vermeye başlar..
İkinci Dünya savaşında ABD silahlı kuvvetlerinin malzeme sevkiyatı amacıyla başlattığı yöntem 1970’ lerin ortalarında dünya lojistik sektörünü tümüyle değiştirecek bir devrime yol açar…
Binlerce yıldır kuru yük gemileriyle sürdürülen deniz taşımacılığında yükün kapıdan kapıya ulaştırılmasını sağlayan konteyner türü taşımacılık dönemi başlar…
İlk yıllarda 800 konteyner taşıyan gemiler boy gösterirken zaman içinde kapasiteler 30 katına çıkar.
Bugün 20 binden fazla konteyner taşıyan gemiler söz konusu ve uzak doğu tersaneleri 24 binlik gemileri denize indirmek için gün sayıyor..
Genç Türkiye’ nin dünyaya açılan en önemli kapısı genç Mersin lojistikte yeni bir çağ başlatan devrime bigane kalamazdı, öyle de oldu…
1985 yılında TBMM tarafından kabul edilen beşinci 5 yıllık kalkınma planında ‘uluslararası taşımacılık yönünden önemli bazı limanlarımızda konteyner terminalleri yapımı sağlanacaktır’ ifadesi aslında tam olarak Mersin’ i tarif ediyordu…
Altıncı ve yedinci kalkınma planlarında da pekiştirilen ihtiyaç 2000’ lerin başından itibaren ete kemiğe bürünmekle kalmadı. Devasa boyutlardaki konteyner gemilerinin ortaya çıkmasıyla bu kez Ana diğer adıyla HUB limanlarının gerekliliğini ve önemini ortaya koydu…
20 bin konteyner taşıyan 400-500 metre uzunluktaki gemilerin yanaşacağı rıhtımlar bir yana, bu gemilerin hayli yüksek masrafları nedeniyle bekletilmesi de aşırı maliyete yol açmakta..
Bu nedenle Ana Aktarma Limanı öylesine organize edilmeliydi ki, gemi geldiği an yanaşacak, getirdiği konteynerleri indirip, alması gerekenleri saatler içinde yükleyip yoluna devam edecekti..
Mersin limanı konteyner taşımacılığında hayli öne çıkıyordu ama yılda 1-2 milyon elleçleme kapasitesi ve mevcut durumuyla yılda 10 milyon konteyner ve üstü elleçleyen limanlar için kullanılan Ana (HUB) liman özelliğinden hayli uzaktı…
Aynı dönemde küresel üretim ve dağıtım üssü haline gelen Çin’ in dünya ticaret hacimlerini çok daha ileri boyutlara taşıyan ağırlığı da eklenince Çin limanlarından başlayıp Atlas okyanusuna ulaşan taşıma ağlarına hizmet verecek Ana Limanların oluşturulması çok daha önemli hale geldi..
Türkiye’ nin dünyayı şekillendirmeye başlayan bu trende ayak uydurmak için ‘3 denize 3 ana liman’ sloganıyla Akdeniz’ de Mersin, Ege’ de Çandarlı ve Marmara’ nın Karadeniz ağzında Filyos liman projeleriyle ilgili hazırlıkları işte bu gelişmelerin dışında kalmama kaygısıyla 1990’ ların sonunda başladı..
Aslında Çin’ den başlayıp İngiltere’ ye uzanan güzergâhta konteyner sektörünün Çandarlı ve Filyos limanları ilgisini çekecek konuma sahip değildi…
Yılda 13-14 milyon elleçleme yapan Dubai’ deki Jebel Ali ile Rotterdam ve Antverp arasındaki tüm Akdeniz boyunca Baltıklara kadar bir Hub limanı yoktu ve Mersin stratejik konumuyla bu anlamda ideal koşullarıyla en önemli adaydı…
2009 yılında onaylanan ÇED dosyası ve yabancı yatırımcıların ilgisi de eklenince Mersin Ana Konteyner limanının birkaç yıl içinde hizmete girmesinin önünde pek engel kalmıyordu…
Bu iyimser beklentiyi boşa çıkaracak bürokratik engelleri ve sahipsiz Mersin’ in lobi gücünden yoksun olmasını saymazsak…
Ancak ortaya çıkan olumlu koşullar ve Mersin’ in alternatifsizliği ile birlikte mevcut limanın 2007’ de işletmesini üstlenen grubun kısa süre sonra ‘biz her türlü ihtiyacı karşılarız, gerekirse rıhtım uzatır büyük gemilere de hizmet veririz’ türünden sözlerle başlayan ‘lobicilik faaliyetleri’ zaman içinde Mersin yanında ülkenin kaderini değiştirecek yaşamsal projeye duyulan heyecanın en azından bürokraside uyutulmasına yol açtı…
Ölü yatırımdan başka işlevi olmayan Çandarlı ve Filyos’ a bol keseden kaynak aktarılıp iki yatırım da tamamlanırken jeostratejik anlamda Akdeniz’ in HUB limanı özelliklerine sahip tek aday konumundaki Mersin Ana konteyner Limanı projesi buzdolabına kaldırıldı…
2014-18 yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Planında yer alan “Türkiye’ nin artan dış ticaretini karşılamak ve bölgesel aktarma merkezi olmasını sağlamak için büyük ölçekli Mersin Konteyner Limanı etüt projeleri tamamlanmış, Çandarlı limanının yapımına başlanmıştır” ifadesi beklentileri boşa çıkaran hayal kırıklığının özetiydi…
Ve umutların Akdeniz sularına gömülmesi, 2019-23 yıllarını kapsayan On Birinci kalkınma planındaki tek cümleye sığdırılacaktı…
O güne kadar tüm planlarda yer alan “Mersin Konteyner Limanı” tanımı ‘Doğu Akdeniz Bölgesinde Ortadoğu ve Orta Asya coğrafyasına çıkış kapısı olacak transit yük odaklı bir Ana Konteyner Limanı inşa edilecek’ hedefine revize ediliyordu..
