21 Temmuz 2023 Cuma
Geçmiş zaman yazıları; Ocak 2005 arşivimden… (Liman İçin Düğün Değil, Düşünme Zamanıdır...)
Diyalektik Nedir ? Diyalektik Materyalizm Nedir ?
YALIN ÜRETİM, SÜREÇ İYİLEŞTİRMELERİ SAĞLAYARAK VERİMLİLİĞİ ARTTIRIR
Allah Gültak’a Yardım Etsin…
İyiyiz herhalde..!
Leda ve Kuğu (Zeus) mitosunun işlendiği milattan önceki heykellerden pek az eser günümüze ulaşabilmiştir. Konu o kadar geniş ki başlı başına akademik bir çalışma konusu olabilir. Bu yazımda mitosun günümüze kadarki süreç içinde ne denli yaygın olarak kullanıldığını göstermek amacıyla -herhangi bir sanatsal irdeleme, değerlendirme ve seçim yapmaksızın- internet kaynaklarında bulabildiğim heykel örneklerinden görsellerle bir arşivsel çalışmayı sizlere sunuyorum. Bundan sonraki yazımda mitosun resim sanatındaki yansımalarını ele alacağım.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bir tabu olarak tanımlanan eylemsel cinselliğin bir efsane-masal çerçevesi içinde sanat eserlerine konu olması, sanatçıların kendilerini özgür ve güvende hissederek oldukça erotik-pornografik öğeler içeren eserler üretmelerinin yollarını açmıştır. Bu yazımda yer alan heykellerden bazıları – daha niceleri vardır kim bilir – tabu sınırlarını zorlayan çarpıcı örneklerdir. Ayni eğilim resim ve diğer sanat dallarında da görülür.
Yunan mitolojisinde ve isimlerin değiştirilmesiyle Roma uygarlığında yeni yorumlamalarla tekrar yaratılan ve devam eden dinî mitoslar, toplumsal şecerelerini saptamak isteyen birçok Avrupa ülkesi tarafından uygarlıklarının kökenine yerleştirilmiş, bu ülkeler Yunan-Roma Uygarlıklarını kendileri ile özdeşleştirmişlerdir. Avrupa ülkelerinde yüzyıllar boyunca Yunan-Roma mitolojik öykü ve sanat eserlerinin yeni yapıtlara konu olması bununla ilişkilendirilmelidir.
Yunan-Roma mitolojik öykülerinin Avrupa ülkesi sanatçıları tarafından günümüze değin süregelen yeni yaratılara konu olması bu köken-kimlik arayışından kaynaklanmaktadır.
Burada altını çizmek isterim: Yunan mitolojisinin içindeki birçok mitosun kökenleri özellikle Mısır ve Anadolu mitoslarıyla benzerlikler göstermekte, süreç içinde devamlılık arz etmektedir. Bu, çok tanrılı dinlerin mitoslarının yüzyıllar boyunca toplumdan topluma geçerken – değişimler gösterse de – önceki kaynaklardan beslendiğinin bir göstergesidir.
Son yıllarda Prof. Fahri Işık tarafından öne sürülen ve sürekli konferanslarla işlenen “Uygarlık Anadolu’dan Doğdu” tezi, bugün birçok akademik makale ve kitapta ezber bozan netlik ve bilimsel örneklemelerle insanın uygarlık yolunda ilk adımlarını Anadolu’da attığını bize göstermektedir. (*) Artık kökenlerini arayanların Anadolu’yu referans almalarının vakti gelmiştir diyebiliriz.
Gelin biz yine konumuza dönelim. Konu o kadar çok işlenmiş ki heykel sanatında, tüm örnekleri buraya almak imkânsız. Yazımıza başlamadan önce diğer bazı örnekler için burada bir link vererek günümüze değin heykellerde hayat bulan Leda ve Kuğu (Zeus) mitosunun sanat serüvenini sonra benim derlediğim görsellerle birlikte izleyelim.
* Prof. Fahri Işık-Uygarlık Anadolu’dan Doğdu. İstanbul 2012. Ege Yayınları, 499 sayfa (536 resim ile birlikte).
Libri -Kitap Tanıtımı- Osman Çağlar Ediz
Orijinali günümüze ulaşmayan en erken Leda-Kuğu (Zeus) heykel örneklerinden biri Epidaurus Asklepius Mabedi’nin baş heykeltıraşı olan (MÖ. 380) ve Halikarnas (Bodrum) Mauseloeumu’nda da çalışmış olan (MÖ 353-350) Timotheus’un heykelidir (ölümü MÖ 340).
Bu heykelin iki düzine kadar – bazıları yüksek derecede restorasyon görmüş – Roma kopyası günümüze ulaşmıştır. Bunların en ünlüleri Los Angeles Getty Müzesi, Roma Capitolini Müzesi, Madrid Prado Müzesi ve New Haven, Connecticut’ta, Yale Üniversitesi Sanat Galerisi’nde bulunmaktadır.
İhsan TOKSÖZ
Geçen yazımızda Leda ve Kuğu (Zeus) ilişkisini, aile şeceresini de vererek, tüm sonuçlarıyla incelemiştik. Konunun müzik ile ilgisine de bazı örneklerle değindik.
Bu konudaki dizimizi tamamlayacak dört ek yazı ile ilişkinin sanat eserlerine yansımaları üzerinde duracağız.
a) Bu ilk yazıda antik vazo, terrakota objeler, mozaik, fresk, nümizmatik vd. üzerindeki betimlemeleri ele alıyoruz.
Sonraki üç yazıda sırayla;
b) Rölyef – heykel sanatından internette bulacağımız bazı görseller sunacağız.
c) Resim sanatından, bulacağımız görsellerle arşivsel çalışmamızı tamamlayacağız.
d) Konunun edebiyattaki yansımalarından örnekler vereceğiz.
Leda ve Kuğu (Zeus) hakkında internette bulunan oldukça geniş kaynaklar bizlere genel bir derleme imkânı veriyor, ancak akademik yazılı kaynaklarla da desteklenecek bir araştırma, arkeoloji, sanat tarihi ve edebiyat öğrencileri için ilgi çekici bir tez konusu olabilir.
Umarım bu ve sonraki küçük derleme yazılarım meraklı araştırmacı akademisyenlere yol gösterici olur.
Leda’nın yumurtasından çıkan Helena. Yukarıda Eros.
Pelike vazo ve detay. MÖ. 360-350.
Zeus’un (?) çift taraflı balta ile kırdığı Leda’nın yumurtasından çıkan Helena.
