09 Nisan 2022 Cumartesi
Geçmiş zaman yazıları; Ocak 2005 arşivimden… (Liman İçin Düğün Değil, Düşünme Zamanıdır...)
Diyalektik Nedir ? Diyalektik Materyalizm Nedir ?
YALIN ÜRETİM, SÜREÇ İYİLEŞTİRMELERİ SAĞLAYARAK VERİMLİLİĞİ ARTTIRIR
Allah Gültak’a Yardım Etsin…
İyiyiz herhalde..!
Yazdım, gene yazıyorum. Biri Mustafa Gültak’a dur desin. Emin olun Gültak’ı sevdiğim için yazıyorum bunları. Tabii bir de Mersin’i.
Gültak’ın Vahap Seçer takıntısı kendisine çok şey kaybettiriyor. Her defasında gol yiyor, yere seriliyor. Ama bir türlü aklı başına gelmiyor.
Bu hırs, bu çekişme, bu husumet nereye kadar. Olan kentte oluyor bu arada. Siyasette rekabet güzeldir, gereklidir de. Ama en az onun kadar güzel olan da işbirliğidir. İşbirliği ve rekabet dengesini kaçırırsan zarar görürsün, zarar verirsin. Olan budur.
Gerçi bu çekişmeden faydalanan yandaş gazeteciler yok değil. Yalan yanlış haberlerle onlar da bu ortamı kızıştırıyorlar, selden kütük kapmaya çalışıyorlar.
Sayın Gültak bu millet kavgayı izlemeyi sever ama kavga edeni sevmez. Gaza gelme bence.
Çevrendeki yalakalara da dikkat et. Daha önce onların kimlere çalıştığını da hatırla bu arada.
Gelelim Gültak’ın yenilgiyle biten son şovuna. Bu sefer konu hafriyat. Kentsel dönüşümden çıkan hafriyatı kim taşıyacak. Büyükşehir taşıyacaksa ücreti ne olacak.
Büyükşehir bu konuda yetkili bir defa. Nitekim şimdiye kadar ücreti karşılığında bu hizmeti vermiş, veriyor. Millet bahçesi inşaatı son örnek mesela. Adamlar parasını vermiş, harfiyatı da Büyükşehir taşımış.
Diyelim bu konuda anlaşmazlık var ya da bir sorun var.. Vahap Seçer diyor ki Gültak’a: beni arasaydın çözüm yolu bulurduk. Gültak ise bunu yapmıyor. Tam tersi mal bulmuş mağribi gibi, bazı bakanlıklardan aldığı yazılar dayanarak şova hazırlanıyor. Pankart hazırlıyor. Başta ahaber olmak üzere yandaş gazetecileri pusuda bekletiyor. Seçer’i tuşa getirecek ya. Daha önceki yenilgilerin intikamını alması lazım.
Gültak elinde panosu ile söz almaya başlamasıyla malum tayfa ön sıralara doğru hareketleniyor. Vahap Seçer oyunu fark ediyor. Yer mi, yemez. Yandaşlara burası “Ringo’nun ahırı değil” diyor, onları yerlerine gönderiyor.
Bu seferde vay sen misin bunu diyen. Malum çevrelerden basını salondan kovdu, basına sansür uyguladı yaygarası. Hadi be..
Siz kim, basın kim. Bir defa meclis toplantısı canlı yayınlanıyor, neyin sansürü. Sonra basına yer ayrılmış: ilk defa herkes masa, kalem, kağıt, dosya verilmiş. Toplantı öncesi fotoğraflarını çekmişsin. Akdeniz belediyesi dahil olmak üzere bütün belediyelerin kamera ve fotoğrafçıları konumlanmış çekimlerini yapıyor. Orası meclis. Meclisin sosyal alanına girmeye ne hakkınız var. Siz TBMM’si sıraları arasında dolaşan yakın çekim yapan gazeteci gördünüz mü?
Kaldı ki başkan iki toplantı öncesi herkesi bu düzen için uyarmış. Daha ne?
Ben gazetecilik yapmış bir insanım, hayatım basın haklarını ve özgürlüğünü savunmakla geçti.
Geçin bunları. Gelin size basın ahlakını anlatayım önce. Yoksa çok sınıfta kalırsınız böyle. Yaygaracılıktan da vazgeçin.
Kırk defa yazdım. Gazeteci taraf olabilir, ben de tarafım. Ama gazeteci önce dürüst olacak ve objektif olacak.
Tekrar Gültak’a gelince. Bu iş bilmezlerin dolmuşuna gelme. Belediye başkanlığını yap. Kavga ve tartışmalarınla değil, hizmetlerinle gündeme gel. Bir de tutarlı ol. Hem kendi meclisinden borç yetkisi isteyip hem de büyükşehir meclis üyesi olarak Büyükşehir belediye başkanı Vahap Seçer’i engellemeye kalkma. Millet bu tutarsızlığınız ve çelişkili tavrınız fark etmiyor mu zannediyorsunuz. Bunların zamanı gelince önünüze konmayacak mı sanıyorsunuz.
Mersinliler sizin bu tutumunuzla kente neler kaybettirdiğinizi çok iyi biliyor. Dönün bu zillet yolundan artık.
İbrahim YALÇINER
Yazarımızın diğer yazıları: