10 Ağustos 2021 Salı
Geçmiş zaman yazıları; Ocak 2005 arşivimden… (Liman İçin Düğün Değil, Düşünme Zamanıdır...)
Diyalektik Nedir ? Diyalektik Materyalizm Nedir ?
YALIN ÜRETİM, SÜREÇ İYİLEŞTİRMELERİ SAĞLAYARAK VERİMLİLİĞİ ARTTIRIR
Allah Gültak’a Yardım Etsin…
İyiyiz herhalde..!
Yazmak mı yazılmak mı?
Yanmak mı yanılmak mı?
Yakınmak mı yankılanmak mı?
Yakın mı olmak yıkılmak mı amacın söyle?
O kadar söz var ki
Yoksa sükut içinde kalmak mı söyle?
Bu kadar gizem içinde kaybolmak mı?
Nedir tercihin?
Susup temaşa etmek mi?
Yoksa sırları ifşa mı?
Bak ne düşünür
Neler söylerim.
Yoksa bu ikirciklerde kalmak mı?
Sözler söylenir ama yankıları bitmez.
Ey söz söze gel
Düzeni mi bozma!
Bozma düzenleri
Sözler kalbimden döküldükçe
Dökülür gözyaşları gibi
Dökülen kalpleri yeşertmek için
İnci mercan mısın?
Yoksa inci kıran mı?
Murat Altun
Yazarımızın diğer yazıları;
*
Yıl 1995.
İlk üniversitem. Turizm otelcilik okuyor, zorunlu staj için Bodrum’da otelde çalışıyorum.
Çalıştığım otel İngilizler ile çalışıyor. Türkçe konuşan bulmak, sohbet etmek imkansız.
Bu durum beni daha da sıkıntılı bir hale koyuyor.
Gurbetin verdiği özlem de ayrıca etkili.
Bu sıkıntılardan kurtulmak, biraz olsun ferahlamak için izin günümde Bodrum merkezde dolaşıyorum.
Meydanda dikkatimi bir satıcı çekiyor, herkes başına toplanmış.
Ben de o kalabalığın içinde satıcıya yaklaşıyorum.
Kocaman, benim rahatlıkla girebileceğim büyüklükte bir sepette, serçe parmağım kalınlığında ve uzunluğunda üzüm satıyor.
Ben meyve sebze cinslerini iyi bilirim.
Buna rağmen bu üzüm hayatımda gördüğüm en iri ve ilgi çekici üzümdü.
Merakımdan satıcıya fiyatını soruyorum, normal fiyattan oldukça fazla idi.
Almadan oradan biraz uzaklaşıyorum.
Hemen ileride duvarın üzerine oturdum, etrafı seyrediyorum.
Yanıma orta yaşlarda bir beyefendi yaklaşıyor, ellerinde iki poşet üzüm var.
Bana bir poşetini uzatıyor, bunu senin için aldım diyor.
Ben kabul etmiyorum.
Çok ısrar ediyor.
Bu davranışının nedenini soruyorum.
“Sen orada bu üzümün fiyatını sordun, almadın. Ben de yeterince paran olmadığını düşündüm. Dolayısıyla sen bu üzümü almaz isen, ben çocuklarıma götürüp yediremem, bunu yapamam.“
Birkaç kez yemin ederek bu cümleyi bana tekrarladı.
Hayatımın şokunu yaşadım.
Sen hangi ruhtasın?
Bu ne yüce ruhtur, hangi dünyanın insanısın sen?
Senin o güzel kalbini öpüyorum.
Senin yetişmende katkısı olanları karşısında saygıyla eğiliyorum.
Artık dünyada daha ümitliyim…
Murat ALTUN
*