Sağda; Leda’nın Sparta kralı olan kocası Tyndareos (?)-
En solda yarı aralık kapıdan Leda (?) olayı izliyor.
Apulian kırmızı figürlü Çan Krater vazo. MÖ 380-370. .
Santa Scolaistica Arkeoloji Müzesi. Bari. İtalya
Detay.
Böyle sahneler, özellikle MÖ 8. yüzyıldan itibaren Helen nüfusun yaşadığı Magma Graecia bölgesinde
(Güney İtalya sahil bölgeleri ”Calabria, Apulia, Basilicata, Campania ve Sicilya),
MÖ 4. yy’da yaygın olan Phlyax (kelime anlamı “dedikodu”) oyunlarında görülmektedir.
Phlyax bir çeşit kaba-saba, yergi ve taşlama, erotizm içeren “burlesque” bir oyun tarzıdır.
Leda ve Kuğu (Zeus). Apulian Kırmızı figürlü Loutrophoros vazo. MÖ 330. Getty Villa.
(Getty Villa Herculaneum ve Pompeii’deki antik yapı örneklerinden esinlenerek kırsal bir Roma evi olarak inşa edilen
ve içinde Yunan ve Roma eserlerinin sergilendiği müzedir. Kaliforniya. ABD)
Detay
Leda ve Kuğu (Zeus). Kırmızı figürlü vazo. MÖ 330. Getty Villa.
Sağda; Uyku Tanrısı Hypnos Leda’yı ilişkiye hazırlıyor!
Solda; Baştan Çıkarma ve İkna Tanrıçası Peitho.
Leda ve Kuğu (Zeus). Etrüsk vazosu. MÖ 4. yy. Uffizi Galeri. Floransa. İtalya..
Leda ve Kuğu ( Zeus). Roma evi taban mozaiği.
MÖ. 3. yy. sonu – 2. yy. başı.
Leda ve Kuğu (Zeus) Fresk. Stabiae. MS 1. yy. Leda ve Kuğu (Zeus) Fresk. Pompeii. MS 50-79.
– Villa Arianna. Napoli Arkeoloji Müzesi. Napoli Arkeoloji Müzesi.
Leda ve Kuğu (Zeus). Pompeii‘den in situ bir fresk. MÖ-MS 1.yy.
Foto: Filippo Monteforte . Getty Images.
Leda ve Kuğu (Zeus). MÖ-MS 1.yy.
Suasa Arkeoloji Parkı. Castelleoni – İtalya
Leda ve Kuğu (Zeus). Mozaik. İspanya
Leda ve Kuğu (Zeus) Fresk. MS. 1 yy.
Pompeii. Napoli Arkeoloji Müzesi.
Leda ve Kuğu (Zeus) Mozaik. MS. 4. yy.
Leda House – Complutum antik kenti., (Alcalá de Henares) İspanya.
Romalılar tarafından ilk olarak MÖ 1. yüzyılda fethedilen Complutum antik kenti Madrid’in 32 km. kuzeydoğusunda yer almaktadır. . (Complutum=confluence: Birkaç akarsuyun birleştiği kavşak noktası).
Leda ve Kuğu (Zeus). Solda Eros. Yağ kandili. MS. 1. yy.
(Münih Antik Eserler Müzesi). Staatliche Antikensammlungen Mıinchen
(Bu betimleme sonraki yüzyıllarda resim ve heykel eserlerinde birçok sanatçı tarafından çokça yinelenecektir.)
Leda ve kuğu (Zeus) Gümüş el aynası sırtı. MÖ-MS 1.yy. Villa Pisanella – Pompeii.
Akropolis Coins web site ve Coin Talk web site
Leda ve Kuğu (Zeus).
Severus Alexander (MS.222-235). Nikomedia – Bithynia (İzmit)..
Bronz Roma yağ kandili.
Kandilin iki yanından Polluks, Kastor (veya Helena) kanatlar arasından çıkıyor.
Karak Müzesi. Ürdün. Foto: Michael Gunther.
Leda ve Kuğu (Zeus) mitosu günümüzde de güncelliğini taşımaktadır ve muhtelif anı-hediyelik eşya ürünlerinde konu işlenmektedir.
Aşağıda iki hatıra parası ile çok yaygın olarak özellikle Yunanistan’daki onlarca turistik eşya keramik atölyesi tarafından üretilen eski Yunan çanak çömlek replikalarından bir kylix görseli bu konuda yeterli bilgiyi verecektir.
Sonraki yazılarımızda da çağdaş betimlemelere yer vereceğiz.
Kıbrıs Bankası (2020). 5 Euro Hatıra parası.
Palau Cumhuriyeti (2013). 10 Dolar Hatıra parası.
Leda ve Kuğu ( Zeus). İfigenia Ceramics
Leda ve Kuğu (Zeus). Çağdaş bir betimleme. Rodos (?).
Gelecek yazımızda Leda ve Kuğu (Zeus) ilişkisinin bulabildiğim görsellerle rölyef ve heykel sanatındaki yansımaları hakkında arşivsel bir çalışma sunacağım sizlere. Bekleyiniz!
İhsan TOKSÖZ
Eyvah ki eyvah! Narlıkuyu’daki Üç Güzeller (Kharitler – The Three Graces) mozaiğini ele aldığım kapsamlı yazımdan sonra okurlarımdan bundan böyle yazılarımı ayni şekilde detaylı yazmam için birçok istek geldi. Zaten yazılarım bir gazete köşe yazısı hüviyetini aşmışken bunu nasıl beceririm kaygısına düştüm. Ama bu yazımda ele aldığım konu o kadar ilginç ve kışkırtıcı ki, internet gazeteciliğinin imkânlarını kullanarak, bir deneyeyim dedim.
Evet, “Kuğu” suretinde Leda’ya tecavüz eden Zeus’un erotik efsanesi antik çağdan itibaren sanatın her çeşidinde işlenen mitolojik öykülerin başında geliyor. Özellikle konunun işlendiği Rönesans Döneminde (günümüze değin) cinselliğin sanat yapıtlarında yer alması dini tabular ve toplumsal baskı nedeniyle zordu. Michelangelo’nun eserinin erotik çağrışımları yüzünden devrin katolik kraliçesi Catherine de Medici (1519-1589) tarafından yaktırıldığı söylentisi bunun en açık delilidir. Bu nedenle sanatçılar için Leda ve Kuğu (Zeus) Sevişmesi mitosu özgürlüğün kapılarını açmıştır denebilir. Konu yüzyıllar boyunca sanatçıların ilgi odağında olmuştur. Bazı geç eserlerde tasvirlerin pornografik ögeler içerdiğini görüyoruz. Ehh, sanatçının düş gücü gemlenemez! İnsanoğlunun cinsel fantezilerinin bir mitolojik öykü aracılıyla tezahürü olan bu eserler bugün birçok müzede ilgi çeken başyapıtlar olarak sergileniyor.
O zaman okur istekleri çerçevesinde bize de bu öykünün zaman içinde sanat eserlerinde nasıl yer aldığını incelemek düşüyor. Bu yazımızda ailenin geçmişini araştırarak önce sahneyi hazırlamak gerekiyor. Ancak çeşitli kaynaklarda o kadar değişik şecere bilgileri var ki! Genel-geçer kabul gören bilgileri aldım.
Kıssadan Hisse’yi de hemen başa alayım. Yazılarımda mitolojik öyküler, destan, efsane ve söylencelerin sanatçılar arasında nasıl gözde konular olduğunu örnekleriyle ele alıyorum. Yöremizde yetkin ve konularında başarılı ressamlar, heykeltraşlar, seramik sanatçıları, öykücüler, romancılar, şairler, tiyatrocular, besteciler, opera-bale sanatçıları vd. var.
Yeni başyapıtlar için Kilikya bölgesi bir kültür madeni. Bu eşsiz kaynağı kullanmaları için buradan tüm sanatçılarımıza bir davetiye çıkartıyorum ve diyorum ki;
Kilikya ilginizi bekliyor!
İNSANLIK TARİHİNİ ETKİLEYEN NESİL!
Aitolia kralı Thestius’un kızı Leda, Sparta kralı Tyndareus ile evlidir. Zeus Leda’ya göz koymuştur. Hain emellerine ulaşmak için bir kuğu suretine bürünür. Arkasında kendisini kovalayan bir kartal vardır. Leda bir su kıyısındadır. Kartaldan kaçan kuğu suya iner, çırpınarak kendisini koruması için Leda’nın koynuna sığınır. İşte ne olursa ondan sonra olur. Zeus, Leda’ya tecavüz eder.
Aynı gece kocası ile de beraber olan Leda dördüz doğurur. İkizler Helena ile Polluks (Polydeukes) Zeus’un çocukları, ikizler Klytemnestra ile Kastor Tyndareos’un çocuklarıdır.
Kader ağlarını örmektedir… Zeus-Leda-Tyndareus üçlü birlikteliğinin tüm aile fertlerinin başına gelmeyen kalmaz. Bu yazımda bu karmaşık aile yapısını çözümlemeye çalışacağım. Öncelikle iki babadan, iki kız kardeşi, Helena ve Klytemnestra’yı ele alalım.
Öykünün bir başka versiyonuna göre ise; Zeus, Öç Tanrıçası Nemesis’e aşık olur. Nemesis, Zeus’u istemez ve kaçmak için kaz suretine bürünür. Zeus kuğu şekline bürünüp Nemesis’e yaklaşır ve onunla birlikte olur. Nemesis’in yumurtalarını alan Hermes, o sırada bacaklarını iki yana açarak oturmakta olan Leda’nın bacaklarının arasına fırlatır. Bu yumurtalardan Helena doğar. Leda, Helena’yı diğer çocuklarından ayırmaz ve kendi kızı gibi büyütür.
Zeus tarafından Peleus ile Thetis‘in düğününe davet edilmeyen fitne ve fesat tanrıçası Eris, düğüne “en güzel tanrıçaya” diyerek bir altın elma gönderir. Athena, Hera ve Afrodit altın elmanın kime verilmesi gerektiği konusunda anlaşmazlığa düşerler. Zeus, Truva kralı Priamos ve Hekabe’nin oğlu Paris’i hakem tayin eder.
İda Dağı’nda (Kaz Dağı) yapılan Tanrıçalar arasındaki güzellik kraliçeliği yarışmasında Afrodit, hakem olan Paris’e Sparta Kralı Menelaos’un karısı (Leda ve ‘Kuğu’ Zeus’un – veya Nemesis-Zeus’un) kızı Helena’yı vaad etmiştir.
Paris Helena’yı baştan çıkarır ve kaçırır. Helena, Truva (Troya) kraliçesi olarak 10 yıl süren savaşların baş aktristi olacaktır.
Bu mitolojik öykü birçok antik yazarın kitaplarına ve oyunlarına ilham olmuştur. Ünlü ressamlara ve heykeltıraşlara, tiyatrolara, bestelere, bale ve opera eserlerine, filmlere konu olan, çok bilinen bu öykü ayrı bir yazı konusu olabilir…
Afrodit Helena’yı Paris’e aşık etmeye çalışıyor (1790). Helena-Afrodit- Eros-Paris.
Hermitaj Müzesi. St. Petersburg.
Paris’in Yargısı. Antakya mozaiği. MS. 115-150. Louvre Müzesi, Paris
Paris’in yargısı (1606-1608).
Peter Paul Rubens (1577-1640). Del Prado Müzesi. Madrid
Paris’in yargısı (yak. 1781).
Angelica Kauffman (1741-1807). Museo de Arte de Ponce, Puerto Rico.
Leda ve Tyndareus’un kızıKlytemnestra ise Yunan ordularını Truva savaşına götüren kumandan, Zeus soyundan Agamemnon’un eşidir. Agamemnon,Zeus’un nymphe Plouto’dan olma oğlu Frigya kralı Tantalos’un oğlu Atreus’un Girit kralı Katreus’un kızı Aerope ile evliliğinden doğmuştur. Sparta kralı Menelaos’un büyük kardeşi ve Miken kralıdır.
9Çiftin Orestes adında bir oğlu ve Elektra, İphigeneia ve Khrysothemis adında üç kız çocukları vardır.
Klytemnestra, aşığı Aegisthus ile birlikte eşi Agamemnon’u ve Troya’dan getirdiği savaş esiri cariyesi Kassandra’yı öldürür.
Tantalos, Smryna-Magnesia (İzmir-Manisa) arasındaki Spilos (Spil) Dağı (Yamanlar Dağı) çevresinde hüküm sürmektedir (Yak. MÖ. 12. yy.) Zeus’un nymhe Plouto’dan olma oğlu olaraktanrıların sofrasına oturabilen tek insandır. Anadolu tanrıçası Kybele’ye inanmakta, Yunan tanrılarını küçümsemektedir. Pelops isminde bir oğlu ve Niobe isminde bir kızı vardır.