Mevcut Mersin liman işletmecisinin lobi gücüne karşı sahipsiz Mersin’ in bir kez daha hüsran yaşamasına hazırlıklı olunması gerektiğinin farkındaydım ancak itiraf edeyim bir kentin böylesine dışlanabileceği beklentilerimi de aşan bir durumdu.
Plan metnini resmi gazetede okuduğum an yaşadığım şokun ardından uyardığım, MTSO ve MESİAD gibi kent ekonomisinde ağırlığı olan kurum yetkililerinin ulaştığı o günlerin etkili kimi Bakan ve siyasetçileri ‘yanmakta olan gönüllere su serpen ve Mersin’ den asla vazgeçilmediği’ sözleriyle ortalığı yatıştırmaya çalıştılar ama gidişat başka şeyler anlatıyordu…
Derken pişirilmekte olan ‘Doğu Akdeniz bölgesinde Ana Konteyner Limanı’ projesinin kokusu Adana Yumurtalık ÇED dosyasıyla ortaya çıktı..
2009’ da tamamlanan Mersin Ana Konteyner Liman ÇED dosyası on üç yılın sonunda artık ‘kadük’ duruma düşerken nur topu gibi Yumurtalık Ana konteyner Limanı projesi var bugün kucağımızda…
Adana İli, Yumurtalık İlçesi, Gölova Mahallesi, Deniz Mevkii’nde T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan “Adana (Doğu Akdeniz) Ana Konteynır Limanı” projesi ÇED dosyası ile ilgili süreç Adana Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünün 24 Haziran 2022 tarihli halkı bilgilendirme kapsamlı toplantı ilanıyla duyuruluyor…
Halkı bilgilendirme toplantısı ise 4 Temmuz 2022 günü Yumurtalık İlçesi, Gölovası Mahallesi, Gölovası İlkokulunda saat 11’ de gerçekleştiriliyor…
Peki, Yumurtalık’ ta seçilen bölge gerek konumu gerek kara bağlantıları itibariyle Konteyner liman yapımına uygun mu?
Aslında liman anlamında Mersin ve Yumurtalık ikilemi yeni ortaya çıkmış değil ve Mersin’ in tartışılması bile gereksiz avantajları çok eskilere dayanıyor..
1920’ lerde Mersin liman yapımı ile ilgili kanun tasarısı TBMM’ de tartışılırken gündeme gelen Bakanlık raporlarında Mersin- Yumurtalık karşılaştırması yapılıyor ve Yumurtalık’ ın asla Mersin ile boy ölçüşemeyeceği somut ve bilimsel verilerle ortaya konuyor…
Sadece bu da değil…
Bugün Yumurtalık Projesini hazırlatan Ulaştırma Bakanlığının 2009’ da ÇED sürecini tamamlayarak yatırıma hazır hale getirdiği Mersin Ana Konteyner Liman proje dosyasında da Mersin- Yumurtalık karşılaştırması iki bölgenin zayıf ve güçlü yanları itibariyle yer alıyor ve Yumurtalık’ ın neden Mersin’in yerini alamayacağı hususu güçlü somut verilerle vurgulanıyor…
1922 TBMM Nafıa Komisyonu ve 2009 Mersin Ana konteyner Projesinde yer alan bilgi ve belgelerle neden Yumurtalık’ ın Ana konteyner limanı olamayacağı konusunu sonraki makalede ele alacağım…
Abdullah AYAN