21 Temmuz 2023 Cuma
Geçmiş zaman yazıları; Ocak 2005 arşivimden… (Liman İçin Düğün Değil, Düşünme Zamanıdır...)
Diyalektik Nedir ? Diyalektik Materyalizm Nedir ?
YALIN ÜRETİM, SÜREÇ İYİLEŞTİRMELERİ SAĞLAYARAK VERİMLİLİĞİ ARTTIRIR
Allah Gültak’a Yardım Etsin…
İyiyiz herhalde..!
“TYPHON ÖYKÜSÜ
MERSİN TANITIMI İÇİN BİR FIRSAT
Bu öykü Mersin ve bölgemiz için üzerinde işlenerek tüm dünyaya servis edilecek bir turistik-mitolojik malzemedir. Ama bu yönde yıllardır herhangi bir atılım olmamıştır. Typhon için bestelenecek bir opera, bale ya da orkestra eseri, bir tiyatro senaryosu ya da bir bilimkurgu öyküsü, romanı, hatta bir fantastik film çekimi Mersin ve yöre turizmi için en az Typhon’un haykırışları ve Zeus’un yıldırımları kadar etkili olacaktır. (Semihi Vural. Korykos-Kızkalesi ve Yakın Çevre Örenleri. Mersin Büyükşehir Belediyesi (MBB) Kültür Yayınları. S. 83 – Mersin 2021)”
“Anlaşıldı mı şimdi Vehbi’nin kerrakesi?”
Yani, “işin aslı-astarını gördünüz mü şimdi?”
Bugüne değin Semihi Vural’ın kitabından alıntıladığım yukarıdaki paragraftaki öneriyi parlatacak bir yazı yazmak amacıyla başladığım “tefrika” makalelerimin on dördüncüsünü okuyorsunuz şimdi.
Bir türlü şu Typhon-Zeus Döğüşü’ne, “Metaforik Ses”e gelemedi sıra.
“Bir yazıda yapılabilirdi bu” diye düşünenleriniz olabilir.
Daldan dala atlayalım dedik başlangıçta ama Kilikya’nın kültür cangılında bir türlü dallardan yere inemedik.
Benim de öngöremediğim bir yazı tarzı oluştu ve birçok internet linki ile zenginleşen bilgiler topladık ve paylaştık, kültür dağarımıza kattık.
Şimdi de mitolojinin dehlizlerine giriyoruz işte.
Duyuyorum, duyuyorum!
“Hay senin yazı tarzına!” dedi gençlerden birisi…
Kilikya’nın kültür damarlarından bahsediyoruz burada.
Cehennemin dibine – pardon – konunun derinliklerine inmeden, okurlara nasıl anlatırım ben bir öykünün önemini? Mitoloji bilmeden, herhangi bir olayın, öykünün önünü-sonunu nasıl anlayacak okurlar?
Beste yapacaklar, sahne oyunu, şiir, öykü, roman yazacaklar, film yapımcıları, nasıl işlesinler bu konuyu?
Uzun uğraş!
Yaniii… İyi bir girizgâh yapmamız gerekiyor öykümüzü anlatırken. Evrenin boşluğundan nasıl ilk tanrılar çıktı, dünya nasıl yaratıldı?
Gelecek yazımızda artık Metaforik Ses’i sanal olarak sizler de duymaya başlayacaksınız…
***
Geçmiş yazılarımda Cennet-Cehennem obruklarını sahne olarak sizlere tanıttım. Şimdi iş kast, yani “oyun kahramanları”nın tanıtımına geldi.
Ne demiştik geçen yazımızın sonunda:
Zeus’u bilen bilir.
Bu “Typhon” da kim ola, ne ola?
Aşağıda, artık yılan hikâyesine dönen (!) ve yazımıza başlık olan Typhon Ailesi’ni tanıtmakla işe başlayalım o zaman:
TYPHON: Gaia ile Uranüs’ün ’un oğlu; korkunç bir ifrittir.
Yani evrendeki ilk Tanrılar sülalesinin ikinci jenerasyonundandır kendileri.