Efsaneye göre Olympos sofralarından şarabı ve ölümsüzlük iksiri ambrosia’yı çalarak insanlara vermiştir. Tanrıların hoşgörüsünü kötüye kullanmıştır. Tanrıları kendi sofrasına davet ettiği bir gün oğlu Pelops’u tanrılara kurban etmiş ve etini onlara yedirmiştir. Bunu fark eden tanrılar Pelops’u tekrar yaşama döndürürler ve Tantalos’u cezalandırırlar.
Tanrıların hışmına uğrayan Tantalos bir gölde çenesine kadar ulaşan suyun içine yerleştirilir. Bu sudan içmek için başını uzattığında su, üzerine bastığı zemine kadar çekilir. Başının üzerinde bin bir çeşit meyve vardır. Her elini uzattığında bir yel çıkar, dallar ondan uzaklaşır.
Homeros Odysseia destanında hemşehrisi Tantalos’un Yeraltı Ülkesi Tartaros’taki acılarını dramatik bir üslupla şöyle anlatır:
“Tantalos’u da gördüm, korkunç işkenceler çekerken
Duruyordu bir gölün içinde, ayakta.
Yüksele yüksele çıkıyordu su çenesine kadar
Ama içmek için davrandı mıydı damlasını alamıyordu suyun.
İhtiyar adam eğiliyor, eğiliyor, eğiliyordu.
Su da çekiliyor, çekiliyor, yok oluyordu emen toprakta.
Ve bir çamur peyda oluyordu ayaklarının dibinde, kapkara.
Ossaat bir tanrı kurutuveriyordu gölü.
Yemişler sarkıyordu başının üstünde
Dallı budaklı ağaçlardan armutlar, narlar
Pırıl pırıl elmalar, ballı incirler, tombul zeytinler sarkıyordu.
Ama ihtiyar adam koparayım diye ellerini uzattı mıydı
Bir yel geliyor, savuruyordu onları kara bulutlara.”
ODYSSEİA – Çev. Azra Erhat – A. Kadir. Can Yayınları. 21. Basım. 2008
Tantalos işkencesi. Gravür. Bernard Picart (1673-1733).
Peki, Pelops’a ve kardeşi Niobe’ye ne olmuştur?
Tanrılar tarafından tekrar yaşama döndürülenPelops, Pisa kralı Oenomaus’un kızı Hippodameia ile evlenerek Yunanistan’a gidecek, Peloponez (Mora) yarımadasına ismini verecek ve yörenin kralı olarak Peloponez Olimpiyat Oyunları’nı kuracaktır. Pelops, Hippodameia evliliğinden yukarıda bahsettiğimiz Agamemnon’un babası Atreus ilekardeşi Thyestesdoğar.
Atreus ve kardeşi Thyestes bir süre ülkeyi beraber yönetirler. Bu arada evlenmeden önce de gönül vukuatları olan Atreus’un karısı Aerope, kayınbiraderi Thyestes ile aşk yaşamaktadır. Thyestes tahtın sembolü olan altın postu çalar. Suçu ortaya çıktığında ise Atreus’un oğlu (?) Pleisthenes’i alarak kaçar ve onu büyütüp Atreus’u öldürmesi için yollar. Atreus, Pleisthenes’i yakalar ve öz oğlu olduğunu anlamadan onu öldürür. Daha sonra yaptığının farkına varır ve Thyestes’ten intikam almak ister. Acımasız Atreus babası Tantalos’a çekmiştir. Thyestes’in bir naiad’tan (su perisi) olma üç oğlunu (Aglaus, Orchomenus ve Calaeus) öldürür, kardeşini affetmiş gibi yemeğe davet eder ve oğullarının etini ona yedirir.
Şimdi intikam sırası bunu öğrenen Thyestes’tedir. Bir kâhin Thyestes’e kendi kızı Pelopia’dan bir oğlu olursa onun Atreus’u öldüreceğini söyler. Thyestes kimliğini belli etmeksizin kızını iğfal eder. Bu ilişkiden Aegisthus doğar.
Çocuğun kendi babasından olduğunu öğrenen Pelopia intihar eder.
Atreus, Aegisthus’u evlat edinir. Yıllar sonra Thyestes tekrar gelir ve oğlu Aigisthos’u bularak ona tüm gerçeği anlatır. Bunun üzerine Aigisthos, kendisini büyüten Atreus’u öldürür ve öz babasının öcünü alır.
İçiniz kıyıldı, bunaldınız değil mi? İşte bu Aegisthus, Leda’nın Tyndareos’dan olma kızı Klytemnestra’nın aşığı olacak ve Truva (Troya) Savaşı’ndan dönen Agamemnon’uve sevgilisi Kassandra’yı birlikte öldüreceklerdir.
Agamemnon’un oğlu Orestes de yedi yıl sonra annesi Klytemnestra ile aşığı Aegisthus’u öldürür.
<<< Spilos – Spil Dağı, Yarıkkaya’da “Pelops’un Tahtı” olarak anılan, evvelce bir heykelin yerleştirilmiş olabileceği varsayılan bir oturak – sunak kalıntısı bulunuyor.
Birkaç yüzyıl sonra Lidya uygarlığının doğacağı Pelops sülalesinin hüküm sürdüğü bölge olduğundan, Batı Anadolu’nun yukarıda tanımlanan bölgesinde Hitit/Luvi/Frig/Lidya kültürlerini iayrıştırmak oldukça zordur. Bu nedenle bazı kaynaklar ve araştırmacılar Tantalos, Pelops ve Niobe’yi Lidyalı kabul etmek konusunda yeterli bir zemin olduğu düşüncesini dile getirmişlerdir.
Hatta bazı kaynaklarda Pelops’tan sonra gelen oğlu Atreus, Hitit Kralı III. Hattuşili’nin saltanatı sırasında (M.Ö. 1275-1250) Batı Anadolu sahil şeridine akınlar düzenleyen, Hitit kayıtlarına geçmiş Ahhiyalı Attarsiya ile ilişkilendirilmektedir.
Tantalos’un kızı, Pelops’un kızkardeşi Niobe’nin sonu da hüsranla sonlanmıştır. Homeros’un İliada destanında yazıldığı üzere Thebes kralı Amphion ile evli olan Niobe’nin 6 oğlu ve 6 kızı vardır. Sadece iki çocuğu olan (ikizler Apollon ve Artemis) Zeus’un karısı Leto’ya sataşmaktadır. Apollon Niobe’nin tüm oğullarını, Artemis ise tüm kızlarını öldürür. Zeus tüm Thebes halkını taşa çevirir.
Niobe, Spilos (Spil) dağındaki baba evine döner ve orada bir kayaya dönüşür. Kar erime dönemlerinde insan figürüne benzeyen kayadan gözyaşları akar.
Yunan orduları (limanında Truva’ya yola çıkmak için toplanmışlardır. Ancak hiç rüzgâr yoktur. Agamemnon Artemis’e rüzgârları serbest bırakırsa, kızı İphigenia’yı kurban edeceğini söyler. Tam İphigenia kurban edileceği sırada Artemis, kızın yerine bir dişi geyik göndererek onu Taurilerin ülkesindeki (Kırım) tapınağına rahibe yapar ve rüzgârları serbest bırakır. Gemiler yola çıkar.
(Hatırlayınız. Hz. İbrahim üç gece üst üste bir rüya görür. Rüyada oğlu İsmail’i bıçakla kesmektedir. Bunu bir işaret sayarak oğlunu Tanrı’ya kurban etmeye karar verir. Tam onu sağ tarafına yatırıp kesecekten gökyüzünden Cebrail bir koç getirir… Bu öykü semai dinlerin kitaplarına girmiştir. Tanıdık geldi değil mi? Hz. İbrahim’in yaşadığı dönem bilinmiyor ama MÖ. 13 yy.da yaşadığı hakkında bazı görüşler mevcut. Truva Savaşı da MÖ. 12. yy. dolaylarında. İlginç bir rastlantı…)
Yukarıda belirttik. Truva zaferinden sonra Agamemnon mağlup kral Priamos ve kraliçe Hekabe’nin kızı güzel Kassandra’yı da savaş ganimeti – cariye olarak yanına alıp evine döner.
Agamemnon’un kızı İphigenia’yı tanrılara kurban etmeye karar vermesini ve Truva prensesi Kassandra‘yla Argos’a dönmesini sindiremeyen eşi Klytemnestra – kendisi sudan çıkmış ak kaşık ya – sevgilisi Aigisthos ile birlikte her ikisini de öldürür.
Sonradan oğulları Orestes de annesi Klytemnestra’yı öldürerek babasının öcünü alacaktır.
Homeros‘un Odysseia destanında Odysseus, ölüler ülkesinde Agamemnon‘un ruhuyla konuşur. Agamemnon ona ölümünden şöyle bahseder:
“Çok kurnaz Odysseus, tanrıya denk Laertesoğlu,
Gemilerimde alt etmiş değil Poseidon beni
Uğursuz yellerin azgın soluğunu salıp üstüme,
Beni düşman adamlar da yok etmiş değil karada.
Aigisthos’tur hazırlayan bana ölümü ve eceli,
O öldürdü beni hain karımın yardımıyla,
Evine buyur etmiş oturtmuştu beni sofrasına,
Öldürdü yemek yerken, boğazlar gibi ağılda bir sığırı.
Ben yürekler acısı bir ölümle böyle öldüm işte.”
ODYSSEİA – Çev. Azra Erhat – A. Kadir. 11. Bölüm.
s. 207 –Ölüler Ülkesinde. 405-410. Can Yayınları. 21. Basım. 2008.
Kassandra Troya Kralı Priamos ve Hekabe‘nin kızı, kahraman Hektor’un kız kardeşidir.
Kassandra rahibe olmak ve geleceği gören bir kâhin olmak istiyordu. Apollon, onunla birlikte olursa ona bu yetiyi vereceğini söyledi. Kassandra kabul etti. Apollon ona kehanet gücünü verdi. Ama Kassandra onunla birlikte olmadı. Apollon onu lânetledi. Geleceği görecek, ama kimse ona inanmayacaktı, rahibe olamayacak ve aşağılanacaktı.
Öyle de oldu. Truva Savaşı‘nı ve sonucunu öngörmesine rağmen kimse ona inanmadı. Ajax tarafından savaşın sonunda kendisine Athena tapınağında tecavüz edildi.
Daha sonra Agamemnon tarafından savaş esiri olarak Sparta’ya götürülen Kassandra, Klytemnestra ve aşığı Aegisthus tarafından Agamemnon ile birlikte öldürüldü.
Psikolojide, geleceğe dair başkalarını uyarmasına ve doğruları söylemesine rağmen kimseyi kendine inandıramama durumuna Kassandra Kompleksi ismi verilmektedir. Terim; ileri sürüldüğünde başkaları tarafından inanılmayan, sonrasında gerçekleşerek insanları şaşırtan kötü ve üzücü olaylar için kullanılmaktadır.
MÖ. 440-430, Louvre Müzesi
FİLM UYARLAMALARI
12 Maymun – Yönetmen: Terry Gilliam
Terminatör 2 – Kıyamet Günü – Yönetmen: James Cameron
MÜZİK GRUBU
EDEBİYAT
Doğu Alman yazar Christa Wolf Kassandra adlı ünlü eserini 1983 yılında yayınlanmıştır.
Klytemnestra, aşığı Aegisthus ile birlikte Agamemnon’u öldürdüğünde oğulları Orestes henüz 12 yaşındadır. Kız kardeşi Elektra kardeşini Phokis kralı Strophius’un sarayına göndererek kurtarır.
Elektra kardeşine devamlı olarak babasının öcünü alması fikrini aşılamaktadır. Orestes baba öcünü almakla, anne sevgisi arasında kalmıştır. 20 yaşına gelince Kral Strophius’un oğlu Pylades ile (erkek sevgilisi) Argos’a döner. Önce Aegisthus’u sonra da annesi Klytemnestra’yı öldürür.
Orestes anne katili olmuştur. Çıldırmıştır. İntikam Tanrıçaları Erinyeler (Furiler), anne katili Orestes’in peşindedir. Athena insafa gelir. Orestes’in kaderine Tanrılar mahkemesinde karar verilmesini sağlar. Mahkemede Orestes suçsuz bulunur. Erinyeler (Furiler) peşini bırakır. İlahi adalet (!) tecelli etmiştir.
Euripides’in Iphigenia Tauris’te oyununda Elektra, Orestes’in arkadaşı Pylades ile evlenir.
Günümüze ulaşan en eski Yunan tiyatro eseri olan Aiskhylos’un (MÖ yak. 525-455) Oresteia trajedi üçlemesinde Tantalos ve Atreus ailelerinin lânetlenme öyküsü ele alınmıştır. Eser MÖ 458 yılında Dionysia Festivali’nde birinci olmuştur.
