09 Nisan 2022 Cumartesi
Geçmiş zaman yazıları; Ocak 2005 arşivimden… (Liman İçin Düğün Değil, Düşünme Zamanıdır...)
Diyalektik Nedir ? Diyalektik Materyalizm Nedir ?
YALIN ÜRETİM, SÜREÇ İYİLEŞTİRMELERİ SAĞLAYARAK VERİMLİLİĞİ ARTTIRIR
Allah Gültak’a Yardım Etsin…
İyiyiz herhalde..!
Atatürk Parkı İnönü Bulvarı üzerinde, limanın hemen bitiminden başlayıp Çamlıbel Balıkçı Barınağına kadar uzanan bir alanı kapsıyor. Adnan Menderes’teki Kültür Parkı yok iken bütün Mersin’in ayak izlerine tanık olmuş bir park.
Mersin’in güney sahilinde bulunan Parkın uzunluğu 1200 metre olup, toplam yüzölçümü 184 dönüm civarındadır.
Bu parkın mülkiyeti Milli Emlak İdaresi’ne bağlıdır. Yani bir şehrin bütün yerel hizmetlerinden sorumlu olan belediye değil, hükümete bağlı Maliye Bakanlığı’nın tasarrufundadır.
İşin ilginç tarafı belediyeler halka yeşil alan yaratma ve gezinti yerleri oluşturmak için maalesef Milli Emlak’tan tahsis yoluyla kiralamak zorundaymış.
Halk ne bilsin bu büyük parkların Milli Emlak’a ait olduğunu. Bakım ve hizmet olmayınca hedef tabi ki, belediyeler oluyor.
Bunu da yeni öğreniyoruz. Milli Emlak isterse tahsis eder istemezse vermez. Kocamaz döneminde de sahildeki kafeler yıkılmış ancak Milli Emlak’la kiralama/tahsis sonuçlandırılmayınca yıllarca atıl durumda kalmıştı. Hem Atatürk Parkı hem de Kültür Parkı adeta mezbelelik durumdaydı.
Şu anda bir taraftan limanın genişleme girişimine büyük tepki oluşurken, öte yandan Atatürk Parkı konusunda Belediye ile Milli Emlak arasında yaşanan anlaşmazlıklar var.
Limanın genişlemesine karşı başta Büyükşehir olmak üzere tüm STK’ların, vatandaşların ve mesleki örgütlerin yoğun tepkileri ve eylemleri sonucu iş mahkemeye intikal etmişti. Büyükşehir ve STK’ların itirazı kabul edilerek mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Bu karar tüm Mersin’de memnunlukla karşılandı. Bundan sonra yeni limanın yapılması için herkes sesini yükseltmeli.
Bu Mersin bizim. Başka Mersin yok. Birileri çok kazansın diye şehirleri katletmek doğru değil. Zaten mahkeme de çok doğru bir kararla Atatürk Parkı’nın şehircilik açısından önemini gerekçesinde açıklamış.
Atatürk Parkı ise başlı başına bir problem.
Belediye Atatürk Parkı’nın kalıcı olarak kendilerine tahsis edilmesini istiyor.
Nedeni de; 148 dönümü kapsayan ve şehrin prestij parkı olacak bir düzenleme yapmak istiyorlar.
Doğrusu Atatürk Parkı yıllardır kaderine terk edilmişti. Kocamaz döneminde el sürülmediği gibi, vatandaşların korkudan gitmek istemedikleri bir park konumundaydı.
Parkın deniz tarafındaki kaldırımların dalgaların etkisiyle tahrip olması nedeniyle, Büyükşehir tarafından geçen yıl onarılmıştı. Bu parkta biraz düzenleme ve güvenlik sağlanmaya başlamıştı ki, yine tahsis gündeme gelmiş.
Ancak, hem Kültür Parkı’nın hem de Atatürk Parkı’nın Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilmemesi anlaşılır gibi değil. Milli Emlak parkın yeşil alan dokusunun bozulmaması koşuluyla devredebilir.
Büyükşehir’e tahsis edebilir. Ve edilmelidir de…
Ayrıca, 321 km deniz sahilimiz var. Sahil koruma yasaları çerçevesinde vatandaşın daha fazla ve daha iyi koşullarda denizden istifade edebilmesi için tüm sahilin Büyükşehir’e devredilmesi gerekmez mi?
Aslında Milli Emlak’ın bunu gönüllü olarak devretmesi lazım. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve halka daha fazla hizmet götürebilmesi için bu şart.
Büyükşehir sınırları son yasal düzenlemelerle genişletildi. Yenice’den Anamur’a kadar tüm hizmetler belediyeler tarafından yapılmaktadır.
Milli Emlak’ın sahilleri kendi kontrolü altında tutması ne anlama geliyor. Bu kadar oteller sahili neden işgal etti o zaman. Niye buralara göz yumuldu. Kaçak yapılar yapılınca Milli Emlak yetkilileri neredeydi. Bunu hesabı verilecek mi?
Engellenen her hizmet, Mersin’e yapılan haksızlıktır.
İbrahim YALÇINER