Titanlar (Devler) soyudur bu.
Typhon korkunç bir canavardır. Vücudu kıllarla kaplıdır. Ağızlarından ölümcül kasırga ve ateş püskürten yüz tane yılan ve ejder başı vardır.
===
Ailenin ne mene bir yapısı olduğunu bilmek açısından ve bilgilendirmek amacı ile kısaca diğer aile fertlerini tanıtmak isterim. Haydi, biraz daha ürkütelim sizi.
EKHİDNA: Typhon’un eşi. Oda bir Drakaina yani canavardır.
Ekhidna’nın gövdesi ve başı bir kadın, vücudunun geri kalan kısmı kıvrak bir yılan kuyruğu şeklindedir. Güzel bir yüzü, alımlı yanakları vardır.
Ekhidna dünyanın alt katmanlarında bir mağarada yaşayan, çiğ et yiyen, çürümüş ve kokuşmuş, hastalık taşıyan bataklıklara hükmeden bir yaratıktır.
Typhon ve Ekhidna’nın iki oğlu vardır:
KERBEROS: Yılan kuyruklu, üç başlı, ısırıkları zehirli köpek. Hades’in yönettiği, ölülerin bulunduğu yeraltının kapısında bekçilik yapar. Kerberos, Yunanca “çukur iblisi, çok derinlerdeki, şeytâni çukur” demektir.
Özellikle kapıların, eşiklerin ve sınırların bekçisi olmanın arketipi olmuştur. Dante’nin İlahi Komedya‘sında ve “Fluffy” olarak J. K. Rowling’in Harry Potter ve Felsefe Taşı adlı kitabında yer alır.
ORTHROS: Kerberos’un kardeşi,yılan kuyruklu, iki başlı köpek. Devasa ölçülerdeki zincirlerle bağlı tutulan bu köpeğin görevi, yer altına giren ölülerin tekrar yeryüzüne çıkmalarını önlemektir.
***
Kim kimdir bilinmeden mitolojik öykülerin önünü-sonunu değerlendirmek biraz zordur. Bu yüzden gelecek yazımızda – sadece bu öykünün geçtiği dönemin mitolojik tanrılarını ele alacağız ve sonrasında öyküyü sahneye uyarlayacağız. Okurlar tüm bilgileri kafalarında birleştirince önlerinde bambaşka fantastik bir dünyanın kapıları açılıverecektir.
Ve… işte o zaman hodri meydan!
Kim beste yapar, kim sahne oyunu, film senaryosu, öykü-roman-şiir yazarsa Kilikya tanınacak, Mersin gönenecektir.
Aldım soruyu aldım!
“Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun birilerinin öyküyü tanımladığın amaçlar için kullanabileceğine” diyor şuradaki arkadaş.
Ben Mersin ve Kilikya’nın nasıl tanıtılabileceğine dair kafa yoruyorum ve yazdıklarımın değerlendirilmesi halinde geçmiş zaman öykülerinin mükemmel bir tanıtım aracı olarak kullanılabileceği hakkındaki düşüncelerimin de kapı gibi arkasındayım.
Söz uçar, yazı kalır. Birileri bir gün çıkar tekrar okur ve değerlendirirse bu yazıları işe yaramış olur önerilerim.
Typhon Efsanesini yazdıktan sonra bu yazı dizimi noktalamayı düşünüyorum. Ama öyle ilginç yaratıklar-tanrılar-ölümlüler ve olaylar-öyküler çıkacak ki karşımıza, onların içinden de yöremizle ilgili olanlarını seçer, bir başka yazı dizisinde ele alırız artık (!)
Ama önce bu projenin ne ses getireceğini görmek gerek…
Durun, durun! Anlayamadım sizi saçı topuzlu arkadaş!
“Bu araya girip laf sokmalar konsantrasyonu bozuyor, artık sonlansın” mı dediniz.
Tamamdır! Bana uyar. Yorum, soru, cevap, atışma, dalaşma yok öykü bitene kadar.
İhsan TOKSÖZ
Yazarımızın diğer yazıları:
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.