İntikam-Adalet ve Kişisel Öc-Yargılama kavramlarının karşıtlığına göndermelerin bulunduğu Oresteia üç bölümden oluşmaktadır.
Agamemnon: Karısı Klytemnestra tarafından öldürülmesi
Adak Sunucular: Klytemnestra’nın oğlu Orestes tarafından öldürülmesi ve sonraki olaylar.
Eumenidler: Orestes’in Tanrılar mahkemesindeki duruşması ve Atreus Ailesi üzerindeki lânetin kaldırılması.
Konu geç dönemde Sophokles ve Euripides’in eserlerinde de ele alınır. (Bkz. Elektra)
Modern sanat ve popüler kültürde, Opera-Bale, sinema, roman, öykü, şiir vd. dallarında birçok Oresteia uyarlamaları vardır.
OPERA
Sergei Tanayev (1856-1915)
Iannis Xenakis (1922-2001)
Oresteia (2017) University of Canterbury Music Performance
TİYATRO
Peter Hall (1930-2017)
Oresteia – Agamemnon – 1 (1983)
Oresteia – Agamemnon – 2 (1983)
Oresteia – The Libation Bearers – Adak Sunucular
HARD ROCK
Orestes – A Perfect Circle Group
Yukarıda Elektra’nın kardeşi Orestes’i Phokis kralı Strophius’un sarayına göndererek annesi Klytemnestra’nın gazabından nasıl kurtardığını yazmıştık. Babasının öcünü alması için sürekli kardeşine baskı yaptığını ve Orestes’in Aegisthus ile annesi Klytemnesytra’yı nasıl öldürdüğünü, konunun Aishyklos’un Oresteia tragedya üçlemesinde nasıl işlendiğini yukarıda gördük.
Orestes, Elektra ve Iphigenia Sophokles ve Euripides’in eserlerine konu olmuştur.
Sophokles – Electra trajedisi Aiskhyilos’un Oresteia trajedisinin değişik bir versiyonudur.
Euripides’in ise ayni konuyu dört eseri ile ele almıştır.
1. Elektra
4. Orestes
Elektra kompleksi: Carl Gustav Jung’un bu teorisi Freud’un Oedipus Kompleksi’nin kız çocukları için geçerli olanıdır. Freud’un Oedipus Kompleksi çocuğun karşı cinsteki ebeveyni sahiplenme ve kendi cinsinden ebeveyne karşı olma konusunda beslediği duygu, düşünce, dürtü ve fantezilerin toplamı olarak tanımlanabilir.
Her çocuğun ilk aşkı karşı cinsteki ebeveynidir. Erkek bebeğin sürekli annesine şımarması, babasının annesiyle ilgilenmesinden rahatsız olup ağlaması veya araya girmesi örneğinde olduğu gibi.
Elektra Kompleksi 3-6 yaş arası çocukların babaya aşırı düşkün olmaları ve anneyi rakip olarak görmeleri olarak tanımlanmaktadır. Yaş ilerleyince bu genellikle anneyle özdeşleşme yoluyla çözümlenir.
Erkek çocuk otoriter babayı rakip olarak görür, anneye yaklaşır. Kız çocuk annesinden çekinir. Güçlü babaya hayrandır, ona yaklaşır. Yani oğlanlar babalarına ve kızlar annelerine rakip-düşman gözüyle bakarak, içten içe onların yok olmasını ister. Oğlanlar annelerine, kızlarsa babalarına karşı aşırı bir sevisel eğilim (libido) gösterir.
Annesi Klynemnestra’nın babası Agamemnon’u öldürmesi Elektra’yı yıkıma götürmüştür. Annesine karşı müthiş bir kin beslemektedir. Kardeşi Orestes’i sürekli babasından öc almaya yönlendirmesi bu yüzdendir. Orestes öldürülen babası ile katil annesi arasında ikilem yaşamaktadır. Aegisthus’u öldürür. Tam annesini öldüreceği sırada tereddüt eder. Vazgeçmek üzereyken, Pylades’in “Apollon’a verdiği sözü tutması gerektiği” konusunda ikazı üzerine eylemi gerçekleştirir.
Elektra’nın annesi ve aşığını öldürmesi antik çağ yazarlarının ünlü trajedyalarına konu olur.
SOPHOKLES
Sophokles – Electra trajedisi Aiskhyilos’us Oresteia trajedisinin değişik bir versiyonudur.
EURIPIDES
Euripides ise ayni konuyu dört eserinde işler.
1. Elektra
4. Orestes
Bu tragedyalar değişik sanat eserlerine konu olmuştur:
OPERA
Richard Strauss – Elektra Operası
Libretto Metni (EN) – Sinopsis – Senaryo: Hugo von Hoffmannstal
Kaynak: Brzoska/Heinemann: Die Geschichte der Musik – Vol.3 p.1
DREAM POP – GOTHIC ROCK
The Cranes Band – La Tragédie d’Oreste et Électre
EDEBİYAT
Elektra, çağdaş edebiyatta da yer alır: Aşağıdaki eserleri örnek olarak verebiliriz.
T.S. Elliot “The Family Reunion” – Aile Birleşimi (1934)
Jean-Paul Sartre “The Flies” – Sinekler (1943)
Eugene O’Neill “Elektra’ya Yas Yaraşır” (1931).
FİLM
Mourning Becomes Electra – Film / Bilgi > İZLE
OPERA
Mourning Becomes Electra – Opera / Bilgi
Agamemnon ile Klynemrestra’nın dört çocuğu olduğunu belirtmiştik. Orestes, Elektra, Iphigenia veKhrysothemis. Sonuncusu silik bir tiptir. Annesinin babasını öldürmesini yaptıklarının bir sonucu olarak görmekte ve pek dert etmemektedir.
Orestes, Elektra ve Iphigenia ise hem Aishkylos’un Oresteia trajedi üçlemesinde, hem Sophokles’in Elektra trajedisinde, hem de Euripides’in dört eserinde önemli kahramanlardır.
Agamemnon’un kızı İphigenia’yı Artemis’e kurban etmek istediğini ve Tanrıça’nın son anda bir dişi geyik getirerek onu Taurilerin ülkesindeki (Kırım) tapınağında rahibe yaptığını yukarıda yazmıştık. (Birçok eserin tercümesinde bu yer yanlış olarak Tauris olarak adlandırılmıştır. Tauris diye bir yer yoktur.)
Peki, Leda’nın erkek çocukları – Zeus’tan olma Polluks ve Tyndareos’da olma Kastor’a ne olmuştur merak etmediniz mi?
