Başak Karatepe

Başak Karatepe

22 Ağustos 2021 Pazar

Peki, siz hiç sessizliği dinlediniz mi?

Peki, siz hiç sessizliği dinlediniz mi?
1

BEĞENDİM

ABONE OL

.

Bazen bir kitap çıkar karşınıza ve o kitabın ruhuyla, kitapta okuduğunuz her kelime ve satırda bir bütün olursunuz.

O ruhun söylediği her kelime ayrı bir öğreti haline gelir size…

Bilmediğiniz kelimeleri araştırır, yüzeysel kalmamak için bildiklerinizin ise derinliğine inersiniz o ruhu daha iyi anlayabilmek ve kavrayabilmek için…

Ve başlar yolculuğunuz.

Tutar elinizden o ruh daha önce hiç yaşamadığınız bir deneyim yaşatarak, sürükler sizi uçsuz bucaksız hayallerin ve rüyaların alemine…

Başka bir boyutta yaşarsınız onunla

Kah deniz olursunuz, kah gökyüzü

Kah güneş olursunuz, kah dolunay

Kah gece olursunuz, kah gündüz

Kah Aşuk olursunuz, kah Maşuk

Kah Mevlana olursunuz, kah Şems

Bütün duvarları yıkarak ve aşarak yaşarsınız onunla birlikte sınırların ötesinde…

.

Böyle bir kitap ve ruhla karşılaştım.

Daha doğrusu evren o kitabı ve ruhu bana gönderdi.

Ben farkında olmadan ona gittim ya da o bana geldi.

Öyle bir şey işte…

Ve itiraf etmeliyim ki…

Bir şekilde yollarımın kesişmiş olduğu beni yer yer içimdeki en dibe, en kömürümün karasına sürükleyip, kendimle yüzleşmemi ve uykusuz gecelerime sebep olurken…

Bir yandan beni alıp bambaşka diyarlara götürerek, beni masalların ve efsanelerin öznesi yapan o ruhu kaybetmekten her kelimesinde hep çok korktum…

Ve kıskandım onu okuyan diğer kişilerden…

Hangi kitap mı?

Söylemek istemiyorum, paylaşmak istemiyorum onu sizlerle…

O ruh hep bana kalsın istiyorum.

Hep benimle birlikte…

Sizin bir kitabı bitirdiğinizde kitapla birlikte size gelen o ruhla bağlantınızın kesileceğini düşünerek, o ruhu kaybetme korkusuyla, o kitabı bitiremediğiniz ve bitirmek istemediğiniz hiç oldu mu?

Sizin bir kitabın ruhuyla hiç bağlantıya geçtiğiniz oldu mu?

Sizin hiç kelimeleriniz lal oldu mu?

.

“Hamuş” dermiş Mevlana kendine…

Yani “Suskun”

Hiç merak ettiniz mi?

Namı dünyayı sarmış, işi gücü ve bütün varlığı kelimelerden oluşan…

50.000’den fazla muhteşem dizeye sahip bir şairin, neden kendine suskun adını verdiğini?

Neden Mesneviliğin ölümsüz eserinin “b” harfiyle…“Bişnev” ile…

Yani “Dinle” diyerek başladığını..?

Bu bir rastlantı olabilir mi?

Peki, siz hiç sessizliği dinlediniz mi?

Sahi sessizlik dinlenebilir mi?

Hâlbuki ne çok şey söyler sessizlik dinlemesini bilene.

Ne çok hakikat gizlidir içinde…

.

Dünya ve nesnel olan her şey sınırlıdır.

Ya ruh ve hayaller?

Sınır koyabilir misiniz onlara?

Zincire vurabilir misiniz?

Kelepçe takabilir misiniz bileklerine?

Tasma geçirebilir misiniz boynuna?

Hapsedebilir misiniz onları bir zindana?

.

Yaşamın öznesi nedir diye soracak olursanız…

Hissetmek derim.

Alabildiğine ve olabildiğine…

Hissetmek…

Ne var ne yoksa bütün benliğinle…

Bütün kâinatı hissedebilmek.

Hissedebilmek kâinatın o dur durak bilmeyen, düzenli atan kalp atışlarını.

Kâinatın ayrılmaz bir parçası ve onunla bir bütün olduğunu bilerek.

.

Cesaret dediğimiz şey kendimizi kandırmamız değildir belki.

Bize gelen o ruhu bir hediye/ödül olarak görüp, teşekkürlerle kabul etmektir…

İzin vermektir o ruha ve sınırsızlığa…

İzin vermektir sizi çıkaracağı sınırsız yolculuğa…

Ve izin vermektir yaratıcılığınıza…

Ateşe ve suya…

.

Ben kırmızıydım… Yani ateş.

Yer yer kahkahaları, gözyaşları, arzuları ve öfkesiyle sınır tanımayan deli bir sarı.

Ama sen hep maviydin…

Alabildiğine mavi…

Masmavi…

Ve sonra maviye boyandı sınırsızlığım.

.

Teşekkür ederim ruhum, bana gelerek onca eşsiz ve paha biçilemez deneyimi yaşattığın için.

Teşekkür ederim ruhum her kelimende bana öğrettiğin onca şey için.

.

Susma ruhum, konuş benimle…

Küsme benimle…

Bana yine bir şeyler söyle

Yine tut ellerimden

Götür beni uçsuz bucaksız hayaller âlemine…

Seninle anlam buluyor kelimelerim.

Seninle şekilleniyor hikâyem

Her söylediğin kelime, söz

Başka bir forma dönüşüyor düşlerimde

Yazılara dökülüyor sayende

Bir kitap işliyorum ilmek ilmek

Belki ileride bir oyuna dönüşecek

Şiirlerle, şarkılarla, danslarla

Kendine yeni bir form bularak yaşam bulacak nesnellikte…

***

Yazmak için her şey ilham olabilir insana

Kimileri ilham der, kimileri ruh

Bazen bir kitap

Bazen bir insan

Bazen bir kuş

Bazen bir renk

Bazen bir güneş

Bazen bir yıldız

Akla gelen ve hissedilebilen ne varsa

Ama illede hayal gücü ve duygu

Kaptırabilmek gerekir kendini kelimelerin hülyasına

Yaşayabilmek gerekir onları korkusuzca

Sancıları hissedebilmek bir doğum edasıyla

Ve raks etmek kelimelerin coşkunluğunda

Bazen bir yel eser

Salıverirsin kendini bir tüy edasında

Kaptırıverirsin o düş rüzgârına

İnci taneleri gibi dökülüverir kelimeler

Sözcük öbekleri oluşturuverir o anda

Dalıverirsin hülyalara…

Bir bakmışsın koca bir derya

İçinde yüzerken bulursun kendini

Yeni kitap hazırlığında…

Bir deneme…

.

Başak KARATEPE


Yazarımızın diğer yazıları: