07 Haziran 2022 Salı
Geçmiş zaman yazıları; Ocak 2005 arşivimden… (Liman İçin Düğün Değil, Düşünme Zamanıdır...)
Diyalektik Nedir ? Diyalektik Materyalizm Nedir ?
YALIN ÜRETİM, SÜREÇ İYİLEŞTİRMELERİ SAĞLAYARAK VERİMLİLİĞİ ARTTIRIR
Allah Gültak’a Yardım Etsin…
İyiyiz herhalde..!
Çok karışığız.
Ve karışmaya, karıştırmaya çok alışığız. Hep bir mikser modunda yaşamaktan bozuldu ayarlarımız.
Boşa harcadığımız enerjinin faturası için bile kredi çekiyoruz.
Veren hesap alacaklı, alan hesabın borcundan haberi yok. “Çılgınlık Çağı’ bu… İnsanlar, duygular, tavırlar toz duman.
“Sakinliği içselleştirmek, farkındalığı yükseltmek ve duygularımızla yüzleşmek zorundayız” diyor tüm psikologlar Yani diyorlar ki düşürün mikserin ayarını.
Malzemeyi iyi ölçün tartın. Üzümle cheesecake yapamazsınız.
Kalıp yoksa yaptığınız kekiniz çok kabarmaz tepside.
Kalp yoksa zaten dümdüz sayılırsınız.
Aşkların fişini çektik.
Dilbilgisi tamam, ruhun imla bilgisini öğreten öğretmen yok.
Kelam tamam, kamil yok. Eline kalem alan ya kusurlarımızı yazıyor, ya duvarlarımızı çiziyor.
Kestik selamı sabahı.
Adresi postacıya değil de pastacıya sorunca bildiğimiz yollarda kaybolduk.
Söndürdük sokakların gönül lambalarını
Tasarruf ettik boylu boyunca
Tavırlara hoşgörüyü az, nefreti bolca koyduk
Duyguların ayarını yüksek devirde bozduk
Sonra da hep birlikte, tüm hayat sakinleri olarak, yaşamın zifiri karanlığından şikayet eder olduk.
Bugün yaşadığımız, suçu hep başkalarına atma telaşı Sen değil, ben değil, biz değil..
Öyleyse Kim söndürdü bu ışıkları?
Gönül Aksoy Altun
“Beni bir ömür boyu sevecek misin?”
sorusuyla kalplerin garanti belgesini görmek isteyenler var.
Ya da “Ayrılacaksak hiç başlamayalım”
cümlesiyle kalbe prangayı vuranlar…
Bazıları kalpleri ayarlanabilen elektronik bir cihaz sanıyorlar.
Bu soruları soranlara maksimum iki yıl sevilebilme garantisi veriyorum.
Doğru soru şudur: “Seni ömür boyu sevmem için gerekli ilgiyi, sevgiyi, duyguyu, umudu, sadakati, hoşgörüyü sen bana sunabilecek misin?
Ben sana bunları sunabilecek miyim? “
Yani kalbinizin maksimum kapasitesi ne kadar?
Malum herkesin sevme kapasitesi kalbinin büyüklüğü kadar.
Kalp bozulmaz, sevmeler bozulur.
Yeterli kanı pompalamazsan ritmi bozulur.
Yeterli enerjiyi sunmazsan taşikardi olur.
Kaçak enerji bağlarsan kontak yapar.
Kullanıcı hatası garantiyi geçersiz kılar.
Kalbi bozarsan, üretici firma sorumluluğu üstlenmez…
Ürünü değiştirmez…
İadesi yok…
Duygularınızı geri vermez.
Kendini yenilemez.
Demem o ki güzel insanlar, makinelerin bile garanti süresi sınırlı…
Siz neyin garantisini istiyorsunuz?
Ömür boyu sevebilmek ömür boyu sevilmenin garantisidir.
Sözleşmede yazan asıl maddeyi umursamıyorsunuz.
Sevginin hiçbir şeyi kırık, hiçbir şeyi eksik, hiçbir şeyi bir şarta bağlı olmayacak,
Muhasebesi tutulmayacak,
Bedeli olmayacak.
Bozulduysa sevmeleriniz,
Bozulduysa kalbiniz çağırın en yakın yetkili servisinizi…
Onlar da başkasının yazdığı şiirler, başkasının söylediği şarkılar…
Ne kadar dinleseniz de, ne kadar okusanız da
Başkasının sevgisinin size bir faydası olmayacak.
Yalnız şu üç şey hep garanti kapsamında kalacak:
Kalbimizi kullanmayı bilmediğimiz…
Sevmeyi beceremediğimiz,
Bir de,
Bir gün öleceğimiz…
Gönül Aksoy Altun
Yazarımızın diğer yazıları;
–
Eski kasetlerimle zaman geçirdim biraz. Kasetçalarımı da hala saklıyorum gençliğimin hatırasına.
Biraz dinleyeyim istedim.Neredeyse en sevilenlerin “best “leri var koleksiyonda.
İlk sırada Bülent Ersoy:
“Doğum Günüm Bana Geldiğin Gündür” diyor.
Kaset aynı, şarkılar aynı ama o ben, o ben yok ki ortada.Ya da ulaşılamıyor duygularına.
Bir zamanlar bu şarkıları dinlediğim dekoru da, ruhu da kaybettiğimi fark ettim. Eskiye özlem diye bir şey yok galiba.
Kendine özlem bu. O ruha, o duyguya, o sabıra, o sevgiye…
Aşkı doğum günü olan var mı?
Var mıydı gerçekten?
Var olacak mı?
İçimizde bir kumru hala o baharı bekliyor
Ah güzel kumru, hasreti tattırma artık bize ne olur?
Eskici dükkanı değil ki kalbimiz, içeri giren ömür boyu oturamıyor kırık bir sandalyede.
Herkes kendine yolcu.
Dükkan sahibi dükkanının kapısını açık bırakmış, yenilerin peşinde koşuyor.
Sobayı özlüyorsun, odun taşıyacak, ateş yakacak gücün kalmamış. Üstelik azıcık soğukta titriyorsun, üşüyorsun.
Hızarcı mahalleye gelse , sesinden rahatsız oluyorsun.
Bir çocuk camını kırsa mahkemeye veriyorsun,zili çalıp su istese kapını açmıyorsun.
Taşlı, patika yollarda yürüyemiyor, ağaçlara tırmanamıyorsun.
Yüzmek için ırmaklar yetmiyor artık, havuzlar istiyorsun.
Yağmurun çisesi, yolun tozu, arabanın çamuru rahatsız ediyor seni.
Zeytin, peynir, ekmek sofralarda doymuyorsun.
Arabesk dinleyenleri küçümsüyor, Müslüm şarkılarıyla lüks mekanlarda kadeh kaldırıyorsun. Müziği duyuyorsun ama duyguyu bilmiyorsun.
Bir aşk uğruna ölmeyi de, yaşamayı da beceremiyorsun. “Sevgilinin ayakkabısı kirlenmesin diye tozlu yollara su serpmenin” mecazından haberin bile yok.
Sonra kiminle sohbete girsen”Ahh neydi o eski günler”deyip edebiyat parçalıyorsun.
Şiiri olmayan bir şair oluyorsun.
Eskiye tahammülü olmayan eskiciyi övüyorsun.
Ben bütün eskileri verip huzursuz bir konfor aldım yeniden.
Sahi siz ne verip ne aldınız eskiciden?
Markalı mandallarınız sıkı tutuyor mu bari paranın güneşine astığınız rengi solmuş mutluluklarınızı?
Gönül Aksoy Altun
Yazarımızın diğer yazıları;
*
Gönül Aksoy Altun
Var olmakla yaşamak arasında çok derin bir çizgi var.
Nasıl ve ne için yaşarız hayatı?
Bu sorunun cevabını doğduğumuz andan itibaren, hatta anne karnına düştüğümüz andan itibaren çevremizdeki her şey ve herkes bize fısıldar.
”Çocukluktur anavatanı insanın”.
İnsan sadece çocukluğunu, her nereye giderse ardından sürükler. Hep onun elinden tutar.
Yaşam dediğimiz şey, boşlukları doldurmasıdır geri kalanların.
*
ELİNİZDEKİ ELMA ŞEKERLERİNİN TADINI UNUTMAYINIZ. ÇOCUK GÜLÜŞLERİNİZİ HİÇBİR AŞKIN DURAĞINDA, HİÇ KİMSENİN DUDAĞINDA ASILI BIRAKMAYINIZ.
*
Yaşayanlar bazen gidenlerden daha ölüdür. Ölüler bazen yaşayanlardan daha diri… Ölümsüz olmak bir mermer taşına isminizin kazılarak yazılmasından çok başka bir şeydir.
Anılara, gönüllere, mutluluklara, gülümsemelere,
şarkılara, şiirlere tavrınızın kazılmasıdır sizi ölümsüz yapan.
Bir şairin kaleminde şiir olmak ne demektir bilir misiniz?
Şair ölür, siz ölmezsiniz!
*
ŞİİRİ OLMADIĞINIZ KALEMLERİN MÜREKKEBİNDE KURUMAYINIZ. ADINI HATIRILAYAN SON KİŞİ ÖLDÜĞÜNDE ÖLÜRMÜŞ İNSAN. ADINIZI EN AZ BİR GÖNÜLDE İMZALI BIRAKINIZ.
*
Öyle söylendiği gibi şifreleri, denklemleri, kuralları olan bir matematik dersi değildir hayat. Bilinmeyenleri, bilinmek istenmeyen şeylerden ibarettir sadece. İsterseniz bazen soruyu okurken bile bulabilirsiniz çözümlerini.
*
TÜM SORULARI HEP İKİ DEFA, HEP DİKKATLİ OKUYUNUZ. HAYATTAKİ BÖLMENİN SAĞLAMASI ÇARPMA İŞLEMİ DEĞİLDİR. TOPLAMA İŞLEMİDİR. DOĞRU CEVAPLARI KALP, OKUYUCUYA HEP DOĞRU İŞARETLER, CEVAPLARI MANTIK KAYDIRIR. HAYATIN MATEMATİĞİNİ ŞAŞIRMAYINIZ.
*
Anlaşılmaktan ve sevilmekten başka öyle çok büyük istekleri yoktur insanların aslında. Diğer bütün o yıkıcı ve tatminsiz arzular, bu isteklerin karşılanamamış olmasından kaynaklanır. Sevdiğimiz gibi sevilmek, anlattığımız gibi anlaşılmaktır tek derdimiz hayatta. Hatta bu en büyük derdimizdir.
*
SÖYLEDİKLERİNİZİ HATTA SÖYLEMEDİKLERİNİZİ DUYANLAR, KALBİNDEN KALBİNİZE KÖPRÜ KURANLAR İÇİN KULLANIN TÜM CÜMLELERİNİZİ. BELKİ YUMUŞATABİLİRİM İNANCIYLA TAŞLARI SULAMAYINIZ.
*
Ölüm, en sarsıcı gerçek, en mükemmel öğretmen. Bir anda kapatır tüm ışıkları. Bilmiyoruz, belki başka ışıklarla aydınlatacaktır bizi. Belki de başka karanlıklar bekliyor bizi… Şu hayatta hiç kimse yoktur ki “ben yeterince yaşadım desin, bana fazlaydı bu hayat, birazını da başkaları kullansın” desin Herkes hüzünlü, herkes bir tamamlanmamış olduğundan yaralı, her kalp yaşamaya kanıyor. Herkes mutluluğu bir şeylerden, birilerinden, bir yerlerden bulacağını sanıyor. Oysa hiç beklenmedik bir anda bir bakmışız bir perde kapanıyor.
*
HAYALLERİNİZİN BİR ZERRECİĞİNİ BİLE HAYAT DENEN BU SAHNEDE YARALI BIRAKMAYINIZ. GİDERKEN GEÇTİĞİNİZ YOLLARDAN KIRDIĞINIZ KALPLERİN PARÇALARINI TOPLAMAYINIZ. KAÇ YIL, NASIL, NEREDE, NE ŞEKİLDE YAŞAMIŞ OLURSANIZ OLUN YÜRÜDÜĞÜNÜZ YOLLARIN, MİSAFİRİ OLDUĞUNUZ KALPLERİN IŞIKLARINI AÇIK BIRAKINIZ, KAPATMAYINIZ.
*
Giderken yanınıza hiç kimsenin sahip olamadığı yıldızları,
Gözlerine tebessüm hediye ettiğiniz çocukları,
Varlığınızla mutluluklara boğduğunuz anaları,
İsminizi andığında sevgisini yüreğinizde hissedeceğiniz dostlukları,
Ve…
Yalnızca sizin,
Yalnızca sizde,
Yalnızca sizinle anılacak benzeri olmayan aşkınızı,
ALMAYI UNUTMAYINIZ!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.