Polluks (Polydeukes) ile Kastor birbirinden hiç ayrılmayan, sırt sırta savaşan kahramanlar olurlar. Bu yüzden onlara Dioskurlar yani Zeus’un Delikanlıları denilmiştir. Birlikte Kalydon Domuzu Avı’na katılırlar. Altın Post’un pesindeki Argonatlar arasındadırlar.
İki delikanlı Messene kralı Aphareus’un kızları Phoebe ve Hilaeira’ya aşık olurlar. Aşkları karşılıksız değildir ama imkânsızdır çünkü kızlar amcalarının oğullarıyla nişanlıdırlar ve evleneceklerdir.
Aşıklar kaçmaya karar verirler. Kızların nışanlıları peşlerine düşer. Kastor ölümlüdür. Çıkan dövüşte sevdiği kız için ölür. Kardeşi Polluks (Polydeukes) karalar bağlar. Kardeşinin ölümsüz olarak Olympos’a çıkmasını babası Zeus’tan talep eder. Zeus devreye girer, ikizleri gökyüzüne yanına alır. Bugün “İkizler Burcu” olarak bir sabah, diğeri akşam ışıklarıyla gemicilere yol göstermektedir.
Evet, bu yazımızda Zeus – Leda ve Tyndareus- Leda ilişkilerini ve aile şecerelerini de irdeleyerek inceledik. Şimdi sıra Leda ve Kuğu (Zeus) sevişmesinin yüzyıllar boyunca sanatsal izlerini araştırmaya geldi.
Bekleyiniz!
İhsan TOKSÖZ
Titan Iapetos ve Okeanid Klymene’nin (Asia’nın?) oğlu Atlas ile Okeanos ve Tethys’in kızı Okeanid Pleione’nin 7 kızı olur. Pleiadlar olarak anılan bu çocuklar; Maia, Elektra, Taygete, Alcyone, Celaeno, Sterope, Merope’dir.
Zeus’un bunlardan üçü ile ilişkisi olmuştur. Elektra, Maia, Taygete.
Zeus’un Elektra ile birlikteliğinden bir kızı “Harmonia” ve iki oğlu “Dardanus” ile “Iasion” olur. İşte Fenike kralıAgenor ve Tireli Telephassa’nin oğlu Thebes kralı Kadmosile evlenen ve Kharitler tarafından elbisesinin nakışları işlenen bu Harmonia’dır.
Bu evlilikten çiftin 4 kız; Ino, Autonoë, Agave, Semele ve 2 erkek; Polydorusve Illyrius çocukları olmuştur.
Zeus’un torunlarından Semele ile de ilişkisi olmuş ve trajik bir sonla neticelenmiştir. Bu konuya Zeus’un ölümlülerle ilişkilerinden bahsederken değineceğiz.
Zeus ile Elektra’nın oğullarından Dardanus İda dağı (Kazdağı) eteklerinde Dardanus kentini kurar ve Truvalıların atası olur.
Diğer oğul İasion ise Kadmos ile Harmonia’nın düğününde yeni sürülmüş bir tarlada Zeus’un dördüncü eşi (Persephone’nin annesi) tanrıça Demeter ile sevişir. Demeter’in sırtındaki topraklardan durumu öğrenen Zeus çok sinirlenir ve yıldırımları ile oğul Iason’u öldürür.
Ancak Demeter Iasion’dan hamile kalmıştır ve zenginlik tanrısı Ploutos ve hayvancılık ve ziraat tanrısı Philomelus adlı ikizleri doğurur.
Tiyatro ustası Aristophenes’in (MÖ 450?-388?) yazdığı kırk kadar oyundan onbir tanesi günümüze ulaşmıştır. Bunlardan biri olan Ploutos (Servet) adlı eseri yazarın en son eseridir. Aristophanes bu eserinde zengin ve fakir arasındaki gerilimi evrensel bir bakış açısıyla işlemiştir.
Zeus’un 7 Pleiad’ın en yaşlısı ve en güzeli Maia ile birlikteliğinden daha sonra Olympos tanrıları arasında yerini alacak olan tanrıların en kurnazı ve en hızlısı Hermes doğar. Hermes’in Zeus’un ölümlü Io ile ilişkisinde önemli bir rolü vardır. Sonraki yazılarımızda değineceğiz.
Hermes Zeus’un habercisidir. Ölülerin ruhlarını yeraltına götürür; çobanlarla, yolunu şaşıran yolculara kılavuzluk eder. Atletlerin, hırsızların, kumarbazların ve tüccarların koruyucusudur. Ölçü birimlerini bulmuştur. Liri, kavalı ile ünlüdür. Notaları bulmuştur. Astronomi ondan sorulur. Roma mitolojisindeki ismi olan Merkür güneşe en yakın gezegene verilen isim olmuştur.
Staatliche Antikensammlungen Müzesi – Münih
Hermes Mısır mitolojisindeki Thoth ile özdeşleştirilir. İslam mitolojisi’sinde İdris ile eşleştirilir.
Zeus Taygete’yi sürekli takibine almış, taciz etmektedir. Bu tacizlerinden usanan Taygete, Artemis’den yardım ister. Artemis, onu dişi bir geyik haline getirir.
Geyiğe dönüşen Taygete bilincini yitirir ve onun bu durumundan faydalanan Zeus, onunla birlikte olur. Bu birliktelikten Lakedemonia bölgesine ismini vereni ve Spartalıların atası sayılan Lakonia kralı Lakedaimon doğmuştur.
Pleiadlar Zeus tarafından gökyüzünde bir yıldız kümesine (Ülker Takımyıldızı) dönüştürülmüştür. Elektra Truva’nın koruyucusudur. Truva’nın düşmesine o denli üzülmüştür ki o anı görmemek ve hatırlamamak için hep başını çevirir, gözlerini kaçırır; o yüzden diğer yıldızlar arasında en zor, en az görüneni olduğu veya kız kardeşlerini terk edip bir komete dönüştüğü rivayet edilir.
===
Hesiodes’e göre (MÖ 8. yüzyıl) Zeus ile Mnemosyne’nin birlikteliğinden Güzel Sanatlar ve Sosyal Bilimler tanrıçaları 9 Muse doğmuştur.
Clio (Tarih). Euterpe (Trajedi, Flüt icrası), Thalia (Komedi), Melpomene (Trajedi, Lir icrası), Terpsichore (Lirik şiir, dans ve Flüt icrası), Erato, (Erotik şiir ve şarkılar), Polymnia (Dans ve geometri) Urania (Astronomi) ve Kalliope (Epic şiir).
Kalliope tüm Musaların başıdır.
Bir kaynağa göre Kalliope’nin Zeus ile birleşmesinden Korybantlar doğmuştur. Diğer bazı kaynaklar ise Korybantların Apollo ve Musa Thalia’dan (veya Rythia’dan) olduğunu belirtirler.
Korybantlar, silahlı ve zırhlı step dansçılarıdır. Yunan mitolojisinde dans, uygun bir yaşam tarzının müzik ve şarap yapımı kadar vazgeçilmez ögeleri arasındadır.
Yunan mitolojisinde Korybantları, Rheia’nın Zeus’u babası Kronos’tan gizlediği Girit’teki mağarada çocuğun ağlamalarını bastırmak için kılıçlarını tunç kalkanlarına vurarak gürültüyle dans eden Kuretlerle özdeşleştirilirse de, kökenlerinin Anadolu’da – Çatalhöyük’te Neolitik devire kadar gittiği ve Frigyalı Ana Tanrıça Kybele tapınımında, tanrıçanın rahipleri oldukları gerçeğinin altını da çizmek gerekir.
Evet, bu yazımızda Zeus’un “evlat katili” olduğunu da öğrendik!
Aşk, entrika, kin, kan, intikam… 32 Kısım Tekmili Birden.
“Olymposlu Zeus’un Aşkları” dizimiz devam ediyor.
Gelecek yazımızda Zeus’un ölümlülerle olan ilişkilerini ele alacağız.
İhsan TOKSÖZ
Gaia ve Pontos’un oğlu Deniz Tanrısı Nereus ile Okeanos ve Tethys’in kızı Okeanid Doris’in evliliğinden 50 deniz perisi (Nereidler) doğmuştur. Bunlardan en ünlüsü Poseidon ile evlenen Amphitrite’dir.
Denizcilere yardım eden, yol gösteren iyi kalpli bu 50 deniz perisinden Thetis, topallığı ve çirkinliği nedeniyle annesi Hera tarafından (veya bir tartışmada Hera’nın tarafını tuttuğu için Zeus tarafından) Olympos’tan aşağıya fırlatılan Hephaistos’u Lemnos adasında Okeanid Euronyme ile birlikta büyüten Nereiddir.
Bu su perisini elde etmek için kanca atan Zeus (ve Poseidon) çok uğraştılarsa da. Gaia ve Uranos’un kızı Titan Themis’in (bir başka kaynağa göre Prometheus’un) Thetis’ten doğacak bir çocuğun babasından daha güçlü olacağı kehaneti üzerine, bu çabalarından vazgeçmiştir.
Zeus ve Poseidon Thetis’i -başka bir yazıya konu olabilecek birçok efsanenin kahramanı olan, Phthia kralı Peleus ile evlendirmek üzere aralarında anlaşırlar. Ancak Thetis bu evliliği istemez ve karşı koyar. Uzun süre çeşitli hayvan kılıklarına girerek kaçarsa da sonunda pes ederek ölümlü Peleus ile muhteşem bir düğünle Olympos’ta evlenir. Tüm tanrılar, tanrıçalar damat Peleus’a çok değerli düğün hediyeleri verirler.
Peleus ve Thetis’in Olympos’taki düğünü. (Yağlıbıya. 1490 yılları)
Bartolomeo di Giovanni (1452-1501). Louvre Müzesi
Thetis, Homer’in İlyada’sında anlatılan Truva Savaşı’nın ünlü kahramanı Akhilleus’u doğurur. Öyküyü yukarıda anlattık. Ölümsüz olması için annesi tarafından topuğundan tutularak Styks ırmağına batırılan Akhilleus’un (Aşil) suya girmeyen topuğu en zayıf noktası olarak kalmış ve Truva Savaşı’nda Paris tarafından topuğundan okla vurularak öldürülmüştür.
Burada yine bir pencere açmak isterim.
Ülkemizin zengin arkeolojik envanterinde en tanınan ören yerlerimizden biri olan Truva, maalesef hazine avcısı Schielemann tarafından talan edilmiş ve bulunan altın takılar da yurt dışına kaçırılmıştır.
Bu konu ile ilgilenenler için İlyada destanını gerçekçi bir tarihsel ve fantastik anlatımla ortaya koyan bir kitap önerimiz var. İngiltere’de sadece kadın yazarlara verilen 2012 “Orange” ödülünün sahibi olan Akhilleus’un Şarkısı, The Guardian gazetesi tarafından yılın kitabı seçilmiş.
Troy – Truva filmi de (2004) izlemeyenler veya yeniden izlemek isteyenler için güzel bir seçenek.
Ülkemizin en önemli ve bilinen ören yerlerinin başında gelen Truva’nın Unesco Dünya Kültür Miras Listesine girişinin 20 yılı nedeniyle Türkiye’de “Troya Yılı” ilan edildi. Artun Hoinic’in librettosu üzerine Bujor Hoinic tarafından bestelenen 2 perdelik Troya epik operasının Dünya prömiyeri 9 Kasım 2018 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından yapılmıştır. Eser bir yabancı tarafından yazılan ilk Türkçe operadır.
Troya, Türkiye-Rusya Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı’nın açılışı dolayısıyla 8 Nisan 2019 tarihinde Moskova Bolşoy Tiyatrosu’nda sahnelenerek “Bolşoy’da sahnelenen ilk Türk operası” olmuştur.
Fazıl Say tarafından bestelenen İlyada Destanı‘nı özetleyen Truva Sonatı, Troya Yılı olarak ilan edilen 2018 yılında Çanakkale Belediyesi’nin siparişi üzerine bestelendi. Dünya prömiyeri Uluslararası Troia Festivali sırasında 9 Ağustos 2018’de Çanakkale Çimenlik Kalesi’nde Fazıl Say tarafından gerçekleştirildi..]
İlyada’da söz konusu edilen tahta at ile özdeşleşen Truva, bugün tüm dünyanın ilgi odağında olmayı sürdürmektedir. Bugün İlyada’da anlatılan tahta at’in, biri antik kentte bulunan, diğeri Çanakkale ili merkezinde yer alan iki maketi turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
1. Antik kentte bulunan maket Çanakkaleli bir usta olan Ahmet Karadeniz tarafından 1975 yılında yapılmıştır.
2. Troy filminde kullanılan tahta at maketi ise Çanakkale il merkezinde, Kordon’dadır.
İhsan TOKSÖZ